Başbakan Tufan Erhürman dün mecliste yapılan konuşmalara cevap vermeden önce Meclis İçtüzüğünü hatırlama gereği hissetti. Bunu yaparken de oldukça samimi davrandı Başbakan Erhürman.
CTP-UBP hükümetleri fark etmeksizin Meclis’te yapılan konuşmaların içeriğinin belli bir kaliteye taşınması gerektiğini hatırlattı. Başbakanın bu eleştirisine aynen katılıyorum.
Ancak Başbakan’a şu hatırlamayı yapmayı da görev biliyoruz sevgili okurlar. Eğer Cumhuriyet Meclisi saatinde toplanırsa ve özellikle Pazartesi günü hükümet geçirmeyi tasarladığı yasaları genel kurula sevk ederse, Genel Kurul daha kaliteli tartışmalara sahne olur.
Çok basit bir örnek vereyim. Bugün ayın 22. günü. Yeni yılın, yeni ayın 22 günü geride kaldı. Meclis bu süre zarfında bugün 4. kez toplanıyor olacak.
Geçtiğimiz hafta Meclis’in yasama günü olan Pazartesi gününde Sayıştaylık Raporları vardı gündemde, dün ise “Üst Kademe Yöneticiliği Yapan Kamu Görevlilerinin Atanması Hakkında (Değişiklik) Yasa Tasarısı'nın üçüncü görüşmesi” vardı.
Yani iki haftadır tek bir yasa bile Meclis Genel Kurulu’na gelmedi. Bu örneği bir yıla yaydığımızda da durum pek parlak değil maalesef. Meclis’in yenilenmesi bir yıl oldu. Yeni Meclis ve yeni hükümet geride bıraktığımız bir yılda sadece ve sadece 5 tane yasa yapabildi. Ve bu 5 yasadan 2 tanesi de Cumhurbaşkanlığından geri döndü.
Kısır bir Meclis’i bizde istemiyoruz Sayın Başbakan. Ne kısır tartışmalar olsun nede kısır gündemler. Yasalar tartışılsın, yasalar konuşulsun Cumhuriyet Meclisi’nde.
Bunu da gördük.
Bir milletvekili bir bakan için “Çok konuşuyor” eleştirisinde bulundu. Üstelik aynı hükümette görev yapan bir bakan için aynı hükümetin bir milletvekili söyledi bu sözü.
Bu tartışmaların altında Cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Hükümet üyeleri, yeni yıla seçim tartışmaları ile girerek bilerek veya bilmeyerek Hükümetin sonunu getirecek fitili de böylece ateşlemiş oldu.
Bu kavga şimdilik burada bitmeyecek gibi. Yarın yeni yeni tartışmalara hazırlıklı olmakta fayda var. Ve kendi bindikleri dalı kesen hükümet üyeleri çok yakında “mutlu sona” ulaşacaklar.
Asgari ücret
Hayatta kalma mücadelesi geçtiğimiz yıllara göre oldukça zor. Ülke olarak hatta dünya olarak zor bir yılın içerisinde girdik. Ekonomik şartlar epey zorlayacak bizi ki şimdiden aslında zorlamaya da başladı.
İşte bu ortamda asgari ücret yeniden belirlendi. Yeni asgari ücret Bürüt 3 bin 150 TL. Neti ise 2 bin 740 TL oldu. İşverene bir işçinin maliyeti ise bir aylık 4 bin TL’yi buldu.
Böyle bir ortamda işsiz kalmakta çok zor, işveren olup yanında işçi çalıştırmakta oldukça zor… Yanında 5 kişi çalıştıran birisinin sadece personel gideri aylık 20 bin TL oldu. Şaka maka bunun vergisi, masrafı, kirası falan eklenince 5 kişilik bir işletmenin aylık masrafı 50 bin TL civarında.
Bıktığım şeyler…
• Hükümet dağılıyor mu sorusundan,
• Önümüzdeki hafta kar yağacakmış açıklamasından,
• Mecliste yapılan içi boş tartışmalardan,
• Fener muhabbetlerinden,
• Ava gidip yapılan yeme içme muhabbetlerinden,
• Ekonomik kriz senaryolarından
Fena halde bıkmış ve usanmış hissediyorum. Galiba birkaç gün “reset”lenmeye ihtiyacım var.
