Kıbrıs’ta iki toplumu birbirinden ayıran sınır kapıları ilk defa 23 Nisan 2003’te açıldı... İlk günlerde, her iki toplumda büyük bir heyecan vardı...
Terk edilmiş evler ve köyler 29 yıl aradan sonra ilk defa ziyaret edildiği için heyecan doruktaydı...
Binlerce insan bu heyecanı yaşadıktan sonra hayata veda etti...
Binlercesi hâlâ evine, köyüne döneceği günün hayali ile yaşıyor...
Sınır kapılarının açılmasından bir yıl sonra gerçekleşen referandumda çözüme ulaşılsaydı; 110 bin dolayında Kıbrıslı Rum mülküne dönme şansı bulacaktı...
Diğerleri de kuzeydeki mülküne karşılık güneyden mülk alacak veya para ile tazmin edilecekti...
Böylesi bir fırsatın yitirilmesinde sorumluluk Kıbrıslı Rumlara ve Yunanistan’a aittir...
Yunanistan, Türkiye’nin yaptığını yapmadı…
Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gösterdiği cesareti göstermedi…
Sayın Erdoğan o dönemde Kıbrıslı Türklere “evet” için cesaret verdi…
Yunanistan ise “hayır”cı Papadopulos’a destek verdi…
İşte o yüzden Kıbrıs bölünmüş kaldı…
Yakınlaşmak için fırsat
Sınır kapılarının açılması sonrasında özellikle Metehan’da araçlı geçişler artık işkenceye dönüştü... Sadece alış-veriş için değil, iş, seyahat, sağlık, eğitim ve eğlence amaçlı geçişler de yapılıyor…
Yayalar için büyük önem arz eden Lokmacı kapısını açmak kolay olmadı...
Şimdi o kapı sayesinde yüzlerce insan ekmek parasını kazanabiliyor…
Lefkoşa’daki Lokmacı Sınır Kapısı’nın çevresinde paha biçilmez tarihi eserler vardır...
Büyük Han, Büyük Hamam, Selimiye Camii, Bedesten, Venedik Sütunu, Girne Kapısı, Mevlevi Tekkesi gibi...
Arasta çarşısının da ayrı bir özelliği vardır...
KKTC devleti daha ilk günden, Lokmacı bölgesi için bir planlama yapmalı ve bölgeyi şekillendirmeliydi...
Kaç tane konfeksiyon mağazası, kaç lokanta, cafe ve bar açılacak bunların hesabı yapılmalı ve binalar buna göre değerlendirilmeliydi...
Ama öyle olmadı...
Çoğu Vakıflar’a ait binalar ‘hava parası’ ile birkaç el değiştirdi...
Taklit giysiler ön plana çıkarıldı...
Turistleri özendirecek düzenlemeler yapılmadı...
Bölge yeterince ışıklandırılmadı...
Bölgede terör estiren ve hemen her akşam içki şişelerini kırarak meydana savuranlar hakkında önlem alınmadı...
Arasta’yı sürekli denetleyecek bir güvenlik birimi oluşturulmadı...
Bazı binalar gerektiği şekilde tamir edilmedi...
Esnaf için en büyük umut
Ancak; eksiklerimize karşın Lokmacı’dan, Metehan ve diğer bölgelerden kuzeye geçen Kıbrıslı Rumlar ve turistler sayesinde bölge esnafı satış yapabiliyor, geçimini sağlayabiliyor…
Kuzeye arabalarıyla geçenler sadece akaryakıt almıyor…
Ucuzluk olduğu zamanlarda marketlerimizden sebze ve meyve de alıyor…
Fiyatlar uygun ise kuaföre ve dişçiye de gidiyor…
Ne var ki; geçtiğimiz yıl içinde asgari ücretin ve maaşların 3 kez artırılması sonrasında Kıbrıs’ın kuzeyi, güneyden de daha pahalı hale geldi…
Şimdi Kıbrıslı Türkler ev ihtiyaçlarının önemli bir kısmını güneyden karşılıyor…
Bunun sorumlusu halk değildir…
Ticaretin dini ve milleti yoktur…
Kuzeyi ucuzlatmazsanız, güneye kayışlar daha da artacak…
İşte dünkü manzara…
Kuzeyden güneye geçmek için 2 saat bekleyenler oldu…
Üstelik 19 Mayıs bayram tatilinde…
Bunun nedenini anlamak istemeyenler olabilir…
Ama mesajı iyi okuyalım…
Halk daha çok kapı mesajı veriyor…
Bunu görmeden siyaset yapılamaz…
Yapanlar kaybeder…