Diyalog Gazetesi

Konsolosluğa girdi bir daha çıkamadı

TÜRKİYE

Cinayete kurban giden Suudi gazetecinin nişanlısı Hacite Cengiz onu son gördüğü günü anlattı

Suudi Arabistan’ın İstanbul Bağkonsolosluğu’nda öldürülmesi ile Türkiye ve dünyanın gündemine oturan Cemal Kaşıkçı’nın nişanlısı Hatice Cengiz ilk kez konuştu.
Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı'nın nişanlısı Hatice Cengiz, bir özel televizyona nasıl tanıştıklarını, neler yaşadığını ve onu son gördüğü günü anlattı.

Nasıl tanıştılar
Üniversite öğrenimim dolayısıyla iyi derece Arapça biliyorum. Arap Baharı yıllarında, bildiğim dil ve bilgilerim doğrultusunda sahada olmayı tercih ettim. Çünkü bu alan karanlık bir alandı. Hakkında çok bilgi olmayan bir alan… Ben de sahada olup, bölgedeki ayrılıkların sebeplerini incelemek istedim. Arap bölgesindeki mezhep ayrılıkların nasıl insanları kutuplaştırdığını ya da ayrıştırmadığını öğrenmek istedim. O bölgede yaşanan Arap Baharı’ndan sonra körfez bölgesini daha sık takip etmeye başladım. Cemal Bey’le de bu şekilde tanıştık. Kısa bir tanışma faslından sonra çok verimli bir söyleşi yaptık. Avrupa’da ve Amerika’da çok tanınan Kaşıkçı söyleşisini yayınlayamadık. Ama mümkün olmadı. Sonra Cemal Bey’le tekrar iletişime geçtim. Türkiye’ye gelince daha detaylı konuşmak istedim.
İlk tanışmamız o programda oldu. Söyleşinin yayınlanmasını arzu ettiğimi ve biraz genişletmek istediğimi söylediğimde, İstanbul’a geldiğinde görüşmeyi teklif etti. Akabinde Türkiye’ye geldi, görüştük. Çok hızlı bir görüşme oldu, o günkü programımız çok yoğundu. İlişkinin ilk başladığı görüşme, o görüşme oldu. Daha çok yüzde 70 özel sorular üzerine ilerledi. 
Arkasından gelen konuşmalar, bunun özel bir görüşme olduğunun göstergesiydi. Amerika’ya döndükten sonra da benimle görüşmek istediğini söyledi, zaten ilişkimiz başlamış oldu. 

Çok yalnızdı

Biz tanıştığımız zaman 1.5 yıldır Amerika’da yaşıyordu. Ancak ‘Suudi Arabistan vatandaşlarının çoğu şu an içeride’ diyordu. Bunun manevi bir sorumluluğunu hissediyordu üzerinde. ‘Arkadaşlarım yazamıyor ve hapiste’ diyordu. Çok büyük bir yalnızlık, manevi bir sorumluluk hissediyordu.
Karşımızda duygusal anlamda yapayalnız bir insan var, bir gurbet hayatı var ve yaşça olgun bir kişi var. Sahip olduğu tecrübeyi güzel bir çalışmayla geçirmek isteyen bir insan var ve bir hayat arkadaşı arıyordu. Ailesinden uzaktı, bu bir yara açmıştı. Biz tanıştığımız zamanda sürecin hemen duygusallığa yönelmesinin nedeni bence Cemal Bey’den kaynaklanıyor. Türkiye’ye geldi birkaç defa, daha yakından görüştük, birbirimizi tanıdık. İstanbul’a çok sık gelen birisiydi. İstanbul’u Türkiye’yi çok seven birisiydi. Cumhurbaşkanı ile de bir dostluğu var. 

Evlilik hazırlığı
Evlilik düşüncesi oluşunca zaten gidip geldiği bir ülkede ev almak kötü bir fikir gibi gelmedi. 10 Eylül tarihinde geldiğinde o tarihten 2 Ekim’e kadar geçen sürede hummalı bir şekilde evlilik hazırlığına başladık. Zamanı iyi kullanmamız gerekiyordu. Onun orada da işleri vardı çünkü. Ailemle görüşmesinin ardından hızlı bir şekilde evlenme hazırlıklarına başladık. Evin eşyalarını ufaktan almaya başladık. Bu en azından bir yere kadar gelsin, sonra düğün yaparız diye düşünüyorduk.
2 Ekim süreci de bu şekilde gerçekleşti. Ev yeri seçildi, ev alındı, arkasından da resmi olarak belediyeye gittik.

Ve onu son gördüğü gün…
Konsolosluğa gitme sebebi, Türkiye’de hukuki kaideler var. Evli olmadığına dair evrak alması gerekiyordu. Başka bir ülkeye bile gitse yine Suudi Konsolosluğu’ndan alması gerektiğini öğrenince 
"Türkiye'deyim. Burası güvenli. Başıma istenmeyen bir şey gelse dahi burada hızlı bir şekilde çözülür" diyordu. Cemal Bey, çekindiği için bu işi sona bıraktık.
2 Ekim günü sabah erken saatte buluştuk. Oraya taksiyle gittik. Telefonları bana verdi ve hızlıca içeri girdi. Cemal Bey'in içeriden saatlerce çıkmaması üzerine ben kapıya gittim ve görevlilere sordum. Türk yetkili bana herkesin içeriden çıktığını ve kimsenin kalmadığını söyledi. Ben de o sırada konsolosluğu aradım ve dışarıda beklediğimi söyledim, kapıda olduğumu söyledim.
Bunun üzerine telefona çıkan kişi hangi kapıda beklediğimi sordu. 2 dakika sonra dışarı çıktı ve bana mesai bitti boşuna bekleme dedi. Cemal Bey, 2 saat önce içeri girdi dedim. Hayır, çıkmadı dedim. Çok büyük bir şey kaybetmiş gibi hissettim o an. Çok büyük bir korku oldu içimde.
Yasin Aktay'ı, Turan Kışlakçı'yı aradım... O şokla hala orada beklemeye başladım. Sonra arkadaşım ve Turan Abi geldi. Bazı medya mensupları geldi ilerleyen saatlerde. Bölge karakolundan polisler geldi. Hemen karakola gidip ifade verdim, şikâyette bulundum.

Sıradaki Haber
Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.