Diyalog Gazetesi
2014-04-15 03:09:26

Siyahlarla, beyazlar mı dediniz?

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 15 Nisan 2014, 03:09

Amerika ve Avrupalıların ‘uzlaşmazlıklar’ konusunda ilginç yaklaşımları ve çoğu kez ‘işe yaramaz’ projeleri vardır...

Özellikle Kıbrıs konusunda bu projeler için büyük harcama yaparlar ama sonuç alamazlar...

Bazı projelerden örnekler verelim:

Yıllar önce Lefkoşa’nın Ledra Caddesi’nde 15 civarında Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum çocuk bir araya getirilmiş ve Lego oynarken ‘kaynaşmaları’ amaçlanmıştı...

Sadece 15 küçük çocuk...

Fotoğraflar çekilmiş, gazetelere servis edilmiş ve bunun ‘çözüme katkı sağlayacağı’ düşünülmüştü...

Yine bir gün, Ledra Palace barikatı yanında mangallar yakıldı, üzerine kebaplar yerleştirildi...

Katılım da bir hayli yüksek oldu!!!

Toplamda 5 Kıbrıslı Türk, 2 de Kıbrıslı Rum...

İki taraf da tatmin edilsin diye, kebapların yanında hem ‘rakı’, hem de ‘Zivaniya’ ikram edildi...

Ve bu kebap partisi de ‘bir yakınlaşma projesi’ idi!..

Tam bir fiyasko...

Paralar havaya uçtu, o kadar...

Bu iki örneğe benzer çok sayıda AB finanslı projenin yakınlaşmaya ve çözüme hiçbir katkısı olmadı...

 

Amerika’daki buluşma

 

Amerika’nın da değişik yöntemlerle ‘iki toplumlu’ organizasyonları oldu...

Bunların en büyüğü 1995’te West Virginia’nın Coolfont bölgesinde gerçekleşti...

‘Policy Makers’ (politika oluşturucu/karar verici) adı altında değişik mesleklere sahip, sahasında ünlü 10 Kıbrıslı Rum ve 10 Kıbrıslı Türk’ten oluşan 20 kişilik grup, ormanlık bir bölgede biraraya getirildi...

Grup üyeleri arasında her iki taraftan politikacılar, sendikacı, ekonomist ve gazeteci vardı...

Türk heyetinin üyelerinden biri de bendim...

Amerikalılar mükemmel bir eğitim programı hazırladı...

İki toplumun birlikte çalışıp, birlikte başarmasını, geçmişi unutmadan ‘bağışlayıcı’ olabilmelerini öngören yararlı dersler verildi...

Zıt görüşler çarpıştı ve bunların sonucunda ortaya bir uzlaşının çıkması hedeflendi...

Sonucu arzulandığı gibi olmadı...

Birlikte üretmek ve başarmak için eğitilen grup üyeleri adaya döndükten sonra iki, üç kez toplanabildi, sonrasında ilişkiler tamamen koptu...

 

Kıbrıs’ın koşulları ve kültürü farklı

 

Gerek Amerikalıların, gerekse Avrupalıların ‘yakınlaşma’ ve ‘uzlaşı’ konularında kendilerine göre ‘ilginç projeler’ üretmeleri doğaldır...

Ne var ki; bu projelerin Kıbrıs konusunda pek yararı olmadı...

Çünkü ‘uzlaşmazlıkların’ sebebi, geçmişte yaşanan büyük acılar, ayrıca ırkçı yaklaşımlardır...

Ve bu acıların üzerine kurulmuş siyasettir...

Esas yıkılması gereken bu anlayıştır...

Başarabilmek için de öncelikle medyanın, halka ve siyasilere doğruyu göstermesi gerekir...

Güneydeki medya, ağırlıklı olarak kilisenin ve fanatik unsurların kontrolü altındadır...

Yayın polisikasında ‘dengeli oldukları’ asla söylenemez...

