banner564

Hep karşı çıktım gene de karşıyım

Dün UBP Genel Başkanı Ersin Tatar ile birlikte Girne Çarşısını ziyaret ettik. Yüzlerce esnafla birebir görüştük, limanda soğuk bir şeyler içtik, çocuklar gibi Maraş dondurmacısından dondurma alıp sahilde yürüyüş gerçekleştirdik.
Bol bol sohbet ettik ve halkımızı dinledik bu süre zarfı içinde. Ersin Tatar katılığı televizyon programlarında hep dile getirir, “Biz bu yollara Köy Meydanı isimli programla Alihan Pehlivan ile çıktık” diye.  
İşte o gündür bugündür Ersin Beyi kimse durdurmadı. Ben yoruldum, bıraktım ama o devam etti. Hiçbir siyasetçi onun kadar her halde gezmedi. 
Gelelim asıl meseleye. Ersin Bey Ankara’ya davet edildi, ardından bir sürpriz görüşme için İstanbul’a geçti. Türkiye Cumhuriyeti yetkilileri nazik bir şekilde kendisini dinledi ve KKTC’de devam eden hükümet ile uyumlu bir şekilde ilerleyemediklerini ifade etti. 
Ersin Tatar da kendilerinin hükümete gelmesi halinde “kaynak” sorunu olup olmayacağını bilmek istediğini kibarca sordu. Karşısındakilerde kesinlikle böyle bir sorunla karşılaşmayacağının sözünü verdi.
Bu kadar yıldır Ersin Bey ile birlikte olan birisi olarak bırakında biraz bir şeyleri bilebilelim. 
Dün, bu bilgiyi aldıktan sonra HP içinden görüştüğüm ve gerçekten de saygı duydum isimleri arayıp durumu anlattım. Onların da gayet istekli olduklarını telefondan anladım. 
Anladım ki benim görüştüğüm HP’li arkadaşlarda istekli yeni bir hükümete. Görüştüğüm bir bakan “İş yapamaz hale geldik” dedi. Bende merak etmeyin yeni hükümette imkân bulur yaparsınız dedim.
Yalansa çıkıp “yalan” desinler. 
Akşam saatlerinde sosyal medyadan Kudret Beyin açıklamasını okudum. Ondan sonra arayanlar, sosyal medyadan cevap yazanlar... Ardı arkası kesilmedi. 
Bakın arkadaşlar ben bu konuda 100 tane yazı yazdım, bin kere TV’de dile getirdim. Daha pazartesi gecesi dile getirdim Diyalog TV’de. Şahsım olarak UBP-HP’ye karşıyım, taa en başından beri. Olmamasına üzülmem, aksine sevinirim.  
Ha ille de kuracaklarsa da o da iki partinin vereceği bir karardır, ben bu kararın önünde set olmam zaten olamam da. Ama bunu sosyal medya üzerinden bizi “dedikoduculuk” ile suçlayıp bizi yalancı veya menfaatçi durumuna düşürmelerine de seyirci kalamam.
Ne yazdıysak o günün sonunda çıktı. Tek tek anlatmaya belgelemeye hazırım. Hafta sonları hariç 2004’ten beri köşe yazıyorum arkadaşlar. Ayıptır, günahtır...

