banner564

CTP’deki “siyasetçi adaylarına” takılamayacak kadar SUsadım!

Toplum olarak statükocuyuz!

İlk cümleye katılmayan yazının devamını okumasa da olur…

Çünkü bu bir realite…

Her şeyden şikayet ederiz ama birileri şikayet ettiğimiz bir şeyi değişmeye kalkınca bin bir bahane üreterek “aman ha sakın dokunma” diyerek başlarız “hayır” kampanyasına… Aynen su krizinde olduğu gibi!

Çeşmeden artık su değil tuz akıyor… İşte ayağımıza kadar gelen tatlı su var…

Proje 2011 yılında başladı…

İrsen Küçük de, Özkan Yorgancıoğlu da Serdar Denktaş da seyretti sadece… Kimse adım atmadı… 

Kim yönetecek, nasıl yönetecek, maliyetler ne olacak, bu ek maliyetleri kim, nasıl karşılayacak? 

Kimse kafa yormadı…

Hakkını verelim Mehmet Ali Talat CTP Başkanı olunca konunun ciddiyetine vardı ve hemen çalışmaya başladı…

Başladı ama “too late der İngiliz” derler bizim buralarda… Evet çok geç kaldı… 

Su geldi akmaya başladı…

Türkiye adımlar atılmayınca işin “doğallığında” yeni adımlar attı…

Konu şimdi Mehmet Ali Talat, Hüseyin Özgürgün, Ömer Kalyoncu üçgeninde… UBP rahat, Türkiye ne derse o…

Gelelim CTP’ye!

Tam bir Hababam Sınıfı! 

Birikim Özgür ve Erkut Şahali, devlet adamlığının farkında… Konunun ciddiyetinin, olası krizlerin yaratabileceği olumsuz durumların Kıbrıs Türkü’ne nelere mal olabileceğini biliyor…

Ve ellerini korkusuzca taşın altına koyuyorlar…

CTP PM’de statükocu yapıyı iyi analiz etmiş, yeni milletvekili adayları var…

Televizyonlara çıkıp “Bizim suya ihtiyacımız mı var” diye başlayan cümleler kurabiliyorlar…

“Elektriğimiz tamamdır” diyerek dünyadaki gelişmeleri algılayamayan, ya da algıladığı halde milletvekili seçilebilmenin yolunun “statükoya dokunmamak” olduğunu bilen yeni modeller… 

Ha bir de eski CTP’ciler devrede şimdi…

“Kırmızı”cılar… Devlet imkanlarıyla müşavirlik koltuğunda oturup yüklü maaşları çekerken yüzü kızarmayan “kırmızı”cılar canım! Arada seçim dönemlerinde trafik ışıklarında bayrak sallarken görürsünüz onları… 

Onlar da şimdi bir Birikim’e bir Erkut’a saldırıyor… 

Neden? Çünkü suyun bir an önce çeşmeden akması için uğraş veriyorlar diye… 

Popülizmin Allahı yaşanıyor CTP’de şu günlerde…

Oysa realite ortada… 

Bir mutabakat metni var ve tabii ki yüzde 100 istenilen şekilde değil… Zaten olsa bir gariplik olurdu…

Ama neler var metinde bir bakalım:

“Suyu biz yöneteceğiz” dedik, bu metinde var… En büyük kavgaydı, aşıldı…

“Belediyemiz batar” dedik (Sanki çok da düzdeler ya!), bu metinde günün sonunda para bile kazanmaya başlayacaklar (yüzde 10)…

“Belediye personellerimize ne olacak” gailesi tüketiciyi sardı(!) zorlamayla o konu bile metne girdi…

Takıldık şimdi “alım garantisine”!

Senin Belediyeler Birliği Başkanın iki de bir projeye karşı çıkarsa 2 milyar TL  harcayanlar da bunun ikamesini sağlamak için elbette “garanti” ister!

Allah aşkına…

Eğri oturup doğru konuşalım!

Yönetim karnemize bir bakalım geçmişten bugüne…

Karnede 10 üzerinden 5 yok… Hep altında… Sınıfta kalmışız…

Günün sonunda bu su adadadır ve tüketici bu suyu “en uygun” meblağa kullanmak istiyor, hem de bir an önce…

Hükümet ve özellikle de CTP artık bir an önce “şımarık siyasetçi adayları”na takılmadan adım atmalı…

Zira bu kriz aşılmazsa aybaşı yeni bir maaş kriziyle karşı karşıya kalırız!

YORUM EKLE

banner608

banner474