banner564

Bazen bir an gelir çeker gidersin

“Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...” Can Yücel
Bazen olur ya, hani insan başını bir omuza yaslayıp, saatlerce kalmak ister... Bu arada merakımdan soruyorum; kimin omuzu olduğu önemli mi sizce?
Bazen olur ya, kapıyı açıp gitmek, hem de geriye bakmadan, yanına sadece kendini alarak… Merakımdan soruyorum; gidilecek yer önemli mi?
Olur ya bazen…
Evet…
Peki, gerçekte olsa… Gerçekten olsaydı…
Bazen bir an gelir, çeker gidersin.
Gitmenin kolay olduğundan mı, yoksa kalarak kimseyi üzmek istemediğinden mi öyle davranırsın, bilinmez...
Bazen bir an gelir, bir de bakarsın ki, karşındaki senin yarana acımasız bir şekilde tuz basarken, sen sakin bir şekilde onu dinliyorsundur... Hala… 
Ve bir gün yine sessizce çeker gidersin. Artık kimsenin yarana tuz basmasını istemediğinden değil çekip gitmen; gitme sebebin, yaranın acımadığından…
Geriye doğru yaşanmayan bir hayat zincirinde, çoğu şeyi ileriye doğru giderken anlayabiliyoruz... 
Her insanın bir hikâyesi var, tıpkı sen gibi, tıpkı ben gibi… Bazen bu hikâyede fırtınalar eser, hiçbir zaman dünyanın sonu geldi diye de düşünmezsin. Bilirsin ki, savrulacaksın ve tekrar duracaksın. Sonu gelmeyecek gibi görünen, saniyelerin yüzyıl gibi geldiği zamanlardan geçersin. Bu arada bütün bu olanlar sırasında, bir omuz düşünürsün. Sadece başını yaslayıp sessizce kalacağın...
Her insanın hikâyesinde, fırtınaların, kasırgaların kol gezdiği, mevsimler... Bazen soluksuz kaldığın, yine de yaşadığın... Bazen senin soluksuz bıraktığın, yine de yaşandığı...
Hayatı zorlaştıran biz miyiz? Yoksa zor olan hayat mı? 
Eskiden olsa hala daha bu sorunun cevabını vermekle uğraşır, düşünürdüm. Bugün ise hayatın zor olduğuna inanmaktan vazgeçtim. 
Zor olan hayat değil, zor olan insanların sürekli olarak birilerine veya bir şeylere bağlanma isteği... Bundan ötürü de bağımlı hale gelmeleridir… İnsanlar, elde ettiklerine o kadar çok bağlanırmış ki, onları en küçük bir kaybetmede, deprem etkisinde sarsıntılar yaşarmış. Aldığımız nefesin bile emanet olduğu bu yaşamda neyin kavgasını veriyoruz… Bu nasıl bir abartı kardeşim? Neyin kafasındasınız? Alt tarafı kısa bir zaman için buralardayız. Düşünün ki, bugün size çok büyük bir olay gibi gelen çoğu şey, zaman içinde belki iki, belki üç ay bilemediniz seneye, bugünkü önemini kaybedecek…
Göçebe olsun ruhunuz göçebe… Geçmişi ve geleceği değil sadece içindeki anınızın kıymetini biliniz ve yaşayınız.
Bazen olur ya, hani insan başını bir omuza yaslayıp, saatlerce kalmak ister... Bu arada merakımdan soruyorum; kimin omuzu olduğu önemli mi sizce? Önemli sanırım...
“Bazen ne istiyorum biliyor musun?
Yanımda ol, dizime uzan. Hatta konuşmayalım bile o an. Sarılma, öpme. Ama yanımda ol. Neredesin, ne yapıyorsun, kiminlesin. Bunların hiçbirini düşünmediğim bir an olsun istiyorum, güvende ve iyi olduğunu bileyim. Yani, Yanımda ol…”
Aklıma Can Yücel’in “Bağlanmayacaksın” şiiri geliverdi. 
Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
"O olmazsa yaşayamam." demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni, senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları...
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
"O benim." diyeceksin.
Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin...
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın.
Mesela turuncuya, ya da pembeye…
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi,
Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...
Güzel bir hafta sizinle olsun. Direnç göstermeyin, geldiği gibi yaşayın her şeyi... “Çok sahiplenmeden, çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...”

YORUM EKLE

banner608

banner473