banner564

İnsanların ağzı torba değil ki büzesin  

“İnsanların ağzı torba değil ki büzesin...” diye güzel bir laf vardır.
İnsanlar sizin hakkınızda niye konuşur biliyor musunuz?
Onların sahip olamadıklarına sahipsiniz diye, sizin hayatınız onların hayalidir diye...
Oysa nereden bilecekler ki sizin göğüslediğiniz zorlukları, deyim yerindeyse yüksek ökçeleriniz ile koştuğunuzu, bitip tükenmeyen yolları, çamurlara batıp çıkarak sanki her şey yolundaymış gibi dimdik sarsılmaz bir kuvvetle ayakta durduğunuzu...
Boş veriniz, gülünüz ve umursamayınız. Öyle sansınlar...
Uzaktan davulun sesi hoş gelir misali, vitrindeki görüntüye bakıp hep konuşur insanlar…
Siz yine de boş veriniz, gülümseyiniz... Ne olacak ki, biraz daha konuşurlar ve sonunda yorulup susarlar. 
Oysa bazen susmak mı gerekir? Çok konuşup az şey anlatmak yerine sadece susmak… Olmuyor, olamıyor...  
Öğrenmeli insan, neyi mi? Bazen dilini tutabilmeyi... Bazen konuşmayarak kendini ifade edebilmeyi... Bazen de susarak hiç bir şey anlatmamayı... 
Albert Einstein ne güzel demiş; “İnsanlar, ağzından çıkan cümlelerin, beyninden çıkan düşüncelerin, bütün evreni dolaşıp tekrar kendine geri döndüğünü bilse, eminim çok daha dikkatli olurdu.”
Acaba gerçekten dikkatli olurlar mıydı insanlar bu gerçeği bilselerdi? Üzgünüm ama ben Albert Einstein gibi umutlu olamayacağım.   
Sırasında ağızdan çıkan kelimeler, incitmesin diye sessiz kalmayı becerebilmeli… Bir yerlere kaza eseri çarpıp, yaralandığımız, berelerimiz geçiyor da, dil yarası geçmiyor, unutulmuyor bir türlü…
Sırf bu yüzden gittikçe yalnız kalmak isteyen, tek başına olmayı alışkanlık haline getiren insanlar gün geçtikçe çoğalıyor. 
“İsraf etmeyin; yaşamı, zamanı, sevgiyi, saygıyı ve en çok da iyi niyeti…”
Ben de diyorum ki israf etmeyin, kelimelerinizi… Sırf birine inat olsun diye, sonradan pişman olacağınız şeyleri de söylemeyiniz.
Sizi insanların söyledikleri değil, kendi cesaretiniz ve yüreğiniz yönetsin. Nasıl ki kendi başınıza düşe kalka yürümeyi öğrendiniz, kimsenin sizi dili ile kelimeleri ile üzmesine izin vermeyeceğinizi, gücünüzün buna yettiğini ve yeteceğini biliyorsunuz.  
Boş veriniz, gülünüz, umursamayınız. 
Güzel şeyler konuşunuz, birbirinizin ruhuna iyi gelebilecek şeylerden mesela; “Varlığın yağmur gibi upuzun yağdı gönlüme. Lâkin bir o kadar da kaçtım senden. Bir insana bağlanmanın yorgunluğunu bir daha kaldıramam diye. Ama kaçarken de, yine sana tutuldum." Selim Işık
Aşka, sevgiye, mutluluğa dair kelimeler çıksın yüreğinizden. “İnsanların ağzı torba değil ki büzesin...” diye güzel bir laf var dedik, ne güzel işte, büzülmesin ağızları,  sizi konuşsunlar; hayatınızı, aşkınızı, neler yaptığınızı ve nereye gittiğinizi...
Siz gülümseyerek yine, yeniden bir kez daha boş veriniz, gülümseyiniz ve umursamayınız.  

YORUM EKLE
YORUMLAR
Muge Mavitunali
Muge Mavitunali - 5 yıl Önce

Tam Hare Ergen’i buldum bu yazida muhtesem yuregin guclu kalemin hic susmasin

banner608

banner474