banner564

Can Azerbaycan seninleyiz 

Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu dün bir kez daha olağanüstü toplandı. Toplantıda YYK’nın bütçesi görüşüldü ve onaya sunuldu. 6 saat 34 dakika süren Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda, Meclis Başkanı, tüm partilerin genel başkanları, Başbakan, Bakanlar söz aldı ve hepsi de değişik değişik konulara dikkat çektiler.
Genel Kurulda konuşan vekillerden bir tanesi “inekleri keselim, süt bol” önerisini getirdi, kimi milletvekili de tarlada kalan patatesten bahsetti.
Ama ne acıdır ki dün ne Meclis Başkanı, ne Başbakan, ne Bakanlar ne de muhalefet liderleri veyahut milletvekilleri can Azerbaycan’da yaşanan olaylara ilişkin tek kelime etmedi. 
O kadar kendi içimizde kavgaya alıştık ki dünyada ne olup bittiğinden zerre kadar haberimiz yok. Varsa yoksa o bunu yaptıydı, bu şunu dediydi falan falan. 
Oysa tüm dünya Covid-19'la savaşırken, Ermenistan, Azerbaycan’ın sınırlarına saldırdı ve Azerbaycan askerlerinin ölümüne sebep oldu. Hala daha bölgeden zaman zaman çatışma haberleri gelmeye devam ediyor. 
Hal böyle iken bizden tek bir sesin çıkmaması ise oldukça manidar. Eskiden olsa Denktaş çıkar ve “Can Azerbaycan seninleyiz” derdi. Ama gelin görün ki bugün sütten, inekten, patatesten ve istihdamdan başka gündemi yok siyasilerimizin. Cumhurbaşkanımız Saray’ında rahat, onun da gündeminde yok. 
Neyse biz olsun diyelim bari “Can Azerbaycan seninleyiz.”

Kıbrıs Ağzı 
Milletvekili Dr. Hasan Topal; “Kıbrıs Türkçesi diye kullanılan abuk sabuk kelimelere karşıyım” dedi dünkü Genel Kurul sırasında. Ve ne olduysa ondan sonra oldu. Bir anda sosyal medya Topal’ın söylediği sözü tartışmaya başladı. 
Tartışma sosyal medyada alevlenince ortaya şu soru çıktı; “Kıbrıs dili mi? Kıbrıs lehçesi mi? Kıbrıs şivesi mi? Kıbrıs Türkçesi mi?” 
Orhan Kabataş Hoca’nın ''Kıbrıs Türkçesinin Etimolojik Sözlüğü'' isimli kitabını okuyanlar bu konuya bilimsel bir yaklaşım getirmeye çalıştılar. 
Ama kimse Dr. Hasan Topal’ın bunu neden gündeme getirdiğini sorgulamadı. Oysa YYK bütçesi görüşülürken bu konu gündeme geldi. Elbette her bölgenin kendine göre bir ağzı veya lehçesi olabilir. 
Ama söz konusu basın ise yani televizyon, internet ve diğer medya araçları ise kullanılması gereken İstanbul Türkçesi dediğimiz o temiz ve herkesin anlayabileceği Türkçedir. 
Elbette her bölgede herkes kendi şivesinde konuşmakta özgürdür, bu da bizim dilimize ayrı bir güzellik katar. Nasıl ki bir Karadenizli ile bir Egelinin şivesi aynı değilse Kıbrıslının da şivesi aynı değildir. 
Ama konuya bilimsel olarak bakacaksak illa ki Ağız, Şive ve Lehçe’nin ne olduğuna bir bakmak gerekiyor. Buna göre; 
Ağız: Şive veya aksan, bir dilin bir bölge halkına, belli bir yabancı dilin konuşucularına ya da etnik bir azınlığa özgü kullanımıdır. Örnek olarak Türkçeyi Karadeniz şivesi, Rum şivesi ya da Amerikan şivesiyle konuşmak gibi.
Şive: bir dilin, konuşulduğu sınırlar içinde, bölgelere ve değişik kültür düzeylerine göre söyleyiş özelliği.
Lehçe: bir anadilin tarihsel, toplumsal, bölgesel ve kültürel nedenlerle ses, yapı ve sözdizimi yönlerinden oldukça büyük farklılıklar gösteren kolu.

