banner564

“Ben buradayım”

Bertan Zaroğlu Meclis’te olduğu bir yılı aşkın süredir sessiz sessiz oturmaktan dolayı epeyce dolmuş. İki gündür kendisini izliyorum, kendisini ifade etmekte bile zorluk çekiyor.
CTP’li vekiller ve son olarak da Serdar Denktaş eleştirdikçe eleştiriyor Bertan’ı. Oysa filmi en başına saralım son olayları değerlendirmeden önce.
Bertan ile malum şahıs meclisin ilk açıldığı gün bir gerginlik yaşamışlar ve bugün ki gibi toplumun sinir uçlarıyla oynamıştılar. Kendi seçmenlerine “Biz buradayız” mesajı vermişlerdi. Ama sonra ne oldu ise oldu Bertan sustu. Uzun bir süre mecliste sesi soluğu çıkmadı. 
O günlerde nisap problemi yaşayan 4’lü koalisyon hükümetinin yedek oyuncusu gibi sahanın kenarında bekliyor, kendisine işaret edilmesi halinde meclise girip nisabı sağlıyordu. Bertan, o günler içinde o malum vekil dâhil 4’lü koalisyon partisine mensup vekillerce de seviliyordu. Hatta Bertan bazı bakanları arayıp, kendisine başvuran vatandaşların dertlerini de çözüyordu.
Sonra YDP bir karar aldı ve hükümete nisap konusunda destek olmayacağını açıkladı ve hükümetin bir yılını doldurması ile birlikte muhalefetin dozunu da arttırdı.
İşte ne olduysa aslında bundan sonra oldu. Yine Bertan’ın üzerine gidilmeye başlandı. CTP’nin yayın organı Bertan ile ilgili haberler yapmaya başladı.
Son olayda da bir kez daha gördük ki Bertan’ı provoke etmek için ciddi bir uğraş verildi. Bir yıldır susan Bertan da ilk kez uzun bir süre sonra haksızlığa uğradığını anlatmaya kalkınca olanlar da oldu. 
Basit ve sıradan bir olay ne hal aldı. Anladığım kadarı ile bu olay büyüyeceğe benziyor. Çünkü tarafların da aslında bir yerde işine geliyor. Herkes kendi seçmenine “Bak ben buradayım” mesajı veriyor. 
Asım Akansoy ve CTP içindeki uç kesim Bertan üzerinden Türkiye’yi eleştirirken, Serdar Denktaş da “Kıbrıslılık” üzerinden kendi seçmenine mesaj gönderiyor. 

 Denktaş’a manevi bir huzur mu geldi?
Çok uzun yıllardır tanırım Serdar Denktaş’ı. Öfkesini, neşesini ve içinde tuttuğu kini iyi bilirim. Serdar Denktaş son günlerde manevi yönü ağır basan konuşmalar yapmaya, geçmişten örnekler vermeye başladı.
Bozuk olan yollar için “Eskiden yol yoktu” demeye getirdi. Halimize “şükür etmemizi“ hatırlattı.
Bertan’ın polis ile olan tartışmasına, zamanında rahmetli babasına ceza yazan polisten örnek vererek dahil oldu hiç yoktan yere.
Ve dün bir baktım gene aynı tartışma için 1962’lere kadar geri gitti. İngiliz yönetimine kadar dayandı Denktaş. Eskiyi arayan, manevi bir huzur içinde görüyorum son zamanlarda Serdar Denktaş’ı. Eskiden olsa olaylara bodoslama atlar veya hiç kulak abartmazdı. Şimdi öyle mi? 

 Tahterevalli
Dünkü Diyalog Gazetesinin manşeti yine çok önemliydi. Zira ülkenin tek elektrik üreticisi olan KIB-TEK’in parasızlık yüzünden akaryakıt alımı yapamadığını ve ülkenin yakında karanlıkta kalacağını yazıyordu.
Oysa daha geçen hafta yine Diyalog Gazetesi başta olmak üzere pek muhterem medyamız neyi tartışıyordu? KIB-TEK’e bilmem kaç milyona yeni santraller alınmasını.
Uzun uzadıya yazmaya gerek yok. 
Ayranı yok içmeye, tahterevalli ile gider...”santral” almaya... 
 