Yüksek tirajlı Fileleftheros’un yanı sıra, Simerini gazetesinin, her zaman Kıbrıslı Türkleri küçümseyen, Türkiye’ye saldıran ve Rum kesimindeki ırkçı, şöven hareketleri görmezden gelen bir yayın politikaları varır...

Rum halkına Kıbrıs’taki olayların 1963’te başladığını anlatan haber ve yorumlara bu gazetelerde yer yoktur...

ELAM’a karşı dahi ‘koruyucu’ bir yaklaşımları vardır...

Medya gibi, Rum siyasi partilerinin ezici bir çoğunluğu, geçmişten ders çıkarmış değildir...

Stratejileri, Kıbrıslı Türklere hak ve yetki vermeyi engelliyor...

Tamamen ‘azınlık’ hakları öngören bir anlayışları ve bizlere ‘tepeden bakma’ alışkanlıkları vardır...

 

Eğitim politikaları şöven

 

Bundan yaklaşık 10 yıl kadar önce bizzat ‘Rum İlerici Öğretmenler Sendikası’ başkanının itirafları vardır...

Rum eğitiminin, sadece Kıbrıslı Türklere yönelik değil, Yunanlıların dışında herkesi küçümseyen, aşırı milliyetçi ruh aşılayan bir sistem üzerine kurulduğunu ve bunun çok tehlikeli sonuçlar doğurabileceğini söyledi...

Peki ne yaptılar?..

AKEL’in iktidarı döneminde dahi sık sık vurgu yapıldığı halde eğitim sistemi değiştirilmedi...

Kıbrıslı Türklerin eğitim sisteminde önemli değişiklikler yapıldığı halde, Rumlar aynı cesareti gösteremedi...

Özetlemek gerekirse, Kıbrıs sorunundaki çözümsüzlüğün ana nedeni ırkçı yaklaşımlar ve değişmeyen ENOSİS hedefidir...

Rum eğitim sistemi, kilisenin politikaları ve Rum medyasının yayın prensipleri bu iki düşünce üzerinde yürütülüyor...

İngiliz okulunun yönetim kurulunda sadece bir Kıbrıslı Türkün bulunmasını dahi kabul etmeyen bu ırkçı, faşist zihniyeti ‘Lego oyunu’ veya ‘Kebap partileri’ ile değiştirmek asla mümkün değildir...

 

Ve müzakerecilerin Afrika ziyareti

 

Biri Türk, biri Rum, iki Kıbrıslı’nın Güney Afrika’ya seyahat etmeleri iyi olmaz mı?..

Elbette olur...

Aynı uçakta seyahat ederlerse, birlikte yerler, içer ve sohbet ederler...

Arkadaşlıklarını ilerletmeye çalışırlar...

Uzlaşı konusunda isim yapan Roelof Petrus Meyer ile tanışırlar...

Sosyal ilişki açısında mükemmel olur...

Ama ‘beyazlarla, siyahların uzlaşısı’ konusunun Kıbrıs meselesinin çözümüne etkisi şekersiz kola anlamına gelir:Zero!..

Bu noktada bazı AB yetkililerinin ve Kıbrıs’taki büyükelçilerin artık bizlere masal okumaktan vazgeçmeleri gerekiyor...

Çözüm olması halinde ‘iki toplumun da bundan büyük çıkarlar elde edeceğini’ söylüyorlar...

Ama ortaya somut birşey koyamıyorlar...

Elde edilecek olan nedir?..

Gaz ve petrol gelirini ön plana çıkarıyorlar...

Anastasiadis ise, bunun Kıbrıs Cumhuriyetini ilgilendiren bir konu olduğunu ve müzakere bile etmeyeceğini açıklıyor...

Artık yeter!..

Her iki topluma da ‘şirin görünme’ alışkanlıkları terk edilmeli ve ortaya somut veriler konmalıdır...

Çözümden elde edilecek kazancın ne olduğu bizlere anlatılmalıdır...

Kimse Kıbrıslı Türkleri 1963 pozisyonunda görmesin...

Ve yanlış hesaplar da yapmasın...

 

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.