banner564

Her sene 16 km boru döşeseydik

Diyalog Gazetesinin dünkü manşet haberi her halde son yıllardaki en önemli manşet haberleri arasında yerini almıştır diye düşünüyorum. Zira dünyanın su savaşlarına hazırlandığı bu yüzyılda, her gün onca ağacımız ve narenciye bahçelerimiz kururken, birçok bölgede halen ayda bir iki kez musluktan su akıyorsa, Türkiye'den her gün gelen 200 bin ton suyun 120 bin tonu denize dökülüyor olması kabul edilebilir bir durum değildir.
Toros dağlarının eteklerinden her gün gelen 200 bin ton suyun sadece 50 bin tonu evlerimizdeki musluklardan akıyorsa, ne müzakereye gerek var ne de bağımsız bir KKTC’ye. Kapayalım dükkanı gitsin en eyisi…
1 Cumhurbaşkanı, 1 Meclis Başkanı, 1 Başbakan, 10 Bakan, 50 milletvekili ve 28 belediye başkanına gerek yok. Eğer sen 200 km’lik bir boruyu 5 senede döşeyemiyorsan. O zaman bırak Türkiye’den gelen ekipler döşesin… 
Yılda sadece 16 kilometre boru döşemiş olsaydık bugün 200 kilometrelik bir boru hattımız olur ve kimsenin gelip bize boru döşemesini de beklemek zorunda kalmazdık.
Şimdi öğrendik, bekliyoruz, Türkiye gelip bize 200 kilometrelik bir boru döşerse KKTC’nın her yerine Türkiye’den gelen su rahat bir şekilde ulaşabilecek. Bir toplum ancak bu kadar aciz olabilir. Hayatını, ekonomisini değiştirebilecek bir zenginliğe ancak bu kadar kayıtsız kalabilir. 
Bir an önce Türkiye bize döşesin ve su KKTC’nin her yerine ulaşabilsin, hayatımıza katma değer yaratabilsin…

Havada panik 
Dün günübirlik İstanbul’a gitmek zorunda kaldık. Zaten bu aralar pilotlardan daha fazla havadayız. Neyse, Ercan’da uçağın içinde beklerken 15-20 kişilik bir grup Orta Asyalı yolcu geldi.
Belli ki ülkeye kaçak yollardan girmeye çalışmışlar ama yakayı ele verince de sınır dışı edilmişler. Herkes yerini aldıktan sonra bu arkadaşlar da boş olan koltuklara oturdu. 
Hepsi de birbirinin aynısı olan bu kişiler diğer yolcuların şaşkın bakışları altında oturdukları koltuklardan birbirleri ile ve cep telefonları ile konuşmaya başladılar. 
Uçağa binene kadar başlarında polis bekliyordu. Ama uçakta uçuş ekibine emanet edildiler. Uçak pistin başına gitti ve kalkmak için hareket etmeye başladığında hala daha telefonda konuşuyorlardı. İster istemez uçağın içinde bir gerginlik oldu. Bazı yolcular müdahale etti kaçaklara.
Arada da şaşkın ve korku dolu gözlerle olup biteni seyreden ülkemize gelen turistler…
Bu işe daha medeni daha düzgün bir yol bulmanın vakti geliyor. Bu konuda İçişleri ve Turizm bakanları bir araya gelmeli bir çare üretmeli.

Mesajlarr
Derya KANBAY: Bizim kendi başımıza bir şey döşeyeceğimiz yok. Bari siz bir ön ayak olun ve şu 200 km‘lik boru hattı döşensin. Su gibi hayati bir konuda sevap işleyin. 
Cafer GÜRCAFER: Müteahhitler Birliği olarak bir kampanya yapsanız ve üye müteahhitler 16 kilometre boru döşese bugün ülkenin belki de kaderi değişecek. Hade birazcık cesaret.
Kutlu EVREN: Ülkeye kaçak yollardan giren mültecilerin geri gönderilmesi sırasında ülkeye gelen turistler ve normal yolcular hayli tedirgin oluyorlar. Bu konuya da bir el atmanız gerekiyor. 
Fikri ATAOĞLU: Turizm Bakanı olarak konu sizi de yakından ilgilendiriyor. Zira uçaktaki mülteciler diğer yolcuların korkmasına ve tedirgin olmasına neden oluyor. Bu konuda İçişleri Bakanı ile istişare etmekte fayda var. 
Hamza Ersan SANER: Çok yakında önemli bir konuda basın toplantısı düzenleyecekmişsiniz. Sigortaların mali yapısının konuşulacağı o toplantıyı dört gözle bekliyoruz. 
Ahmet BENLİ: Seçimlere bir yıldan az bir süre kala kameralar karşısına geçip batık belediyelerden bahsetmeniz son derece yerinde olsa da zamanlaması biraz geç olmadı mı sizce? 
Mehmet HARMANCI: Gittiğiniz bölge toplantılarında vatandaşlar bölgenin sorunları yerine kendi sorunlarını anlatınca sonunda siz de dayanamamışsınız. Acaba bölge toplantılarına bir de psikolog mu götürseniz?
Bilal KENDİRCİ: Son günlerde tavlada dişli rakip bulamadığınızdan ötürü şikayet ediyormuşsunuz. Birkaç gün daha sabredin, şu yurt dışı gezilerini tamamlayım, alacağım ifadenizi. 
Sedef Altınbaş AKACAN: Hastaneye yaptığınız son yardımlardan sonra şimdi de çocuk yoğun bakım servini komple elden geçirme karar almışsınız. Hayır işlerinde hızınıza yetişilmiyor valla. 
Sadık GARDİYANOLU: Lefkoşa UBP ilçesi olarak yaklaşan Kurban Bayramı için bir takım hazırlıklar yapmışsız. Bu arada rahmetle andığımız Hasan Kıbrıslı ağabeyimizi de unutmamış ve onun adına bir tavla turnuvası düzenleyecekmişsiniz. Aman bizi de yazmayı unutmayın turnuvaya. 
Oğuzhan Abdülkadir YİĞİT: Önceki gün Gazimağusa Belediyesine gelen güzeller ile bizzat ilgilenmişsiniz. Bu arada sizin favori olarak gördüğünüz güzel var mı?
Haşim KİRACIOĞLU: Son günlerde tarih kitapları ile yatıp kalkmaya başlamışsınız. Özellikle vakıf mallarını anlatan kitapları okuyormuşsunuz. Vakıflar idaresinin bu yönde bir yayını olacaktı. 
Gürsel UZUN: Kalkınmadan sonra gittiğiniz vakıflarda da aradığınız mutluluğu bulamadığınız yönde haberler geliyor. Hayırdır ne oldu da bir türlü huzuru bulamıyorsunuz? 
ED 385: Araba ile yolda seyir halindeyken ayaklarınızı arka camdan dizlerinize kadar çıkarıp hem tehlikeli bir sürüş yaptınız hem de görgüsüzlüğün dik alasını... 

Günün sözü
“Ülkede çok büyük ölçekli olmayan işleri yönetirler; aydınlatma lambası, kanalizasyon şebekesi bakımı gibi. Buralar halkın oyuyla doğrudan denetlenir. Eğer siz, ülkenin diğer yasalarına belediyeleri şamil kılarsanız onu da merkezi hükümete dönüştürür, hantallaştırırsınız. Aynı zamanda halkın parasının hizmete dönmesini yavaşlatırsınız. Yapılacak değişiklikler bu nedenle 51/95 Belediyeler Yasası içinde, yerel yönetimin özelliğini koruyarak yapılmalı.”
Ahmet Benli
YORUM EKLE

banner608

banner473