banner564

Kendine güvenen… 

Bizim kuşak ve bizden biraz daha büyük olanlar bilir, TRT’de sevgili Erkan Yolaç’ın hazırlayıp sunduğu ‘Evet-Hayır’ diye bir yarışma programı vardı.
Erkan Yolaç "Daha önce bu yarışmaya iştirak etmemiş, kendine güvenen güvenmeyen birini arıyorum” derdi ve seyirciler arasından seçtiği yarışmaları yanına alır ve oyunu başlatırdı.
İki aya yakın bir süredir KKTC’de hükümet kurma pazarlıklarına şahit oluyoruz. Erhürman bugün başarıya ulaşamazsa muhtemelen hükümet kurma görevi bir kez daha UBP Genel Sekreteri Ersan Saner’e verilecek ve yeni bir pazarlık dönemi daha yaşayacağız. Eğer bu sefer de sonuç alınmazsa yılbaşından sonra sandık başına gideceğiz.
İşte durum bu kadar vahim iken henüz 48 milletvekilinin hiçbirinden “Seçim Barajı” ve “Karma Oy” ile ilgili bir düşünce duymadık. Seçim olabilir deniyor ama bu konuda yorum yapılmıyor. 
Erken seçime evet diyenler karma oy ve baraj konusunda ne evet ne hayır diyorlar. Erkan Yolaç’ın yarışmasındaki gibi bu iki kelimeyi kullanmıyorlar ama kendine güvenen birisi çıkıp da bu konuda lehte veya aleyhte bir söz almıyorlar.
Bakan olmak isteyen, ne bileyim başkan olmak isteyen çıkıp kendi istediğini rahatça söylerken milletvekillerinden hiçbirisi seçim sistemine dair tek kelime etmiyor. 
Ve 3. tur öncesi erken seçim beklentileri bu kadar tavan yapmış iken vekillerin bu şekilde sessizliğe bürünmüş olması kabul edilebilir bir davranış değildir. 

Neden 4’lü olmadı
Bir kez daha CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman Başbakanlığında kurulması planlanan 4’lü koalisyon hükümeti maalesef partilerin birbirlerine olan güven problemleri nedeni ile gerçekleşemeyecek.
Öyle ki Erhürman kendi hariç tüm kabineyi teknokratlardan kurmak isterken buna TDP ve DP karşı çıktı. Kabinenin vekillerden oluşmasına da CTP karşı çıktı. 
Demokrat Parti’nin yıllardır değişmeyen ısrarı Turizm Bakanlığı yine masadaydı. Ama bu sefer Serdar Denktaş’ın da bir şeyler alması gerekiyordu ki bu konuda diğer parti başkanları pek sıcak bakmadı.
YDP, seçimlerin erken yapılması şartı ile hemen her şeye evet dedi. Yeter ki seçimler bir an önce yapılsın. Onun dışında yer alan tüm seçenekler için ikna edilebilir bir açık kapı bıraktı Erhan Arıklı. 
Ama tüm bu istekler bir noktada uzlaşıyı sağlamaya yetmedi. Hali ile de bir hafta boyunca hükümeti kurma görevini elinde bulunduran Tufan Erhürman topu kaleye gönderemedi. 

İlkeler meselesi
Bazı gazeteler dün 4’lü hükümetin ilkeler yüzünden kurulmadığını yazdı. İyi de neydi o ilkeler? Hani şu Tufan Erhürman’ın görevi devralır almaz diğer partilere götürdüğü ilkeler mi? 
Elbette değil. Tufan Hoca’nın partilere götürdüğü ilkeler ile liderlerin yemekte konuştuğu ilkeler arasında Güney ile Kuzey kadar fark var. Erhürman’ın siyasi partilere götürdüğü ilkelere zaten hiçbir siyasi parti hayır demedi. Zaten o ilkelerin içinde hayır denebilecek bir ilke de yoktu.
7 maddeden oluşan o ilkeleri 7 bin 777 tane yapmak da mümkündü, yerlere çöp atılmasın, Facebook’ta kimse kimseyi boş yere etiketlemesin, evde sigara içilmesin diye ilkeler ile listeyi daha da uzatabilirsiniz. 
Ama esas olay pazarlıklarda konuşulacak olan ilkeler meselesiydi. Örneğin DP’nin 3 vekili var görünürdü ama Fikri Ataoğlu sadece kendi başına hareket ediyor. Diğer 2 vekil ondan ayrı DP’de. Ve bir vekil için bir bakanlık çok değil mi? Geride kalan 2 vekil de bakanlık isterse ne olacak? 
İşte perde gerisinde gözükmeyen o ilkelerden ötürü 4’lü hükümet bir noktaya gelemedi. Yoksa dün gazetelerin bahsettiği ilkeler CTP liderinin partilere götürdüğü ilkeler değildi.

