banner564

Devlet olabilmek

Devlet olabilmek öyle kolay bir iş değil. Çünkü herkesin aynı şekilde o devlete inanması ve saygı göstermesi gerekir. Bugün ABD’de milyonlarca yabancı var. Ama hepsine sorsanız “Amerikalıyım” der önce kendi milletini söylemeden önce. 
Örnekleri çoğaltmak mümkün ama zaten sizin de bildiğiniz şeyler bunlar. Dolasıyla burada boşuna vakit kaybetmek yerine yapılması gerekenlere bakmakta fayda var.
Sürekli aşağılan, itilip kakılan, ama üzerinde bir şekilde yaşanan bir yer olmaya başladı KKTC.  Bugün birisine küfür etseniz cezası var. Ama KKTC’ye aleni bir şekilde küfür etseniz (ki sosyal medyada bu açık açık yapılıyor) cezası yok. 
Tuhaf değil mi? birine küfür etsen ceza var, devlete etsen ceza yok. Bu nasıl iş? Kimsenin de bu konu dert edinmediği de apaçık ortada iken biz neden bu konuyu gündemimize alıyoruz.
Çok basit aslında,
Bugün bir yandan protokolü diğer yandan 20 Temmuz’daki gelişmeleri konuşuyoruz ve herkes bu konuda bir şeyler sallıyor sosyal medya hesabından.
Oysa bugün ne kamuda nede özelde devletin bir ağırlığı kalmadı maalesef.  İsteyen istediğini, dilediği ve istediği biçimde paylaşabiliyor ve buna da “demokrasi” diyor. Oysa yine isteyen ve dileyen yine sosyal medya hesabından “bu ülkede demokrasi yok” diyebiliyor. İşine geldiği şekilde yani.
Bir var bir yok.
Birçok şey yapmamız gerekiyor, bu ülkenin kalkınması, milli refah düzeyinin arttırılması, okullar yollar gibi çok şey var ama bence en önemlisi var olmaya başlayan toplumsal bilinci yeniden oluşturarak işe başlamak gerekiyor. 

Göçmenler
Polis son günlerde sokaklarda resmen kayıt dışı yaşan göçmenler için av başlatmış durumda. Allahları var bu kadar az personelle büyük iş çıkardıkları da ortada.
Ama yakalanan her bir izinsiz gömenin bize maliyeti ve külfeti büyük yük. Örneğin polisimiz bir izinsiz göçmeni yakaladığında önce dosya açıyor, mahkemeye gönderiyor, dava bir iki celse sürüyor, sonra devlet bilet parasını ödeyip ülkeden ihraç ediyor. 
Hem fasaryası çok hem de ekonomiye ciddi bir gider oluşturmaya başladı bu kaçak göçmenlerin yakalanıp ülkeden gönderilmesi. Bu konuda bir çalışma yapılması kaçınılmazdır. 

Özçelik’lerden iyi haber var
Birisi Ramazan Özçelik, KKTC siyasetinin sevilen ismi. Sık sık ekranlarda görmeye alıştığımız birisiydi. Uzun bir süreden bu yana kötü bir hastalığın pençesindeydi ve durumu da pek parlak değildi. 3-4 ay evvel yanına gitmiş ama görmeme doktorları izin vermemişti.
Çok şükür dün kendisi ile telefonda görüştük. Tedavisinin olumlu yanıt verdiğini ve hızla iyileşme sürecine girdiğini öğrendim. Çok duygulandım, çok mutlu oldum. Hemen ilk fırsatta yanına gitmeye söz verdim.
Diğer Özçelik bizim Ercan Havalimanı’nın müdürü. Serhat Özçelik geçen gün kalp krizi geçirdi ve Cuma günü yapılan anjiyosunda baypas ameliyatı olması gerektiği söyledi. 
Lefkoşa Kolon Hastanesi’nde dün başarılı bir ameliyat geçirdi ve 4 damarı değiştirildi. Halen yoğun bakımda ama genel durumu iyiye gidiyor. İnşallah onu da yakında yeniden aramızda görebileceğiz.
Tekrar tekrar geçmiş olsun Ramazan Özçelik ve Serhat Özçelik. İkinizi de çok seviyorum ve sizi kızdıracak bir takım yeni plan ve düşüncelerim var ilerleyen günler için.   