MESAJLAR
Ali KORALP: Son günlerde ülkemizi etkisi altına alan salgın hastalıklar yüzünden sizde fena halde yoğun bir tempoya girmişsiniz ve siyaset çalışmalarına ara vermişsiniz. Oysa kazan kaynıyor siyasette.
Hasan UZUN: Sonunda sizde daha fazla dayanamayıp grip hastalığına teslim olmuşsunuz. Demek ki zivaniya da çare olmuyormuş bu hastalık karşısında. Neyse çok geçmiş olsun size de.
Zeki ÇELER: Hasta hasta katıldığınız asgari ücret toplantısında hayli zor anlar yaşamışsınız. Ancak iki tarafı da ortak bir noktada buluşturabildiğinize göre şimdilik sorun yok demektir.
Tufan ERÜHRÜMAN: Dün mecliste yaptığınız samimi konuşmaya aynen katılıyoruz. Ancak lütfen yasalar konusunda sizde bizim getirdiğimiz eleştiriye bir katkı koyun.
Ali Murat BAŞÇERİ: Kıbrıs Uluslararası Öğrenci Derneği Başkanı sizi ziyaret etmiş. Öğrencilerin sıkıntıları konusunda da görüş-alış verişinde bulundunuz mu? Gelecek yıl bu sistem çökecek ve yükseköğretimde yeniden iki haneli sayılara düşeceğiz.
Şazi Demet PAŞAOĞLU: Zehra Abanın yeri için çektiğiniz tanıtım filmi çok güzel olmuş. Gerçekten de Kıbrıs Mutfağının en güzel lezzetlerini yıllardır misafirlerinizle buluşturuyorsunuz.
Mehmet HARMANCI: Dr. Remzi Gardiyanoğlu’nun kliniğine giden yol var ya. Hah o yol artık yol olmaktan çıkmış. Dün bir geçelim dedik o bölgeden aman yarabbi, çukurlar arabayı yutacak neredeyse. Takipçisiyiz bu yolun haberin ola.
Tolga ATAKAN: Üç aydan bu yana Girne-Lefkoşa yolunda Boğaz bölgesindeki yol lambaları yanmıyor. Kim bakar bilmiyoruz ama siz lütfen bir ilgilenin. Zira her an kötü bir kaza olabilir bölgede.
Filiz BESİM: Dün Sağlıkta örgütlü bir sivil toplum başkanı ile birlikteydik. Sizden memnun olduklarını söylediler. Bakanlar arasında da en başarılı bakan siz çıktınız. Demek ki var bir şeyler.
Serdar DENKTAŞ: Dün iki saat herkes sizi aradı mecliste nisabın sağlanması için. Hem telefonlara bakmadınız hem nerede olduğunuzu açıklamadınız. Hayırdır nerelerdeydiniz iki saat boyunca?
Mehmet CEYLANLI: İki toplumlu maratonda sizde ter dökmüşsünüz. Bu arada maratonun tamamını koşarak ne kadar formda olduğunuzu herkese göstermiş oldunuz.
Gürkan KARA: Kış gelince tavla maçlarına ara vermek zorunda kaldık. Şimdi yazın tavlada yenilmemeniz adına siz ara sıra gene ders çalışmaya devam edin. Bahar gelince yanındayız nasılsa.
Erhan ARIKLI: Hafta sonu yapılan hamsi festivalinde iki kiloya yakın hamsi yediğiniz yönde haberler var. Bir arkadaş sizin fotoğraflarınızı göndermiş. Valla eliniz hiç boş durmamış festivalde.
Sonat ALTUĞ: Yeniden göreve başladığınızı sevinerek öğrendik dün. Umarız bundan sonra daha dikkatli olursunuz. Neyse çok ama çok geçmiş olsun.
Erkut YILMABAŞAR: Hayatınızda ilk kez basın kartı ile tanışacak olmanın mutluluğunu yaşıyormuşsunuz. Artık bunun için küçük bir kutlama yapar ve bizi de davet edersiniz değil mi?
Bu ülke ne zaman kurtulur?
“Meclis ne zaman tam saatinde açılır ve esas yapması gereken şeyleri yani yasaları yapmaya başlar, o zaman bu memleket kurtulmuş olur. ”
