banner564

Bir derbiden fazlası

Önceki senelerde planladığım ancak çeşitli sebeplerden dolayı bir türlü gidemediğim Kıbrıs’ın güneyindeki AC Omonia – Apoel FC ezeli rekabetine tanık olmak bir arkadaşımın yaptığı organizasyon sonucu 17 Kasım Cuma gününe nasip oldu. 7 yakın arkadaşımla beraber saatler 17.00’yi gösterdiğinde yani karşılaşmadan iki saat önce yola çıktık. Yolda giderken ışıklarda durduk. Sağ tarafımıza bir baktık Apoel Fun Club, 200 kişi civarı insan toplanmış maç saatini bekliyor. Çok geçmeden GSP Stadyumuna(Lefkoşa) varıyoruz. Düellonun başlamasına daha bir buçuk saat var. Erken gelmedik mi diye sormaya çalışırken, bizi Omonia taraftar grubu Gate 9, çoşkulu bir şekilde karşılıyor. Bir anda arkadaşlarım onlarla kucaklaşıyor. Her iki tarafın yüzleri gülüyor. Beni ilk kez görmelerine rağmen aynı sıcaklık ve samimiyeti bana da gösteriyorlar. Hemen kafeteryaya geçiyoruz, koyu bir sohbet başlıyor. Ben merağımdan soruyorum. Neden bu kadar tutkulusunuz ve bu sadakat niye? İçlerinden bir tanesi diyor ki bu bizim için bir yaşam felsefesi, Omonia bir kimlik, duruş ve biz buna adanmış durumdayız cevabı ile karşılaşınca insan şaşırıyor. Maça girişe kadar kadro nasıl olacak kimler var kimler yok gibi sohbetlerin ardından, taraftar grubuna adına veren Gate 9 kapısından tribünlere giriş yapıyoruz. İçerde müthiş bir çoşku, şarkılar söyleniyor, oyuncular tribüne çağrılıyor, pankartlar açılıyor. Maçın başından sonuna kadar devre arasında dışında yerimize hiç oturmadık. Herkes ayakta olduğundan karşılaşmayı izleyebilmek için ayakta durmak zorundaydık. İki takım da çok ateşli taraftara sahip, iki zıt görüşün ve birbirine karşı duydukları nefret duygusu her iki kesim tarafından hissettiriliyor. (Zaten Omonia takımı Apoel’in görüş ve yapısını beğenmediği için onlara karşı bir tepki olarak kurulmuştur.) Karşılaşmaya gelince özellikle son yıllarda ligi domine eder duruma gelen ve Şampiyonlar Lig’inde yer alan Apoel, takımına yaptığı takviyeler ile hali hazırda iyi olan kadrosunu genç yetenekler ve tecrübeli yıldızlar ile güçlendirdi. Omonia ise son senelerdeki düşüsününe devam ederek bu sezona da pek istediği gibi başlayamadı ve takım bütçe olarak Apoel’in kazandığı başarılar sonrası kadro kalitesi olarak geride kaldı. Bu şartlar altında maç öncesi Apoel’in ağır bastığını söyleyebiliriz. Maçın ilk yarısında Omonia genelde topa sahip olan takımdı ve birkaç fırsatı da değerlendirmedi. Genelde kontrollu bir oyunu tercih eden Apoel, ilk yarıyı gol yemeden kapattığı için şanslı sayılır. İkinci yarıda ise bahsettiğim kadro kalite farkı ortaya çıktı. Sezon başında ligin bonservis rekorunu kırarak transfer olan(1 milyon Euro) Zahid, bireysel yetenekleri ve kalitesini gösterek 10 dakika içinde 2 klas gole imza attı. Arda arda gelen gollerden sonra demoralize olan Omonia takımı bulduğu golle umutlansada, ani gelişen Apoel atağında seri çalımlara ilerleyip düzgün bir vuruşla topu ağlara gönderen eski Omonia’lı futbolcu Efrem maçın sonucunu belirledi. Apoel bu önemli deplasman müsabakasından 3-1 galip ayrılmayı başardı. Maça bittikten sonra insan ister istemez düşünüyor, yaklaşık 15 dakikalık uzaklıkta oynanan futbolun oyun kalitesi nasıl bu kadar farklı olur. Bundan daha önemli taraftarların takımlarına karşı gösterdikleri hassasiyet ve bağlılık işin bence ders alınması gereken tarafı. 
YORUM EKLE

banner471

banner473