banner564

Ey Tıp-İş…

Soru çok basit, hafta başından bu yana eylemde olan doktorlarımızın çatı sendikası Tıp-İş bu süreçte ne elde etti? 4 gün boyunca devam eden grevler ve yapılan onca açıklamadan sonra somut ne var? Lütfen bunları da açıklasınlar.
Ha derlerse “Hastanelerdeki her branşın alet, edevat ve alt yapı eksikliklerinin tamamlanması konusunda hassasız” o zaman bende şunu derim:
Ey Tıp-İş, bu alet, edevatın eksik olduğu fikrine dört gün önce mi hasıl oldunuz?
Ey Tıp-İş, bu alet, edevat geçmiş hükümetler döneminde de eksik değil miydi? O zaman neden grevler yapmadınız, memleketi başlarına yıkmadınız?
Ey Tıp-İş, bu alet, edevat için bu halkın 4 gün boyunca sağlık hizmetlerinden mağdur kalması reva mıdır? 
Ey Tıp-İş, Göç yasasından etkilenen genç doktor arkadaşlarımızın maaşlarının iyileştirilmesi için ise bu eylemler neden komitede “çekimser” kaldınız? 
Ey Tıp-İş, Göç yasasından etkilenen genç doktorlarımız için 2008’den bu yana neden eylemler yapmadınız? Bugüne kadar neden beklediniz? 
Kıssadan hisse ne sokaktaki vatandaş ne kendi çatınız altındaki genç veya tecrübeli doktorlar bu eylemi ve şeklini beğenmedi. Dilerseniz bir anket yapın ve sonuçlarına katlanın ey Tıp-İş…

Merak etme sen
BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, adada bulunan bazı uluslararası finansal kurumların üst düzey görevlileriyle “cesaret verici” görüşmeler gerçekleştirdiğini açıkladı ve bu firmaların tümünün çözüme ulaşılmasına ve çözümden sonra mali destek bakımından aktif şekilde destek vermeye hazır olduğunu söyledi.
Dün bu açıklamayı görünce aklıma hemen Ferdi Tayfur’un o meşhur şarkısı geldi; “Merak etme sen”. Neden bu uluslararası finansal kurumlar Türkler ile Rumları birleştirmek için kesenin ağzını açsın? Neden böyle bir külfetin altına girsin? Dünyada onca aç insan var iken, milyonlarca mülteci var iken neden bizim için kesenin ağzını açsın bu firmalar? Ne diyor hem şarkıda?
“Bakışların bana biraz cesaret versin 
Korkuyorum sana aşktan söz etmeye ben 
Bir sevdiğin varsa ne olur söyle 
Gideyim bu diyardan merak etme sen 
Toprak olur taş olurum 
Yolunda yoldaş olurum 
İstersen gardaş olurum” 
Merak etme sen

“Vatanım Sensin”
Ekranların izlenme rekorları kıran Vatanım Sensin dizisinde gördük ki, bir şeyi yıkmak için ille de güce ihtiyacınız yokmuş. İçeri yerleştirdiğiniz ajanlar ile pek ala bir savaşta ki hasar elde edebiliyorsunuz.
Yine görmüş olduk ki sadece bir tarafta ihanet yok, ihanet çok yönlü. Kimin tarafında ihanet edenlerin sayısı çok ise diğer tarafın mutlak galibiyeti daha çabuk oluyormuş.
Savaş, işin son perdesi. Savaş başlayana değin çok uzun ve çekişmeli bir süreç işliyor. İhanetler, taraf değiştirmeler işin gidişatını yakından etkiliyormuş.
Şimdi Vatanım Sensin’i izledikten sonra gözlerimi kapatıyorum bir de bugünü düşünüyorum da içimizde ne Cevdet’ler Leon’lar var. 