MESAJLAR

Emrah YEŞİLIRMAK: Dün Başkent Lefkoşa’nın eski sokaklarını arşınlarken görülmüşsünüz. Hayırdır ne işiniz vardı Surlariçi’nde?  Neyse bizde bundan sonra sizin mekâna geldiğinizde size haber vermeyeceğiz. 

Fırat ATASER: Hafta sonu küçük bir kaçamak yapıp soluğu Erenköy’de almışsınız ailecek. Ancak telefonu kapatmadığınız için denize girmek yerine sahilde bol bol güneşlenip telefonda konuşmuşsunuz. 

Mahmut ÖZÇINAR: Sinekler milleti yedikten sonra Belediyeler Birliği olarak Sağlık Bakanlığına gidip mücadele konusunda görüş alış-verişinde bulunmuşsunuz. Neyse buna da şükür diyelim. 

Zeki ÇELER: Son günlerde evden çıkmıyormuşsunuz ve yakın dostlarınızı eve davet ediyormuşsunuz. Valla sizin eve çıkana kadar denize falan gitmek daha kolay geliyor diyor dostlarınız. 

Tufan ERHÜRMAN: Küçük bir kaçamak yapıp birkaç gün yurt dışında dinlenip yeniden ülkeye döndüğünüzü öğrendik. Zaten bizde dün sormuştuk nerelere kayboldunuz diye. Neyse hoş geldiniz. 

Serdinç MAYPA: Sosyal medya hesabınızdan yazdığınız yazıyı binlerce kişi gördü. Ama sonuç değişir mi? hiç zannetmiyorum, yarın benzer bir olay daha oldu mu yine aynı şeyler yazılıp çizilecek. 

Afet ÖZCAFER: DP’nin toplumsal mutabakat ziyaretlerine başladı başlamasına ama bu ziyaretlerde sizi göremiyoruz. Hayırdır Gazimağusa’nın dışına bu ara çıkmıyor musunuz? 

Ahmet BORUCU: Emekliye ayrıldıktan sonra ufaktan ufaktan eşyaları da toplamaya başlamışsınız ve yakında Almanya yolunu tutacakmışsınız. Eh artık yaz tatillerinde gelirsiniz değil mi memlekete? 

Didem GÜRSES: Türkiye’nin ünlü siyaset yazarı Şebnem Bursalı ile iki gün geçirmişsiniz ve kendisinden bazı özel tüyolar almışsınız. Şebnem Hanım gerçekten Ankara’nın kulislerini iyi tanıyor ve biliyor. Kendisinin bu konuda tavsiyeleri son derece önemli. 

Olgun AMCAOĞLU: Sizin av köpeği yavrulayınca birçok talipli yavrulardan edinmek için sıraya girmiş. Valla son yıllarda biz sizin tavşan vurduğunuza hiç şahit olmadık ama gene de bizde girelim o sıraya. 

Besim TİBUK: Dişten sonra şimdi de girip sizi fena yakalamış. Çok geçmiş olsun, yarın size çok özel bir kefir getireceğim. Bir için bakalım bir şeyiniz kalacak mı bir iki güne.  

Biray DELİCEIRMAK: Yeni sezon başlamadan bazı videoların çekimlerini tamamlayıp liglerin başlamasını beklemeye başlamışsınız. Ömer Akama’ya bu sezon sosyal medyayı dar edecekmişsiniz. 

Fatoş ÜNAL (Juju): Sosyal medya hesabınızdan yaptığınız duygusal paylaşım maalesef yanlış anlaşıldı ve dostlarınız hayli tedirgin oldular. Neyse dün gelemedik ama bugün mutlaka kahvenizi içmeye geleceğiz. 

Çetin SADELİ: Son günlerde bir gençleşme operasyonları, bir makyajlı fotoğraflar falan, hayırdır seçimler falan derken iş başka bir yöne doğru mu gidiyor? 

Mahmut TOPRAK: Müşavir porsiyonuna düşen bürokratlardan sonra sizde müşavir hoca olarak anılmaya başlanmışsınız. Hayırdır bir sıkıntı mı var? Nedir bizim kulağımıza gelenler. 

YORUM EKLE

banner608

banner474