MESAJLAR

Erol ATAKAN: Yaş günü sürprizi diye ben buna derim. Londra’da okuyan torun sırf yaş gününüzde yanınızda olabilmek için onca yolu gelmiş ve size sürpriz yapmış. 

Cemal ÖZYİĞİT: Yıllardır gerek bu köşeden dile getirdiğimiz gerekse ekranlardan söylemekten dilimizde tüy biten okullardaki çocuklara süt ve yerli portakal suyu verilmesi konusunda bugün büyük bir adım atıyormuşsunuz. Gerçekten de tebrik ediyoruz. 

Barış BURCU: Şu kovboyun kim olduğunu da açıklayın da öğrenelim. Hazır kovboyu açıklamışken diğerlerini de açıklayın bizce. Boşuna yakıştırma yapmayalım kimseye. 

Armağan CANDAN: AKPA’daki toplu konuşmadan sonra tebrikler gelmeye devam ediyormuş. Geçen gün hiç beklemediğiniz bir yerden de önemli birisi arayıp tebriklerini iletmiş size. 

Menteş GÜNDÜZ: Şu TAK muhabirleri ile ne zaman uğraşmayı bırakacaksınız? Eğer beğenmiyorsanız kendiniz bir muhabir tutun ve kendi haberlerinizi kendiniz servis edin. Bir iki isim önerebiliriz size. 

Candan AVUNDUK: Son imajınızdan sonra bazı kimseler sizi tanımakta güçlük çekmeye başlamışlar. Bu arada yeni imajınızı Berin Hanıma borçluymuşsunuz. Valla süper olmuş. Berin Hanıma bizde gitsek bize de yardımcı olur mu? 

Ersin TATAR: Dün mecliste gerçekten çok önemli ve toplumun ihtiyacı olan bir konuşma yaptınız. Öyle ki Bakan Nami de size kürsüden teşekkür etti. 

Ali BATURAY: Ali abi aman Ali Hocam, dünkü yazınız gerçekten bir ağabey kaleminden çıkmış gibiydi. Bertan’ı uyardığınız gibi toplumu geren diğer bazı uç isimleri de uyarırsanız bu iş olacak gibi. 

Hüseyin AMCAOĞLU: Hafta sonu Girne’de yapılan maratonda 7 kilometrelik koşuyu ikinci sırada tamamlamışsınız ve madalya kazanmışsınız. Eh artık boynunuzda madalya ile dolaşırsınız bir müddet. 

Ali KANLI: Kulislerde dolaşan dedikodulara göre Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olması halinde siz de İstanbul BBSK’ya hoca olacakmışsınız. 

Serdar DENKTAŞ: Şu olaylar dinsin de bir program yapalım şöyle geç vakitlerde, eskileri yâd edelim, 1900’lerden başlayıp bu günlere gelelim. Hatta programa Dr. Nazım Beratlıyı da davet edelim. 

Dr. Sibel SİBER: Zamanında ön ayak olduğunuz Dr. Küçük Müzesinin kurulduğu tarihten bugüne kadar gelen ziyaretçi sayısı açıklanmış ve açıklanan rakam sizi ziyadesi ile memnun etmiş. 

Özdil NAMİ: Sanayi Bölgesinin sorunları var. Bunu madem sizde kabul ediyorsunuz o zaman kurtulun sorundan. İyi bir iktisatçı bunu bilir zaten. Devredin Sanayi Odasına gitsin. Doğru değil mi? 

Tufan ERHÜRMAN: Hadi gözünüz aydın, Türkiye’den protokol ile ilgili teknik ekip gelmiş ve çalışmaları tamamlamak üzereymiş. Ve çok yakında imza aşamasına gelinecekmiş. 

Kudret ÖZERSAY: Partililerinize konuşma yasağı getirmişsiniz. Ah ah bir zamanlar tek adamlıkla suçladıklarınız sizin bu hallerinizi görüp nasıl gülüyorlardır kim bilir?  

YORUM EKLE

banner608

banner474