Diyalog Gazetesi

Sağlık çalışanları yaşadıklarını anlattı

SAĞLIK

‘Çok sıkıntılı günlerdi’

Coronavirüs’le mücadelede zorlu bir süreç geçiren sağlık çalışanları yaşadıklarını anlattı

Özgül Gürkut MUTLUYAKALI
Coronavirüs sürecinde hayatlarını, ailelerini ikinci plana atarak, toplum sağlığı için mücadele eden sağlık çalışanları yaşadıklarını anlattı. Pandemi merkezi halinde getirilen Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde iki aylık sürede yaşanan zorlu süreci aktaran sağlık çalışanları ailelerinden mahrum kaldıklarını, 36 saat aralıksız çalıştıklarını ve yeri geldiğinde uyumadıklarını ifade etti. 
Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Başhekim Başyardımcısı Dr. Sonuç Büyük, Coronavirüs testlerinin yapıldığı poliklinik laboratuvarı, DNA laboratuvarı sorumluları ve personeli, Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirinin sorularını yanıtladı, testler hakkında merak edilenleri anlattı ve virüs salgını sürecinde yaşadıklarını paylaştı. Sağlık çalışanları, “Çok sıkıntılı günlerdi. Çocuklarını köye anne babasına gönderen ve aylarca görmeyenler oldu. Hiçbirimiz rotasyona girmedik, neredeyse hepimiz 24 saat buradaydık. Hiç durmadan çalıştık" şeklinde konuştu. 

PCR testi nedir?
PCR’ın tanı, hızlı testlerin ise tarama testi olduğunu vurgulayan Büyük, “PCR pozitifse hasta karantinaya alınıp diğer kan tetkikleri ve akciğer tomografisi çekilir. Ateş ve öksürük gibi semptomlu olan hastalar ile akciğerde pnömoni bulguları olan hastalara tedavi planlaması yapılarak tedavileri verilir. Semptomu olmayan ve radyolojik bulguları temiz olan hastalar karantinada takibe alınır. 18 yaşından küçük olanlar da çocuk hekimine danışılarak tedavi düzenlemesi yapılmaktadır” dedi.
Büyük, “Hızlı testler, vücudun hastalığa karşı tepkisini ölçer, hastalığı geçirdi mi, geçiriyor mu diye bilgi verir. Toplum bağışıklığı konusunda da bilgi verir. Hastalığı geçirenlerde antikorların yapımını gösterir. PCR testi ile birlikte kullanıldığında hastalığın teşhisinde çok büyük doğruluk payı olur” diye konuştu.
Büyük, yakında başlanacak eliza testleriyle antikor düzeylerinin ölçüleceğini ve toplumun bağışıklık düzeyinin daha güvenilir bir yöntemle belirleneceğini, şu anda elimizde olan IgG yanında yeni gelecek olan IgM antikorları ile beraber olası bir ikinci dalgaya karşı ellerinde tanı ve takipte büyük güç olacağını kaydetti.
Dr. Sonuç Büyük, PCR testlerinin “gold standart test” olarak nitelendiğini, bu testi yapmak için donanıma ve genetik uzmanlarına ihtiyaç olduğunu belirterek “Hem ekibin, hem ekipmanın, hem de tecrübenin iyi olması gerekir” dedi.

PCR pozitifse hasta yüzde yüz virüsü taşıyor demek
PCR testlerinin virüsün varlığını (RNA’sını) gösterdiğini kaydeden Büyük, “PCR testi pozitifse, hasta yüzde yüz virüsü taşıyor demektir” bilgisini verdi. Antikor testlerinin ise iki şekilde yapıldığını, birinin kart yöntemli hızlı testler, ikincisinin de dünyada yeni uygulamaya giren eliza yöntemiyle yapılan testler olduğunu ifade eden Dr. Sonuç Büyük, kart testinde antikor düzeyleri miktar olarak verilmezken cihaz kullanılarak yani eliza yöntemiyle yapılan testlerde ise antikor miktarlarının verildiğini anlattı.
Dr. Sonuç Büyük, Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi, Gazimağusa Devlet Hastanesi, Girne Dr. Akçiçek Hastanesi ve Cengiz Topel Hastanesi laboratuvarlarında 25 bini aşkın hızlı test, 5 bin civarında da PCR testi yapıldığını açıkladı.

