Diyalog Gazetesi

Ankara çözümü destekledi

TÜRKİYE

Avrupa Komisyonu'nun Türkiye raporunda Kıbrıs sorununa da yer verildi:

 AB'nin yürütme organı Avrupa Komisyonu'nun 2018 Türkiye raporu dün açıklandı. Avrupa Komisyonu'nun, Türkiye ilerleme raporu bugüne kadarki en sert rapor oldu. Raporda, 'Türkiye AB'den dev adımlarla uzaklaştı' ifadeleri yer alırken, Türkiye'nin mülteci krizindeki çabaları ise takdirle karşılandı. Raporda özellikle hukuk devleti ilkelerinin uygulanmasında gerileme olduğu ve Türkiye'nin AB yolundan uzaklaştığı tespiti yer aldı. Taslak raporun siyasi kriterler bölümünde öncelikli olarak 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrası ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) uygulaması ve bu uygulama kapsamında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelere (KHK) değinildi. Raporda, Türkiye'nin Kıbrıs sorununun çözümü için destek verdiği de hatırlatıldı. Raporda ayrıca, Ankara'ya yönelik göç politikası, ekonomik büyüme ve bölgesel iş birliği konularında ise övgülere yer verdi.

 Türkiye, Kıbrıs sorununun çözülmesini destekliyor
Türkiye'nin bölgesel iş birliği konusunda önemli adımlar attığı kaydedilen raporda, Türkiye'nin Kıbrıs sorununun çözümü için destek verdiği hatırlatıldı. Bu çerçevede Türkiye'nin Birleşmiş Milletlerin çabalarına da destek vermeye devam ettiği anımsatıldı.
Bölgesel iş birliği alanında Türkiye'nin özellikle AB üyesi Bulgaristan'la göç konusunda önemli iş birliği yürüttüğü kaydedilirken, Türkiye'nin "iyi komşuluk ilişkileri, uluslararası antlaşmalar ve çatışmaların barışçıl çözümüne" bağlı kalması gerektiği ifade edildi.

Hem eleştiri hem övgü
Raporda, hukukun üstünlüğü, temel haklar ve ifade özgürlüğü konularında ise "ciddi geriye gidiş" olduğu iddia edildi. AB Komisyonu, yaklaşık 1,5 yıl aranın ardından aday ve aday adayı ülkeler hakkındaki raporunu yayımladı. Raporu basına AB Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve AB Komisyonu'nun Genişlemeden sorumlu üyesi Johannes Hahn duyurdu.
Eski adıyla "İlerleme Raporu" yeni adıyla "Türkiye Raporu’nda övgülerin yanı sıra bazı eleştirilere de yer verildi.

FETÖ yerine "Gülen Hareketi" ifadesi kullanıldı
PKK'nın AB'nin terör örgütü listesinde yer aldığı anımsatılan raporda, FETÖ ise terör örgütü olarak tanımlanmadı. Raporda, 15 Temmuz darbe girişiminin Türkiye için "travmatik bir süreç" olduğu belirtilerek, "AB'nin darbe girişimini hemen ve güçlü biçimde kınadığı ve Türkiye'nin böylesi ciddi bir tehdide karşı orantılı ve süratli meşru tepki verme ihtiyacını tanıdığı" belirtildi. Bununla birlikte, raporda 15 Temmuz sonrasında görevden almalar eleştirildi, hukukun üstünlüğünün ihlal edildiği savunuldu.
Türkiye'nin terör örgütü olarak yoğun bir mücadele yürüttüğü FETÖ, AB tarafından 2016'daki raporda olduğu gibi "Gülen hareketi" olarak adlandırıldı. Bu konuyla ilgili raporda sadece Türk yetkililerin 15 Temmuz başarısız darbe girişiminden FETÖ'yü sorumlu tuttuğu aktarıldı.

Türkiye önemli ortak ve aday ülke
Türkiye'nin AB için "önemli bir ortak ve aday ülke" olduğunun altı çizilen raporda, Türkiye'nin AB'ye tam üyelik perspektifinin sürdürüldüğü açıklandı. Raporda, Türkiye'nin özellikle kamu yönetimi alanında önemli reformlar kaydettiği, daha "açık" bir yönetim için büyük kararlılık gösterdiği bildirildi.