Ferdi Bey ve Namık Kemal
4 Haziran 2007’de o günün Başbakanı Ferdi Sabit Soyer ve yine o günün Dışişleri Bakanı Turgay Avcı, Ekonomi ve Turizm Bakanı Enver Öztürk'ün görevden alındığını açıkladı.
Bu açıklamadan sadece 10 gün önce o günlerde yazdığım Star Kıbrıs Gazetesinde bu görevden alınmayı kaleme almıştım. O günkü yazı işleri Müdürüm şimdi Kıbrıs Postası’nda olan Rasıh Reşat’tı. Bana “Emin misin, kaynağın sağlam mı? diye sorduğunda hiç tereddüt etmeden “Evet” yanıtını vermiştim” ve haberi ön sayfadan okuyucu ile buluşturmuştuk.
Star Kıbrıs’ta yazarken aynı zamanda o yıllarda Kanal T’de de muhabirlik yapıyordum. Gazeteci Ali Tekman ve Mehmet Moraket’te o dönemler ekranlarda çok güzel ikili bir program yapıyordu. Gazetede yaptığım haber için beni stüdyoya almışlar ve beni canlı yayında bu konuda konuşturmuşlardı.
Ben o canlı yayında da bu değişikliğin olacağını söylemiştim. Şans bu ya ertesi gün o günün Başbakanı Ferdi Sabit Soyer’in Girne Akçicek Hastanesini ziyarete gideceğini duyunca bu haberi bizzat kendisine sormak için hastanenin arkada bahçesinde kendisi bekledim. 
Elimde mikrofon kendisine yaklaşıp “Kabinede bir değişiklik olacak mı? Özellikle de Enver Beyin görevden alınması gibi bir durum var mı? diye soru sordum.
Ferdi Sabit Soyer, tıpkı Kudret Özersay gibi bana Namık Kemal’den bahsetti. O güne kadar bilmediğim Gazimağusa’daki zindanını anlattı. 
Ferdi Bey ile yaptığım röportajı Tv’de, açıklamasını ise gazetede aynen yazdım. Ama tek bir farkla. Hem röportajın sonunda hem de gazetedeki yazımda “Bilgi ve kaynağıma güvendiğimi bu meselesinin benim dediğim şekilde sonuçlanacağını” ekleyerek...
Aradan bir hafta ya geçti ya geçmedi malum açıklama için Ferdi Bey ile Turgay Bey kameralar karşına geçip, benim gözümün içine baka baka bu değişikliği açıkladılar.
Yalansa, buyursunlar yalan desinler.  Hepsi hayattalar ve yalan desinler yeter ki. Kaç kişinin adını saydım...

 Sevgili okurlar, niyetimiz ne kimseyi küçük düşürmek ne de kimseyi rencide etmek olamaz.  Hele hele arkasında taraftarı olan bir kitleyi asla ve asla karşımıza almayız, almamız da gerekir. 
Ancak şunu çok açık ve net söyleyebiliriz, bugüne kadar ne tutuğumuz bu köşeyi birilerin arka bahçesi haline getirdik nede bugüne kadar arkasında duramayacağımız bir yazıyı sizlerle paylaştık. 
Onurumuzla şerefimizle her gün besmele çekip yazılarımızı yazdık. Bir gün beğenen diğer gün beğenmedi. Bir gün öven ertesi gün sövdü. Herkes işine geldiği şekilde değerlendirir bu köşede çıkan yazıları. Ama hiçbir gün kendi çıkar ve menfaatimiz için kullanmadık, kullanmayı da Allah nasip etmesin bize.
Ve şimdi bu kadar yazıdan sonra yine tekrarlıyorum, herkesin anlayacağı şekilde Türkçe yazarak hem de... “Bu hükümet dağılacak. Hem de çok yakın bir tarihte...”

 Serdar Beye 5 tavsiye
Mahallenin otlarını biçmeye çalışan Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın bunu tamamen insani nedenlerle yaptığına inanıyorum. Çünkü bu konudaki samimiyetine güveniyorum.
Serdar Beyin otları biçtiği yer tam bir köşe dönemeç. Büyüyen otlar yüzünden arabalar birbirini görmüyor ve yüz yüze çarpışma riski taşıyor. Bunu nereden mi biliyorum, çünkü o bölgede kalan yakınlarım var. Neyse biz gelelim tavsiyelerimize,
Birincisi: Bölgedeki tüm otların biçilmesi gerekiyor, çünkü birkaç güne kuruyup yangın tehlikesi oluşturacak.
İkincisi: Bu tarzda bir ot kesme sırasında mutlaka gözlük kullanılmalı. Zira Allah muhafaza bir sakatlık oluşabilir.
Üçüncüsü: Sırtında duran motor bir müddet sonra ısınacağı için dersinde ciddi yaralanmalara sebep verebilir. Bir yelek giyip üstüne takılması motorun en doğrusu…
Dördüncüsü: Otlar büyük olduğu için ve dünkü hava şartları da göz önüne alındığında gufilere karşı çizme veya bot giyilmesi gerekirdi.
Beşincisi: Dışarıda hava esiyor olsa da güneş yakıyor. İş yaparken yakan güneşten korunmak için şapka takması gerekirdi. 
Umarız bundan sonra bu uyarılarımızı dikkate alır Serdar Denktaş. Zira kendisini seviyoruz.

  

YORUM EKLE

banner608

banner473