Silkinip kendimize gelmeliyiz

Bölgemizde çok önemli değişimler yaşanıyor!..

Bunlardan dersler çıkarmamız gerekiyor ama hiç de o yoldan gelmiyoruz!..

 “Bize bir şey olmaz… Kimse kılımıza dokunamaz” pozisyonunda rahat bir yaşama devam ediyoruz…

Kuşkusuz ‘rahatlık’ sadece siyasi gelişmelerle ilgili değildir…

Aile bağlarımızın sarsılması karşısında da son derece rahat olduğumuzu anlamak zor değildir…

Ve bu rahatlık içinde aile bağlarımızı kopartarak ciddi travmalara yol açıyoruz…

Çok yanlış ve üzücü bir yoldayız…

Daha da geç olmadan bazı yanlışlarımızı düzeltmek zorundayız…

Nasıl mı?..

Olanı da olmayanı da harcama alışkanlıkları!..

Kaş yerine göz çıkarma anlayışı…

Halbuki az sabır, saygı ve hoşgörü ile göz çıkarma alışkanlığını terk edebiliriz…

En basit bir sorun karşısında yuva yıkmak, hele çocuklu aileler için tek kelimeyle aptallıktır…

Dikensiz gül bahçesi olmazmış derler…

Bu çok önemli bir atasözüdür…

Her ailede zaman zaman bazı kırıcı ortamlar yaşanabilir ama bunu kalıcı bir ayrılığa dönüştürmek yerine olgun bir davranışla düzeltme becerisini göstermektir önemli olan…

Siyasi gelişmeler

Şimdi yeniden bölgedeki gelişmelere ve olası krizlere dönelim!..

Rum basını ‘güvenilir kaynaklara’ atfen Ukrayna-Rusya krizinin çözümünden sonra sıranın Kıbrıs’a geleceğini yazıyor…

ABD Başkanı Donald Trump’ın, bu kez Kıbrıs sorunuyla ilgileneceği belirtiliyor!..

Olamaz mı?..

Elbette olur!..

Kıbrıs’ın çevresindeki gaz Trump’ın ve AB’nin ilgisini çekiyor!..

Öyleyse olası gelişmelere karşı hazırlıklı olmalıyız!..

Hem siyasi hem de bireysel olarak kendimizi olası gelişmelere karşı hazırlamalıyız!..

Zaman kavga ve bölünme zamanı değildir!..

İçte birlik ve beraberliği bertaraf etmek yerine her alanda toparlamalıyız!..

Herkes kendi aile yapısını güçlendirerek zorluklara karşı direnebilmelidir!..

Ama devlet yönetiminin sorumlulukları çok daha fazladır!..

Olmayanı vermek yerine olanı artırmanın ve savunmaya pay ayırmanın kaçınılmaz olduğunu anlamak zorundayız!..

Yeni yıl son 51 yılın en çetin yılı olacak!..

Tabi buna inanmak istemeyenler de olacak!..

Bizim görevimiz uyarmak ve uyandırmaktır!..

Uyanalım ve gerçekleri görelim diyoruz!..