MESAJLAR
Mustafa AKINCI: Serdar Denktaş’ın size yönelik verdiği cevap hayli tatmin ediciydi. Ama bu kez de top sizin sahada kaldı iyi mi? Yeni bir açıklama yapmayı düşünüyor musunuz? 
Dr. Sibel SİBER: Çıkarma Plajının sit alanı ilan edilmesi yönünde attığınız adım son derece önemli. Ha keşke bu adımı çok daha önceden atmış olsaydınız da bu tartışmalar hiç yaşanmamış olsaydı. 
Derya KANBAY: Türkiye Cumhuriyeti Kalkınma ve Ekonomik İşbirliği Ofisi’nden KKTC’deki belediyelerin 103 projesi için 48 milyon TL tutarında katkı sağlanacakmış. Bu bugüne kadarki en büyük katkı mı?
Mehmet Ali TALAT: Barbaros Hayreddin Paşa gemisinde illa bir Kıbrıslı Türkün olmasına gerek yok. Sadece sahip çıksak yeterli. Tıpkı Rumların Norveç araştırma gemisine sahip çıktığı gibi. 
Dr. Derviş EROĞLU: Eski takımınız MTG ziyaretinize gelmiş. Bu arada MTG’nin yeni sezon öncesi camiasının bütünleşmesi adına siz de ön ayak olacakmışsınız. 
Hüseyin ÖZGÜRGÜN: Dün akşam Göçmenköy’de Özel Kadıoğlu sizi öyle bir ağırlamış ki keyfiniz yerine gelmiş. Bu arada Özel Başkanın konuşmasını nasıl buldunuz? Reklamlardaki gibi öyle dümdük yüzüne yüzüne demi? 
Hamza Ersan SANER: Dün sigortalara öyle bir uğrayalım dedik. Aftan ötürü bir kalabalık zaten var. Bir an önce şu müdür işinin halledilmesi de elzem olmuş. Artık bir karar vermeniz gerekiyor. 
Dr. Özdemir BEROVA: Ankara temaslarınız çok verimli geçmiş. Ankara’daki muhataplarınız ile ileriki günlerde bazı önemli hamleler yapacakmışsınız. 
Özel KADIOĞLU: Dün öyle bir konuşma yaptınız ki sizin meşhur konuşmalarınızdan bir tanesi daha oldu. TC Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın balkon konuşmaları gibi sizin konuşmalar da her geçen gün fenomen hale geliyor. 
Av. Savaş ATAKAN: UBP’nin Lefkoşa kermesinde sattığınız kolyeler olay oldu sosyal medyada. Yalnız herkes merak ediyor o kadar çok kolyeyi nereden buldunuz ve neden hepsini 30 TL’ye sattınız? 
Bayram KAHRAMAN: Dome Otel’in vergi kaçırdığına dair süren süreçte vergi dairesi uzmanları 1 trilyon civarında bir vergi borcundan bahsediyor. Gerçekten böyle bir vergi borcu var mı otelin? 
Sami DİLEK: Kamu-İş’in genel kurulu ertelenmiş ve mahkeme bir kez daha ara emri almak zorunda kalmış. Artık bu iş mahkemelerde sürüp gider yıllarca.
Dengiz KÜRŞAT: Rum liderin önünde konuşma yapmak nasıl bir duyguydu? Kıbrıs Türk iş dünyasının başarılarından da bahsettiniz mi dünkü toplantıda? 
Gürkan KARA: Bir ailenin dağılıp dağılmaması sizin elinizdeymiş. Bakalım vatandaşın derdine derman olabilecek misiniz? 
Cem PİŞMİŞ: Dün Başkent Lefkoşa’da bazı özel dostlarınız ile bir araya gelmişsiniz. Ee bu görüşmelerinizde Lefke’deki ilçe Başkanlığı konusu da gündeme geldi mi? 

GÜNÜN SÖZÜ
“Kıbrıs, MEB'inde egemenlik haklarını uygulamaya devam ediyor ve hiçbir tehditten etkilenmeyecek. Tam tersine, Türkiye'nin ve Kıbrıs Türk tarafının anlaması gereken şey, araştırmalar sırasında yapılan her şey, doğal gazda hakları olan herkesin yararınadır. Ve bu hak, Kıbrıslı Rum olsun, Kıbrıslı Türk olsun, tüm Kıbrıs halkına aittir. Kullanımdan işletmeye kadar büyük bir mesafe var, dolayısıyla, daha çabuk sonuçlar için şimdi yapılması yararımıza olacak.”
Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis
YORUM EKLE

banner608

banner474