banner564

Bu kumpas, biliyorum çünkü…

Türkiye’nin günlerdir konuştuğu, “Bir CHP’li siyasetçi Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü” iddiası ile ilgili açıklamalar Türkiye siyasetinde gündem olmaya devam ediyor.
Konu Muharrem İnce ve CHP olunca bir iki kelime yazmadan olmazdı. Zira malum İnce ile hemşeriyiz ve aynı memleketin çocuklarıyız. CHP içinde Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana nasıl bir oyun döndüğünü ise Muharrem İnce’nin memleketinden biliyorum.
Erdoğan’a karşı aday çıkan İnce, kendi köyü dâhil Yalova’da hiçbir sandıktan birinci olarak çıkamamıştı. Oysa aynı sandıklardan yerel seçimlerde iki kez CHP çıkmıştı. 
Bizim köy dışında İnce’nin kendi kalesinde böylesine bir sonuç almasının tek bir nedeni var o da kendisine karşı kurulan kumpastır. Ben İnce’nin avukatı değilim, hemşerim olmasının ötesinde hiçbir bağım, beklentim yok. 
Ama Türkiye’nin en büyük sorununun bugün iyi bir “muhalefet” partisinin olmayışıdır. CHP kurultayı var ve kurultay sürecinde neler olduğunu da çok yakından takip ediyorum. 
Bakmayın siz İstanbul başta büyük merkezlerde AK Parti’nin kaybettiğine. Bugün Türkiye’de Erdoğan’ın yerine alternatif olarak görülen bir politikacı henüz yok. 
CHP lideri bugüne kadar sayısız yenilgi almasına karşın koltuğunu bırakmadı. Her yarışı ikinci olarak tamamladı. Ve koltuğunu korumak adına da şimdi bu tarzda kumpas kurarak kurultayda kendisine rakip olarak çıkabilecek İnce’yi tertiplemiş oldu.
Kısacası, CHP bildiğimiz CHP, küçük olsun benim olsun zihniyeti ile yönetilmeye devam edildiği sürece AK Parti ne kadar oy kaybederse kaybetsin CHP, iktidarın bir alternatifi olmaz. 
Türkiye’nin demokrasiyi benimsemiş, halkın dilinden anlayan, ekonomik politikaları olan yeni bir ana muhalefet liderine şiddetle ihtiyacı var. 

Tatar düğmeye bastı
Geçtiğimiz hafta gündemde çok önemli bir yer tutmadı ama bu hafta herhalde daha çok ses getirecektir. Çünkü Başbakan Ersin Tatar, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası Genel Sekreteri Şener Elcil için deyim yerinde ise düğmeye bastı.
Bu konuda “siyasi riski üstüme alıyorum” dedi ve yapılması gerekenlerle ilgili talimatları verdi. Bu hafta Tatar, kendisine sunulacak yol haritasına göre; Şener Elcil ile ilgili önemli bir karar verecek. 
Nasıl bir yol izleyecek? Bunu hep birlikte bu hafta göreceğiz ama bu sefer geçen seferki kadar gürültüsüz olacağını şahsen düşünmüyorum. 
Hem Elcil hem de sendikası başta olmak üzere Sendikal Platform bu konuda mutlaka ortak hareket edecektir. Ama Tatar’ın da bu noktada geri adım atacağını düşünmüyoruz. 
Kısacası Tatar ile Elcil arasında hayli hareketli bir haftanın bizi beklediğini pekâlâ söyleyebiliriz. 

 “İhtiyatlı iyimser II” vizyona girdi 
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Berlin’e hareket etmeden önce basın açıklaması yaparak, çok büyük beklentiler yaratmak istemediğini vurguladı.
İki yıl önce de Crans-Montana'da yapılacak görüşmeler için ilk kez Akıncı’dan duyduğumuz “ihtiyatlı iyimser” lafı belki bu kez kullanılmadı ama Akıncı’nın dün yaptığı açıklamalar bize bu lafı hatırlattı.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi gerçekleşecek olan Berlin görüşmelerinden olumlu veya olumsuz bir sonuç çıkması, seçimler için bir malzeme oluşturacak, bunun bilinci ile Cumhurbaşkanı Akıncı “Çok büyük beklentiler yaratmak istemem” diyor.
Yani “Eli boş dönersem şaşmayın” demenin kibarcası. Ama birde eli dolu dönerse aynı mütevazılıkte bir açıklama beklemiyoruz Cumhurbaşkanından.
İki yıl önce İsviçre’ye ihtiyatlı bir iyimserlik içerisinde gideceğini söyleyen Akıncı, bu kez Almanya’ya gitmeden önce yaptığı açıklamada “çok büyük beklentiler yaratmak istemem” dedi.
Beklentiyi düşük tutmaya çalışan Cumhurbaşkanı Akıncı bakalım Berlin dönüşünde nasıl bir açıklama yapacak? 