MESAJLAR
Zeki ZİYA: Geçen gün denizde yakaladığınız kalamar ve balıklardan Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’a güzel bir ziyafet çekmişsiniz. Bu arada kalamar yakalamak öyle sanıldığı kadar da kolay değilmiş.

Selim GÖKBÖRÜ: Şu akıllı telefonlar falan pek size göre değil. Bence eski usulde olan telefondan kullanmaya devam etmek gerekiyor. Allah muhafaza akıllı denen telefonlarda bir yanlış tuşla her şey birbirine karışabiliyor. 

Hasan TOPAL: Valla HP içinde bakanlık yapanları gördükten sonra sizin çok daha iyi bir bakanlık süreci geçireceğinize olan inancımız kat ve kat arttı. Tozunu attırırsınız bunlara göre. 

Tufan ERHÜRMAN: Dörtlü hükümetin kurulamamasının perde gerisine de bir bakmayı unutmayın. Sadece siyasi partilerin başkanları değil sizin tarafta da neler olduğunu bir araştırın bence. 

Ahmet ERBAŞ: Yaklaşık bir aylık bir zamandan sonra nihayet eski sağlığınıza kavuştuğunuzu memnuniyetle öğrendik. Belki biraz daha dinlenebilmek için Ada’ya gelirsiniz. Tekrardan çok geçmiş olsun. 

Serhat AKPINAR: İş karıştıran birileri şimdi de GAÜ’nün kullanımında olan arazilere göz dikmiş. Valla milletin gözü anlaşılan sizin üzerinizde. Bir rahat bırakmıyorlar sizi ve GAÜ ailesini. 

Mehmet SEBATLI: Pazar gününü ev inşaatında çalışarak geçirmişsiniz. Eh bir baktık aslında inşaat işlerinde de hiç fena değilsiniz. İlerde bir inşaata kalkışırsak mutlaka sizin fikirlerinizden yararlanacağız. 

Ersin TATAR: Dün Maraş’ı gezmiş ve çalışmalar hakkında son bilgileri almışsınız. Yarın ziyaretinize gelecek olan BM temsilcisine de gerekli bilgileri aktaracakmışsınız. 

Orhan TOLUN: Sizin açıklamanızdan sonra Sağlık Bakanlığı 3 günlük gelişler ile ilgili olarak açıklama yaptı ve sorunun kendilerinde olmadığını sorunun İçişleri Bakanlığından kaynaklandığını açıkladı. 

Dr. Ali ÇAYGÜR: Taksici arkadaşlar diyor ki “zaman zaman Güney’e paket veya havalimanına bavul götürmek için de geçiyoruz.” Bu konuda bir esneklik sağlanamaz mı? 

Rauf ATAÖV: Kardeşinizin acısı dinmeden şimdi de babanızı kaybetmişsiniz. Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun, size ve tüm aileye sabırlar diliyoruz. 

Zeki ÇELER: Daha vakit geç değil bence çocuk yapmak için. Hem tıp eksiye göre çok daha ilerledi. O yüzden çocuk fikrinden hemen öyle uzaklaşamazsınız. 

Sanlı ÇOBAN: Bu akşam sahada lahmacunları siz ısmarlayacaksınız. Eh sadece benim için bir 20 tane ayırın, bari geçerken alırım. Eğer tabi dün akşamki maçtan sonra bugün yeniden ayağa kalkabilirseniz.

YORUM EKLE

banner608

banner473