Sığınmacı konusu
Ayrıca, Türkiye'nin sığınmacı ve göç politikasında "iyi ilerleme" kaydettiği vurgulanan raporda, "Türkiye, 2016 mutabakatının hükümlerini kararlı bir şekilde uygulamayı sürdürüyor." ifadesine yer verildi. Türkiye ve AB arasında imzalanan Mart 2016 sığınmacı mutabakatının olumlu ve somut sonuçlar vermeye devam ettiği ifade edildi.
Türkiye'nin 3,5 milyon Suriyeliye ev sahipliği yaparak "stratejik görev" üstlendiğine dikkat çekilen raporda, vize serbestisine ilişkin Türkiye'nin bir çalışma planı sunduğu, plandaki hususların AB Komisyonu tarafından değerlendirildiği kaydedildi.

 Terör ve organize suçla mücadele
Türkiye'nin organize suçla mücadele konusunda ilerleme kaydettiği ve kurumsal kapasitesini artırdığı vurgulanan raporda, siber suçlar gibi alanlarda daha fazla çalışma yürütülmesi gerektiği ifade edildi. Raporda, terör finansmanı ve terörle mücadeleye ilişkin Türkiye'nin çok kapsamlı bir yasal çerçevesi bulunduğuna dikkat çekildi.

Ekonomik büyüme takdir edildi
Raporda Türkiye'nin 2017 yılında kaydettiği ekonomik büyümenin altı çizilirken, darbe girişimi sonrasındaki ekonomik küçülmenin başarılı bir şekilde güçlü büyümeye çevrilmesi takdir edildi. Ekonomi alanında AB mevzuatına uyum sağlanması konusunda da ilerleme kaydedildiği aktarılan raporda, Türk ekonomisinin "ciddi ilerleme" kaydettiği ve işleyen bir serbest pazar ekonomisi olduğu belirtildi.
Türkiye'nin rekabet baskısıyla baş etme gücünün çok yüksek olduğu kaydedilen raporda, Türk ekonomisinin ticari ve yatırımlar açısından AB pazarıyla çok iyi entegre olduğu vurgulandı.
Diğer yandan, Türkiye'nin enerji sektörü ve doğalgaz piyasasında ilerleme kaydettiği aktarıldı.

PKK’nın faaliyetleri
Raporda, PKK'nın güneydoğudaki terör faaliyetleri, "ülkenin karşı karşıya olduğu en ciddi sorunlardan biri" olarak tanımlandı.
PKK'nın AB terör örgütleri listesinde yer aldığı anımsatılan raporda, Türkiye'nin teröristlere karşı meşru müdafaa hakkı olduğu ancak önlemlerin "orantılılık" çerçevesinde olması gerektiği savunuldu.

OHAL ve yargı bağımsızlığı
Türkiye'de "hukukun üstünlüğü, kamu reformları, temel haklar ve ifade özgürlüğü" hususlarında "ciddi geriye gidiş" olduğu öne sürülen raporda, "Türkiye'nin AB'den ciddi bir uzaklaşması söz konusu" ifadelerine yer verildi.
Raporun siyasi kriterler bölümünde 15 Temmuz 2016 darbe girişimi sonrasında hızlı ve orantılı adım atılmasının Türkiye'nin meşru ihtiyacı olduğunu vurgulayan AB, OHAL kapsamında alınan önlemlerin ise "orantısız" olduğunu iddia etti.
Yargı bağımsızlığına dair endişelere yer verilen raporda, yargının işleyişinde "ciddi gerileme" gözlemlendiği ve "yargı bağımsızlığının güvence altında olmadığı" savunuldu.

Temel hak ve özgürlükler
Belgede, Komisyonun bir önceki raporunu açıkladığı Kasım 2016'dan bu yana ifade, toplantı ve örgütlenme özgürlüğü alanlarında "büyük gerileme" kaydedildiği, işkence ve kötü muamele iddialarında artış gözlemlendiği belirtildi.
Geçici tutukluluk uygulamalarına son verilmesi çağrısında bulunulan raporda, işkence iddialarının "etkin biçimde soruşturulması" talep edildi.
Raporda, 2017 anayasa değişikliği referandumunda kabul edilen kimi değişikliklerin Avrupa Konseyi kriterleri bağlamında gözden geçirilmesi istendi.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.