MESAJLAR

Mehmet Ali TALAT: Bu yıl üçüncü kez domates ektim ve şuan domateslerim yumruk büyüklüğünde yeşiller. Herhalde 10-15 güne sofrada olurlar. Sera olmadan 3 kez ürün almaya ne diyorsunuz, başarılı sayılır mıyız bu konuda? 

Tahsin ERTUĞRULOĞLU: Sadece Fener’de değil Türkiye’deki tüm takımlarda ciddi bir performans düşüşü gözüküyor. Birkaç tane menajer Türkiye’de futbolu bitirme noktasına getirdi galiba. 

Kudret ÖZERSAY: Gelecek hafta önemli bir misafiri ağırlayacakmışsınız. Bu misafir gelirken beraberinde size özel bir çalışmayı da hediye edecekmiş. Bakalım çalışmayı beğenecek misiniz? 

Serdar DENKTAŞ: DP’de kurultay öncesi derin bir sessizlik var. Bazı isimler sizin işaretinizi bekliyormuş ama bekledikleri işareti bir türlü alamıyorlar diye de şikayet ediyorlarmış. 

Yalçın KOÇYİĞİT: Hafta sonu fırtına gibiydiniz. Önünüze kim gelirse yendiniz, hele Selim Gökbörü’yü kendi mekanında 4-0’dan geriden gelip yenmeniz unutulmayacak. Kısacası hafta sonunda tavlada fırtına gibi estiniz. 

Atilla MAHMUTOĞLU: Valla fırtına öncesi Yalçın Koçyiğit’i tavlada yenmenin hazzı da bir başka oluyor değil mi? Hele de sizin yendiğiniz adam bütün Girne’yi sıradan geçirince keyfiniz daha da bir güzel oluyor. 

Kemal ALTUNCUOĞLU: Esnafa yönelik devam eden kredi kampanyanızda kredi puanlarını birkaç basamak daha aşağıya çekmişsiniz ve sizden kredi kullananlar piyango gibi bu indirim anında yansımış. 

Ahmet ARSLAN: Yenilmezlik unvanını Binatlı karşısında kaybetmiş Türk Ocağı. Neyse moralleri bozmak yok, zira kulüp tarihinin en iyi çıkış yaptığı sezondasınız ve daha çok maç var önünüzde. 

Erhan ARIKLI: Partinin 4 önemli isminin hafta sonunda Girne’deki bir eğlence mekânından sabaha karşı çıkarken paparazzilere yakalandığından sizin haberiniz var mı? Seçimler öncesi aman dikkat, sonra bir kumpasla birde siz uğraşmayın. 

Ersin TATAR: Tamda öğretmenler günü haftasına denk gelen bir dönemde Şener Hoca ile ilgili talimatı vermişsiniz. Bakalım bu konuda nasıl bir yol izleyeceksiniz? Tüm gözler bu hafta üzerinizde olacak. 

Şener ELCİL: Başbakan kararlı gözüküyor, bence bu hafta uyanık olmakta yarar var. Zira sizin için son derece önemli bir hafta olacak gibi geliyor bana. Hep birlikte bekleyip göreceğiz neler olacağını. 

Mehmet HARMANCI: Gaziantep’te düzenlenecek Göç Forumu’na katılmak üzere bu kente gidecekmişsiniz. Eh artık dönüşte baklavaları bolca alıp memlekete dönersiniz değil mi? 

Abdurrahman BULUT: Dün gece Alsancak civarlarından hem yanık türkü sesi hem de bol acılı çiğ köfte kokusu geliyormuş. İyi de insan önceden bize de haber verir. Nasıl din kardeşiyiz, böyle oluyor mu? 

Nidayi ŞALİŞ: Aynı tavşanı her hafta sonu farklı şekilde resmini çekip sosyal medya paylaşıyorsunuz diye çok ciddi bir iddia var. Bu iddia karşısında ne diyorsunuz? Yoksa yine mi mağdursunuz?  

YORUM EKLE

banner608

banner474