Eğer hayatımızla ilgili farklı sonuçlar almak istiyorsak ve tekrar eden bazı döngülere çözüm bulamıyorsak, hep aynı yönden olaylara bakıyoruz demektir. Aynı yöntemleri uygulayıp farklı sonuç almamız mümkün değildir. 

  Bu noktada alışılmışın dışında düşünmeyi denememiz gerekiyor. Her yolu denedim ve istediğim kırılma noktasını, istediğim değişimi yaratamadım diyorsanız mutlaka denemediğimiz hala bir yol daha var demektir; o da göremediğimiz bakış açımızı değiştirmemiz yani kutunun dışından içeriye bakmamız demektir. Bu yeni bakış, çözümün ne olacağını düşünürken oluşmaz. Bu çözüm ancak biz yeterince kendimizi bırakabilirsek ve sürece güvenebilirsek, hiç beklemediğimiz bir an içerisinde bize kendisini gösterecektir. O yüzden yapmamız gereken rahatlamak ve kendimizi bırakmaktır. Eğer rahatlarsak ve düşünce üzerinden sonucu kontrol etmeyi bırakırsak, emin olun hiç şüphesiz istediğiniz kırılma noktasını ve değişimi gerçekleştirmiş olursunuz. 
  Kırılma noktası deneyimi, bilindik olanı artık yeterince deneyimlemişsek, o noktada gerçekleşir. Bu tekrar eden ve kırılmayan döngü gerçek anlamda dayanılmaz bir noktaya geldiğinde yerini bilinmeyenin deneyimi alır. Bu ancak kendiliğinden gerçekleşebilir. Bilinmeyene olan korkumuzu bile aşacak kadar sıkılmış olmamız gerekiyor bilinenden ki değişim gerçekleşsin. İşte tam bu noktada hiç beklemediğimiz bir anda bir döngü kendi kendisini sıfırlar ve yepyeni olana adım atılmış olur. Bu bizim zorumuzla değil; döngü yeterince tekrar edildiğinde gerçekleşir. 
  Bazı insanlar vardır, bilinenle kendisinin mutlu olduğu fikriyle yaşar, ama bazı insanlar vardır ki tüm potansiyeline uyanmak ister, katlanamaz bilinenin verdiği illüzyonik rahatlığa. Bunun dışındakini merak eder. Merak ettiği kendi bilinmezliğidir aslında; kendinin bilinmeyen her köşesi. Mutlaka bu insan başarır bilinenin döngüsünden çıkmayı. Çünkü tüm bilinmeyeni bilmeye olan arzusu o kadar güçlüdür ki, bu güç karşısında hiçbir şey duramaz. Kendi durdurulamazlığını ve tüm gücüne teslim olduğundaki kişiliğini merak eder. O kadar merak eder ki bunu başaramaması için hiçbir sebebi kalmaz. Bu niyet öyle güçlüdür ki mutlaka bilinmeyenle tanışır eninde sonunda. O noktaya gelene kadar tekrar eder durur bilinenin döngüsünü, ta ki bilinmeyene duyduğu korkunun içinden geçmeye hazır olana dek. 
 Döngüler hizmet eder insana. Her bir döngü aynı görünse bile, birbirinden farklıdır. Herbir döngü kırılmak için vardır ve elbet her biri kendi tekrarını tamamlayınca kırılma noktasına ulaşır. Yeter ki sen tüm kalbinle bunu iste.