Diyalog; bu ülkenin, güney dahil olmak üzere en ciddi, en araştırmacı medya kuruluşudur... Kimsenin değinmediği veya dokunmak istemediği konuları, derinliğine giderek araştırmak ve gerçekleri ortaya çıkarmak bizim görevimizdir...
Özellikle de insan sağlığı söz konusu olunca durmak, beklemek, ya da birilerinin işaretine göre tavır almak gazetecilik anlayışımıza terstir...
Üzerinde en fazla durduğumuz konulardan biri de çevre kirliliği ve kanser hastalıklarında yaşanan artışlardır…
Bir defa ‘cennet’ olduğunu iddia ettiğimiz bu ülkede hava kirliliği kabul edilebilir limitlerin üzerindedir... Tarımsal ilaçları denetim altına alabilmek için çırpınan herhangi bir makam sahibi yoktur…
Haspolat deresine vidanjörle boşaltılan atık suların, Gazimağusa’ya kadar ulaştığını hepimiz biliyoruz...
Yeraltı kaynaklarının kirlenmesi nedeniyle tarımsal üretim ciddi tehdit altındadır...
Yediğimiz hemen tüm sebze ve meyvelerde kirlilik vardır...
Buna ilaveten bilinçsizce kullanılan kanserojen tarım ilaçları ve hormonlar, insan sağlığını tehdit edicidir...
Yurt dışından ithal edilen sebze ve meyvelerle ilgili denetimlerin de yetersiz olduğu yönünde iddialar vardır…
Devlet Tahlil Laboratuvarı, yanan binası tamir edilmediği için eksik malzeme veya teknolojik olanaklarla Veteriner Dairesinde hizmet veriyor...
Uzmanlar; bizdeki analizlerin ‘tüm zararlıları’ tespit edemeyeceğini belirterek, ithal edilecek ürünlerde sertifika aranmasının önemine dikkat çekiyor...
Peki bunları kim denetleyecek?..
İlaç ve kontrolsüz hormon kullanımının ne tür sonuçlar verdiğini anlamak açısından birkaç örnek vermekte fayda vardır… Markete gidip çerez alıyorsunuz…
Fiyatı pahalı gelse de arada bir bunu yapıyorsunuz…
Poşeti açıp, çerezi yemeye başladığınız zaman burnunuza bir koku geliyor…
Boğazınızı da hafifçe yakıyor…
Bunun nedenini bizlere açıklayabilecek bir kurum var mıdır?..
Biliyorsunuz ki yoktur…
Bakın Almanya geçtiğimiz hafta içinde Türkiye’den gönderilen iki farklı Antep fıstığında zararlı maddeler bulduğu için bunların tümünü imha ve satışını yasaklama kararı almış…
İşte burada halkın sağlığını düşünen bir devlet vardır…
Bizdekilerin bu tür sorumlulukları yok mudur?..
Elbette vardır ama sorumluluktan kaçıyorlar…
Domateslerde, salatalıkta, marulda, lahanada zaman zaman ilaç kalıntısı buluyorlar…
Kaç tarlayı veya manavı kontrol ettiklerini bilmiyoruz…
Bunu ada geneline neden yaymadıklarını da bilmiyoruz…
İnsanlar hem yüksek fiyatla sebze alıyor, hem de kanserojen ilaçları vücudunda depoluyor…
İçtiğimiz suların durumunu da bilmiyoruz…
Piyasada onlarca çeşit şişe suyu vardır…
Bunların kaç tanesi kontrolden geçiriliyor?..
Şişe sularının nasıl depolandığını kontrol eden olmuyor…
Güneş altında saatlerce, günlerce bekletilen plastik ambalajlı suları içtiğimizde fayda mı görüyoruz, yoksa vücudumuzu mu zehirliyoruz?..
Örnekleri çoğaltabiliriz…
Ama bugünlük bu kadar…
Uyarıcı yayınlara devam edeceğiz…
Hasan Nuri 2 Gün Önce
Diyalog ve Sayın Reşat Akarın İleri görüşlü kayda değer uyarılarını yıllardır Yönetimsizlikten nasibini almış KKTCde niye Kimse kayde almadı acaba ! Sayın Akarın dilinde tüy bittiği Ülkemize bir zamanlar Diviz yağdıran ve bugün yatersiz kalıp izdiham yaşanan Gecis kapıları için Yeni Kapılar açın uyarıları Kasası boş maliyemiz için boşuna mı yapılmış acaba ? Yıllardır TMK çalıştırın diye yayınlar yapan Sayın Akarın çağrıları şayet kayde alınsa idi Bugünkü Tutuklamalar ile Şişirdiğimiz İnşaat Sektörü Elimizde mi patlayacaktı acaba ? kurduğumuz KKTCde düzeni ile bugüne kadar Uluslararası Hukuk dışında yaptıklarımızın ve yanlışlarımızın Bedelini ödeyeceğimiz elbet ki kaçınılmazdır ! KKTC çemberinin her geçen gün daraldığını gerçekten bizden başka bilmeyen mi kaldı ! Yıllardır Sayın Akarın Kapatın Gitsin deye dilinde tüy bittiği Devlet Kuruluşlarımızın Hepsi de verimsizlikten ve denetimsizlikten bugün batmadı mı yani ! Yıllardır Sayın Akarın programlarında Dikili taş önünde milli Nutuklarla Dünyaya meydan okuyan yöneticilerimize Tehditle değil de Diyalog ile Siyaset yapınız uyarıları boşuna mı yapılmış acaba ! Kendi Kendimizin en büyük düşmanı olduğumuzu görme zamanımız gelmiştir ‘. Üretimi TURİZMİ yitirdiğimiz Ülkemize Yatırımcı gelmez oldu ! Kasası boş maliyemiz ise Borçlanmalarla bugün günü kurtarmaya çalışıyor PEKİ YA YARIN ?