Diyalog Gazetesi
2014-01-06 02:35:07

Temiz siyasete herkes destek vermeli

Reşat AKAR

rakar@diyaloggazetesi.com 06 Ocak 2014, 02:35

Kıbrıs’ın ‘ünlü’ yemekleri vardır...

Önce en önemlisinden başlayalım...

Eşeklerin midesine dahi zarar veriyor ama biz onu çok seviyoruz... Yazda tazesi, kışta kurutulmuşu pişirilir...

“Acaba nedir?” diye sormaya gerek yok...

Molehiya!..

Diyetisyenler kızsa bile; yağlı kuzu eti ile pişirirseniz, mükemmel olur...

Yanında gabbar ve biber turşusunu ihmal etmeyin...

Peki diğer ünlü yemekler?..

Bulgur pilavının üzerine bumbar...

Mangalı yaktığınızda ‘Şeftali’ kebabı...

Kolakas, bullez...
Hellim böreği, bidda patates...
Hazırlanışını ve pişirmesini bilmeyenler, bilenlerden öğrenebilirler...

Hele DİYALOG okuyanlar bu konuda çok avantajlı...

Gazetenin hediyesi olan Turkcell kartını kazıyıp, şifreyi yükledikten sonra 24 saat sınırsız konuşma hakkınız oluyor...

İster anneye, isterseniz nineye telefon açarak Molehiya’nın tarifini sorabilirsiniz...

Hiç acele etmeden anlatsınlar, siz de huzur içinde yemeğinizi pişirin...

 

Şimdi ana konumuza geçelim

 

Kıbrıs yemekleri, Diyalog, Turkcell...

Kafanız mı karıştı?..

Karışmasın...

Haber öncesinde veya sonrasında reklama da gerek var...

Şimdi esas konuya geçiyorum...

Ülkemize özgü yemeklere bir isim koyduk da, birisi karşımıza çıkıp “Kıbrıs siyasetini anlat bakalım” dese, dilimiz tutulacak...

Anlatın bakalım, Kıbrıs’ın siyaseti nasıl bir şeydir?..
Cumhurbaşkanı devletin, Başbakan ise hükümetin başı... Cumhurbaşkanı dış politikayı yürütmekle görevli...
Başbakan’ın işi iç meseleler...
Başbakan’a bağlı 10 tane bakan var...
Çoğunluğu milletvekili...
Milletvekilinin olması gereken yer Meclis değil midir?..
Elbette öyle olmalı... Ancak; bizde milletvekili seçilen hemen herkes bakanlık için yarışıyor...
Aynı partiye mensup insanlar, gittikleri her yerde birbirlerinin kuyusunu kazıyor...
“O beceriksiz” diyerek söz başlıyor, daha sonra kendi hizmetlerini göklere çıkarıyor... Amacına ulaşamadığı zaman Başbakan’ı sıkıştırma yoluna gidiyor...
“Desteği çeker, hükümeti düşürürüz” şantajları gündeme geliyor... Başbakan, böylesi durumlarda ‘parti içi dengeleri’ ön plana çıkarıyor... “Kabinede her bölgeden milletvekili olmalı” diyor... Lefkoşa, Girne, Güzelyurt, Gazimağusa, İskele...
İlçenin büyüklüğüne göre; bakanlık koltuklarını hazırlıyor...
Koltuğa yerleşemeyenler, bir süre sonra istifa ederek başka bir partiye geçiyor...

 

Hani yoluna ölüyordun?..

Bir gün önce “ölürüm yoluna” dediği eski partisini yerden yere vurmaya başlıyor... Bir gün önce elini öptüğü lidere akıl almaz eleştiriler yağdırıyor...
Seçimler yaklaşınca şansının hangi tarafta ağır basacağını hesap ederek, iki çalım, bir tekme, dönüyor eski partiye...
Bu arada Başbakan ile Cumhurbaşkanı arasında kıran kırana yarış başlıyor...
O mu daha büyük, ben mi?..
Sen ondan yana mısın, benden yana mı?..
Ondan yana isen çekerim koltuğu oturursun yere...
Benden yana isen, bakmam yeteneğine devam edersin göreve...

 

Hala isim koyamadık

Gördünüz mü, hala Kıbrıs Türk siyasetine bir isim bulamadık...
Böylesi bir siyasete isim bulmak kolay mı?..

Elbette değil... 

Peki bu siyaset sürdürülebilir mi?..
Kesinlikle sürdürülemez...
Öyleyse ne yapmalı?..
Sil baştan başlamalı...
Yeni bir Anayasa, yeni seçim sistemi, yeni siyasal partiler yasası...
Ve insanımıza umut verecek yeni bir siyaset anlayışı...
Milletvekili mecliste, teknokratlar kabinede...
Başbakan-Cumhurbaşkanı gerilimine son verecek Başkanlık sistemine geçiş...
Güneyde olduğu gibi...

Zor olsa da bunu başarmalıyız...

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.