Hızlı testler güvenilir mi?
Hızlı testlerin güvenilirliği konusundaki soru üzerine Dr. Sonuç Büyük, tüm ülkelerin bu testleri kullandığını ve kullanmaya da devam ettiğini kaydederek 10-15 dakikada sonuç veren bu testlerin, PCR’daki pahalı ekipmana ve çok deneyimli personele gerek olmadan da yapılabildiğini anlattı.
PCR testlerinin ise 5-6 saatte sonuç verdiğini kaydeden Büyük, hızlı testlerde tecrübelerinin arttığını, hizmetlerini sürdüren sektörlerin personeline taramalar yapıldığını, sağlık çalışanlarının büyük çoğunluğuna da test uygulandığını kaydetti.
Dr. Sonuç Büyük, ülkede şu anda vaka olmadığı için temaslıların taranması (filyasyon) gibi bir işlem de yapılmadığını, test rakamlarının bu nedenle azaldığını ifade etti.
Dr. Sonuç Büyük, “Bu süreçte testlerle ilgili doğru işler yapıldığına kesinlikle inanıyorum” dedi.
Hastanın hastalığının hangi dönemde olduğunu bilmek çok önemlidir. Temaslıları saptarken de hastanın hangi günde olduğu, bizim için önemlidir.
Eliza yöntemiyle yapılan antikor testlerinin doğruluk payı, kart testlerine göre yüksektir. Bulguları olan hastalarda hem antikorı testi hem de PCR çalışılıyor. İki testin de yapılması doğrudur."
Dr. Sonuç Büyük, hızlı test sonuçları pozitif çıkan hastalara uygulanan ileri tetkikin ne olduğu sorusunu yanıtlarken, bu kişilere PCR yanında akciğer grafisi, akciğer tomografisi ve biyokimyasal kan analizleri yapıldığını anlattı.
Hiçbir semptom göstermeden hastalığı geçiren kişilerin (asemptomatik) oranının yüzde 30 civarında olduğunu kaydeden Büyük, "Bu kişilerin hastalığı yaymasından korkulur. Toplum taramasının bir nedeni de bu gibi vakaları saptayıp izole etmektir" dedi.

Testler toplumu psikolojik olarak rahatlattı
Başhekim Başyardımcısı Dr. Sonuç Büyük, hızlı testlerin, hastalığın görüldüğü günlerde aktif çalışmayı sürdüren tüm kesimlere, karantina otellerinde kalanlara ve hizmete açılacak sektörlerin personeline uygulandığını hatırlatarak böylece toplumun büyük ölçüde psikolojik olarak rahatlatıldığını söyledi.
Geçmişteki taramalar sırasında hızlı testlerle yakalanan ve PCR'ı da pozitif çıkan vaka olduğunu kaydeden Dr. Sonuç Büyük, PCR'ı pozitif çıkanlara da yeniden hızlı test yapıldığını ve onların da tamamının pozitif çıktığını, bunun da hızlı testlere güvenlerini artırdığını anlattı.

Hızlı testler ucuz ve pratik
Dr. Büyük, hızlı testlerin PCR'a göre daha ucuz olmasının, pratik ve hızlı olmasının ve geniş kitleye tarama yapabilmesinin, DNA laboratuvarı üzerindeki yükü alması açısından son derece önemli olduğunu kaydetti. Büyük, Sağlık Bakanlığı'nda görevli halk sağlığı uzmanı ile birlikte hızlı testlerde bulunan antikorlarla ilgili de bir çalışmanın yürütüldüğünü bildirdi.
Dr. Sonuç Büyük, hem hızlı testlerin hem de PCR testlerinin, bireyin geleceği için değil geçmişi için gösterge olduğunu da vurgulayarak "Testin yapılmasından biraz sonra kişinin virüs kapması mümkün. Dolayısıyla herkesin virüsün tüm dünyada sıfır noktasına gelene kadar ve özellikle ülkemizin kapılarının açılmasından sonra ihtiyatlı olması, tedbiri elden bırakmaması lazım" dedi.

