Bir meraktır gider; CTP kimle hükümet kuracak?
Ama ne merak…
Bana da sorup duranlar var…
Cevabı basit oysa…
Ayni cevabı veriyorum hep…
Ne fark eder?
Ha UBP ile kurmuş, ha DP ile…
Ne fark eder?..
Hala yurttaşın verdiği mesajı algılayamayan siyasetçiler topluluğu tarafından yönetiliyoruz…
Yine kavga kimin bakan olacağı konusu…
Yine konu bireysel menfaatler…
Yine konu “bir sonraki seçimde nasıl parlamentoda oluruz”
Alıştık, alıştırıldık; kağıt üstünde ilkeler yazılsın, halka güzel mesajlar verirsin, sonra bildik eski metot uygulamalara devam edilsin…
“Nereden biliyorsun?” diye soranlar da olabilir…
Hemen cevap vereyim; “Bilmiyorum” emarelere bakıyorum sadece…
Halkın bunca değişim talebine kulak tıkayacaksın ve Ömer Kalyoncu’yu Başbakan yapacaksın…
Bu mu talep?
Kalyoncu hangi yenilkçi vizyonu halkla paylaşabilir ki?
Daha önce kabinede görev aldı…
Hiç mi partizanlık yapmadı?
Dönelim mi Ercan’a yapılan istihdamların şekline?..
Neyse bunlar eskide kaldı diyeceğim ama olmuyor işte… Eski siyasilerle olacak olan bugünün aynisidir!
Seçeneklere bakalım mı hep birlikte…
UBP’de bakanlık bekleyenler kuyruğa dizilmiş durumda… Siyaset bazı UBP’liler için salt Bakanlık koltuğundan ibaret…
“Hükümete gir beni bakan yap, kurultayda aday olmam sana destek veririm!”
Al sana zihniyet!
DP’ye bakalım…
Zaten bitmiş bir parti…
Beklentiler bireysel, düşünceler bireysel…
Kimi nereye nasıl atarım… Bu atamadan nasıl geriye dönüş sağlarız…
Toplumsal fayda iki modelde de söz konusu değil…
Bu açık!
Oysa talep edilen belliydi… Tüm partilerin temsilcilerinden oluşacak bir teknokrat hükümet ve radikal kararların yer alacağı bir hükümet programı.
Bu adımlar sonrası da bir erken genel seçim…
Toplumun faydası bu noktadayken neden hiçbir parti bu yolu denemedi?
Bırakın denemeyi ağzına bile almadı!
Hep eski zihniyet, hep bana, hep bana!
Anladım ki; Kuzey Kıbrıs’ta mevcut siyasiler son dönemlerini yaşıyor, o nedenle değişim beklemek boşuna…
Son oyunlarını da oynasınlar…
Çok açık ve net ki; son iki seçimdeki tokat sersemleme yaptı ama yeniden toparlanma var… İlk genel seçimde sanırım tokadın ölçüsü biraz kaçacak…
Ve eminim ki bu bazılarının hiç ama hiç hoşuna gitmeyecek…
Ama İngiliz’in dediği gibi; too late (Çok geç)!