Sigorta sektörü çöktü 
Tüm dünyada Covid-19'dan ötürü çok ciddi ekonomik kayıplar var. Bazı sektörler gerçekten çok derinden etkilendi ve etkilenmeye de devam ediyor. 
Ülkemizde de başta turizm ve ona bağlı sektörlerde çok ciddi daralma var. Pek çok işletme işyerini henüz açamadı ve bir süre daha açmayı dahi düşünmeyenler var içlerinde.
Hal böyle iken bu krizden etkilen sektörlerden bir tanesi de sigortacılık sektörü oldu. Öyle ki pek çok kiralık araba şirketi kapısını açmadığı gibi biten sigortalarını ya yeniletmedi ya da var olan sigorta poliçelerini iptale gitti.
Şu an KKTC genelinde binlerce araç park yerinde öylece duruyor. Ve bunların ne sigortası var ne de kaskosu. Sadece zorunlu trafik sigortası ile bu sürecin geçmesini bekliyor. Hal böyle olunca da sigorta şirketlerinde çok ciddi kayıplar yaşanıyor. 

MESAJLAR
Kudret ÖZERSAY: Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda dün tek maske takan vekil sizdiniz. Bu arada ortak metin konusunda çok kısa sürede sonuç almasını bildiniz. 

Mustafa AKINCI: Yeşil Hat Tüzüğü’nden kaynaklanan geçişe dair bazı hakları budamayı ve Kıbrıs Türk ekonomisine zarar vermeyi hedefleyen Güney komşumuzla bu durumu görüşmeyi düşünüyor musunuz? 

Ayşegül BAYBARS: Dün Meclis’te gözler hep sizi aradı. Malum yarın günlerden çarşamba ve Emirname konusu bir kez daha gündemde. Bakalım bu sefer imzalattırabilecek misiniz? 

Ersin TATAR: Emirname konusu geldi kapıya dayandı, bakalım bu krizi nasıl atlatacaksınız? Ortağınız imzalayın diye bastırırken, parti içinde büyük bir kesim kesinlikle imzalamayın diyor. 

Gencay EROĞLU: Kabak çiçekleri çıkınca geçtiğimiz günlerde Kıbrıs’ın meşhur çiçek dolmasını yapmışsınız. Geçen sefer tadına bakamadık ama bu sefer yaparsanız seslenin bize de. 

Dr. Ali ÇAYGÜR: Devlet Hastanesi’nde bir kadın çocuk doktoru hakkında bazı iddialar dolaşıyor ortalıkta. Nedir ne değildir diye bir konuyu araştırmanızda fayda var. Eğer bizim duyduğumuz gibi ise konu vay halimize. 

Nidai GÜNGÖRDÜ: 11 Temmuz Basın Günü’nde bazı gazetecilere gönderdiğiniz hediyeler memnuniyetle karşılandı ama hediyelerinizden alamayan arkadaşlar bu duruma hayli üzülmüşler. Bilginiz olsun istedik. 

Dr. Derviş EROĞLU: Anjiyo sonrasında yeniden çalışma ofisinizde işbaşı yaptığınızı memnuniyetle öğrendik. Ama keşke biraz daha dinlenip öyle mi mesaiye başlasaydınız? 

Deniz GÜRGÖZE: Pazar günü biz sizi denizlerde havuzlarda falan diye düşünürken ev işi yapacağınız hiç aklımıza gelmezdi. Memleketin yarısı o gün kendini denize atarken siz kendinizi temizliğe vermişsiniz. 

Senih ÇAVUŞOĞLU: Oy birliği ile dekanlık görevine getirildiğinizi memnuniyet ile öğrendik. Üstelik oylamaya katılan herkesin olur oyunu almak böyle zamanda son derece önemli. Demek ki siyaset basamaklarına siz de tırmanmaya başladınız. 

Dr. Hasan TOPAL: Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda dile getirdiğiniz konuya aynen katıldığımızı söylemek istiyoruz. Zira basında temiz Türkçe kullanılması gerekir. 

Salahi ŞAHİNER: Dün Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda yaptığınız konuşma sürekli olarak kesilmek istendi. Ne hikmet ise siz konuşma yaparken birileri sürekli konuştu. 

Erhan ARIKLI: Kurultay takvimi işlemeye başlamış ve şimdilik siz tek aday olarak gireceksiniz kurultaya. Ancak PM için şimdiden yüzlerce kişi aday olma niyetindeymiş. 

Ahmet Fuat SOYUMERT: 5 Temmuz sanki de sizin için bir komplo günü gibi oldu. Öyle ki bir anda büyük bir fırtına kopartıldı ve sizi karalamak için çok ciddi bir propaganda süreci yaratıldı.

YORUM EKLE

banner608

banner473