Laboratuvarlarda Covid-19 süreci nasıl yaşandı?
Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Biyokimya Laboratuvarı Şube Amiri Meltem Bilokcuoğlu, tüm dünyada etkili olan ve yüz binlerce can alan Coronavirüs salgını sürecinde ailelerinden, yaşlı bireylerden uzak durduklarını, çocuklarına aylarca sarılamadıklarını anlattı.
"Laboratuvar personeli arkadaşlarımız özveriyle gece gündüz çalıştı. Kimse mevki gözetmeden katkıda bulundu. Arkadaşlarımın her biriyle çok gurur duyuyorum" diyen Bilokcuoğlu, özel kıyafetler giydiklerini, laboratuvara girip çıkarken dezenfekte olduklarını, kapıları kilitlediklerini ifade etti.

Hepimiz 24 saat neredeyse buradaydık
Meltem Bilokcuoğlu, şöyle konuştu:
"Küçük çocukları olanlar çok endişe duydu. Çok zor bir görevdi ama başarıyla atlattık. Farklı laboratuvarlardaki arkadaşlarla birlikte çalıştık, çok kenetlendik. Şimdi eliza cihazımıza yeni kitimiz yüklendi, yakında testler başlayacak.
İlk başta arkadaşlarımız özel tulumlar içinde hep sahada çalıştı ve temaslılardan kan örnekleri aldılar. Çok sıkıntılı günlerdi. Çocuklarını köye anne babasına gönderen ve aylarca görmeyenler oldu. Hiçbirimiz rotasyona girmedik, neredeyse hepimiz 24 saat buradaydık. Hiç durmadan çalıştık."
Meltem Bilokcuoğlu, karantinadaki kişilerin kan örneklerini çalışırken yıpratıcı günler geçirdiklerini belirterek şunları söyledi:
"Her gün numuneler bize özel korunaklı kaplarda geldi. Bunları çalıştıktan sonra tek tek imha ettik, bizden sonra temizlik görevlilerini korumak için... Virüsü henüz tanımadığımız için hepimiz çok paniktik. İdrardan bulaşabileceği endişesi de vardı. Birçok sağlık çalışanı gibi, hastalığın bize de bulaşabileceğini kabullendik ama en büyük korkumuz, ailelerimize ve laboratuvardaki diğer personele de bulaştırmaktı. Eğer meslektaşlarımıza bulaşırsa, çalışacak biri kalmayacaktı. Bu dönemde çok özen gösterdik."
Çok yoğun, gece gündüz ve risk alarak çalıştıklarını belirten Meltem Bilokcuoğlu, "Bu sürecin bu kadar az vakayla atlatılması bizim için çok büyük bir gururdur. Manevi tatmini yaşıyoruz, yorgunluğumuz gitti. Laboratuvar kitleri için bağış yapan herkese de teşekkür ediyoruz" diye konuştu.
Bilokcuoğlu, testlerini yaptıkları hastaların sonuçlarını ve durumlarını da takip edip durumu ciddi olanlar için çok endişelendiklerini kaydederek "Bir nevi, hastalığı onlarla birlikte biz de yaşıyorduk. O zor günlerde herkes canla başla çalıştı ve atlattık, umarım ikinci dalga olmaz" ifadelerini kullandı.

Özbalıkçı: Kızımı bir buçuk ay görmedim
Aynı zamanda genetik uzmanı olan Goncagül Özbalıkçı, testlere saha çalışmasıyla başladıklarını, Erenköy ve Karpaz'da temaslı takibinde hızlı testleri kullandıklarını kaydetti. Özbalıkçı, sahada çalışırken kızını bir buçuk ay boyunca görmediğini söyledi.
Özbalıkçı, hastalıkta ikinci dalga konusundaki bulguların henüz yetersiz olduğunu da kaydederek bilimsel yayınları ve Dünya Sağlık Örgütü'nün web sitesini sürekli takip ederek hastalıkla ilgili bilgilerini artırmaya devam ettiklerini vurguladı.

Kutlu: Artık daha güçlü ve hazırız
Mikrobiyoloji Laboratuvarı sorumlusu Sedef Gürsoy Kutlu, bu süreçte yaptıkları testlerle hastalığı iyice öğrendiklerini belirterek, artık daha güçlü ve hazır olduklarını anlattı. Kutlu, yakın gelecekte eliza testlerine başlayacaklarını, böylece antikor düzeylerini de belirleme imkanına kavuşacaklarını kaydetti.

