banner564

Güzel günler hangi dağın ardında?

 Ne çok tartışmışız geçmişte; “bir başkadır benim memleketim” diye,
Ne çok sevdiklerimizle papaz olmuşuz, “bir başkadır benim memleketim” diye...
Oysa bugün hangi taraftan tutmaya çalışsak, bir fistan misali, eriyor elimizde tuttuğumuz yerler, hey gidi bir başkadır benim memleketim şarkısı hey...
Oysa ne çok umutlarımız vardı,
Oysa ne çok hayaller kurmuştuk...
Diyeceksiniz ki, devir değişti, gölgene bile umut bağlamayacaksın.
Biraz insaflı olunuz lütfen, insanın toprağı söz konusu olunca akan sular durur, çünkü bir başkadır memleket aşkı, bir başkadır bu sevda.
Bunu da ancak ondan ayrı kalanlar bilir.
Yabancı yerlerde yabancısındır, ayrık otusundur, uyum sağlamaya çalışsan da hep bir yerlerde, memleket türküsü çalar. Biliyor musunuz, en çok kalbinde sönmeyen kırk mumdan en sonuncusunda çalar hasret türküleri…
Son yıllarda, geldiğimiz memleket manzaralarında, insan ölümlerinin artık normalleştiriliyor olması içler acısı bir durum olmuş.
5 Aralık 2018 tarihinde yaşanan sel felaketinde, Ciklos mevkiinde kaybedilen dört fidanımızın ölümü de farkındaysanız unutulmuş gibi...  “Yağışların afetsel boyutu insan eliyle yapılan hataların sonucudur” demiş KTMMOB başkanı... 
Bugün oldu hala somut bir adım atılmadı bu konu ile ilgili olarak… 
Normalleştirilmeye çalışılan başka bir ölüm zincirleri de, haberlere sık sık yansıyan inşaatlardaki işçi ölümleri... 
-    Yüksek katlı bir inşaatın tepesinden düşen işçi, hayatını kaybetti...  İş kazasına rağmen beton dökme işlemine devam edilmiş mi, edilmemiş mi, henüz net değil...
Bu tür haberler beni artık şaşırtmıyor... Geldiğimiz noktada artık insanlık yok. Sahi insanlık neydi diye sorsam? Kendi türüne bile bu kadar vicdansız ve kayıtsız kalabilenlerin, diğer canlılara da davranışları malum ortada... Soğuyor insan, insan olandan... Gelinen nokta artık bu... 
Nereden tutmaya çalışsak, memleketimizin hali; döküm saçım ortalıklarda... Bir türlü oturtulamayan çarpık yönetim düzeni...  Hangi taraftan tutulsa, kara sandıklardan çıkan naftalin kokulu, gün ışığı görmemiş atlaslar misali eriyor yurdumun insanlığı ve uğruna bir zamanlar tartıştığımız bir başkadır benim memleketim şarkısı... Memleket eriyor, yok oluyor...
Velhasıl kelam normalleştirmeye çalışılan sadece ölümler değil, bunun gibi daha bir sürü şey… Umarız tez zamanda bir toparlanma sürecine girilir ve daha da kötüye gidiş olmaz…
Yine de sanki bunlar bizim iyi günlerimiz gibi hissediyor insan… Gazetelerde birbiri ardına haberleri okudukça hakikatten nereye gidiyoruz diye insan kara kara düşünüyor. Geçmişi özlemle anıyor, arıyor. Gün geçtikçe insan sayısının arttığı Kıbrıs adasında, bu kalabalıklaşmasının getirdiği kötü bir kirlilik var. Kabul etseniz de etmeseniz de, kalabalıklar insanı kirletir, ortamın doğasını bozar. 
Nereden, ne zaman, neyin geleceği belirsiz bir ortamda yaşamanın deveye hendek atlatmaktan daha zor olduğu bir gerçek…
“Güzel günler hangi dağın ardındadır? Varabilmek mümkün mü hiç o dağlara?” Ahmet Okan ve Acar Akalın
Vesselam "ille de görmek için mi beklenir güzel günler, beklemek de güzel…" Arif Damar 

YORUM EKLE

banner471

banner474