Yaşlı: Eve girmeden kıyafetlerimi çıkarıyordum
Kimyager Cemile Adataş Yaşlı, 12 yıldır görev yaptığını ancak pandemi sürecinde hayatlarının çok etkilendiğini söyledi. Zamanlarının büyük bölümünü laboratuvarda geçirdiklerini kaydeden Yaşlı, eve gittiği zamanlarda ise eve girmeden kıyafetlerini dışarıda çıkararak ailesini korumaya çalıştığını anlattı.
Cemile Adataş Yaşlı, 17 aylık ve 8 yaşında iki çocuğu bulunduğunu, bu süreçte yaşlı kayınvalidesinin çocuklarına baktığını, taramalara katıldığı günlerde bazen 36 saat aralıksız çalıştığını kaydetti.
Tıbbi biyolog Haslet Esendal, Sağlık Bakanı Ali Pilli'nin bu zorlu süreçte ihtiyaç duydukları malzeme ve ekipman konusunda çok yardımcı olduğunu belirterek Pilli'ye teşekkür etti.

Albayrak: İlk pozitif vakadan sonra hiçbir şey aynı olmadı
DNA Laboratuvarı Sorumlusu Eldem Albayrak, "İlk pozitif vakadan sonra hiçbir şey aynı olmayacaktı. O süreçten sonra her şey çok zorlu ilerledi bizim için" dedi.
DNA laboratuvarının 2010'dan beri faaliyet gösterdiğini kaydeden Albayrak, "Birçok test yapıyorduk ama bu çok farklı durum. İki kişiyle başladık, altıya kadar çıktık. İlk iki hafta gece gündüz hastanede kaldık" dedi.
Çok şey yaşadıklarını kaydeden Albayrak, "sonuçlar çıksın, bir an önce temaslı ekibi göreve çıksın, temaslılar bulunsun" diye üzerlerinde çok büyük stres olduğunu anlattı. Albayrak, "O 'bir an' öncenin verdiği his, bambaşkaydı. Yüksek bir tempo vardı. Gelen arkadaşlar bize çok destek verdi" ifadelerini kullandı.

Gündost: Çocuğumu 70 gün görmedim
DNA Laboratuvarı personeli Feriha Gündost da ilk pozitif vakayı bulduktan sonra iki hafta evlerine gitmediklerini belirterek, "Çocuğumu ise yaklaşık 70 gün sonra gördüm" diye konuştu.
Bu süreçte çocuğuna annesinin baktığını belirten Feriha Gündost, "Anneme de teşekkür ederim. Zor bir süreçti, canla başla çalıştık. Güzel de bir başarı elde edildi. İnşallah hep böyle devam eder" dileğinde bulundu.
PCR deneyimlerinin olduğunu kaydeden Gündost, tüm halk için çalıştıklarını ve tüm gözlerin onların vereceği sonuçlarda olduğunu anlattı.

Bareke: Çin'deki bir laboratuvarın webinarlarına katıldık
DAÜ'den gelerek DNA laboratuvarında PCR testlerinin yapılmasına katkıda bulunan öğretim üyesi Halin Bareke, Coronavirüs vakalarının görüldüğü günlerde hayatlarının hep laboratuvarda geçtiğini, sinerjik bir ekip oluşturduklarını ve gece gündüz çalıştıklarını söyledi.
Tüm dünyayı tehdit eden bir halk sağlığı sorununa dönüşen Coronavirüste, PCR testlerinin onaylama için gerekli olduğunu ve laboratuvarda çok stresli saatler geçirdiklerini kaydeden Bareke, "Verdiğimiz sonucun doğru olması için hep beraber çalıştık. Bu süreçte çok şey öğrendik. İkinci dalga için daha iyi nasıl koordine oluruz diye kendi aramızda konuştuk" dedi.
Bareke, kimsenin tecrübesi olmayan hastalığı dünyayla birlikte öğrendiklerini ifade ederek test yapmadıkları zamanlarda sürekli yayınları okuduklarını ve Çin'deki bir laboratuvarın webinarlarına katıldıklarını, ayrıca TÜBİTAK'ın youtube kanalından yayınlarını izlediklerini belirtti.
Sistemin her halkasının koordineli çalışmasının gerektiği bir süreç geçirdiklerini vurgulayan Halin Bareke,"En zayıf halkanız kadar güçlüsünüz. Hiç zayıf halka kalmaması için herkes çok uğraştı. Çok güzeldi ama çok yorucuydu" ifadelerini kullandı. 

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.