banner564

Kırılganlıktan doğan güç

Çoğunlukla direniriz kendi kırılganlığımıza. Kabul etmek istemeyiz ne kadar da kırılgan olduğumuzu; hep saklarız birbirimizden. Ama önce kendimizden saklamak isteriz ne kadar kırılgan varlıklar olduğumuzu. O yüzdendir ki savunmalar geliştirir, korkarız kendi kırılganlığımıza maruz kalmaktan. Sonra bir an gelir o kırılgan halimizle baş başa kalırız. Yaşadığımız bir olay, güçlü yoğun duygular tüm kırılganlığımızı ortaya çıkarmaya başlar. Her ne kadar bir süre buna direnmeye çalışsak da elbet bedenimiz haykırır bize bu direnişin zarar verişini. 

 Küçüklüğümüzden bu yana savunmalar geliştirir korumayı öğreniriz kendimizi, ama kimi kimden koruyoruz acaba? Başlarız bir illüzyona düşmeye, ben beni senden sen seni benden korumaya başlarsın. Artık birbirimizle yüz yüzeyken maskelerimizin arkasından ararız gerçekliği. Ama en üzücü olan da sen beni maskelerimin arkasında beni ararken ben de kendimi ararım kendi maskelerimin arkasında. O kadar korkarım ki senden, kendimi unutturacak kadar maskeler örerim benliğime ta ki benliğim kaybolana dek. Sonra gün gelir bir şeylerin yanlış gittiğini söylemeye başlar bedenimiz. 
  Bedenimiz aynasıdır benliğimizin. Bize ulaşabildiği tek araçtır. Hastalanmaya başlar beden. Tek bir çağrısı vardır çünkü. Benlik özüne geri dönme çağrısı yapar. Biz ise bunu çoğu zaman üstün körü bir şekilde çözeriz. Dış kabuktaki yarayı sararız ama mesajı yine gözden kaçırırız; benliğimizin bize yaptığı çağrıyı görmezden geliriz. Yoruluruz kendi yarattığımız korunma mekanizmalarından, özgürleşmek için çırpınırız kendi sessizliğimizde. Kendi yarattığımız zindan dar gelir en sonunda ve elimizde anahtar bakarız anahtar deliğine. Bizim elimizdedir anahtar, ama çok korkunç gelir bilinmeze dalmak, güvenli sandığımız yuvadan kendimizi çıkarmak. İşte bir seçim anı; ya cesaretimizi toplayıp açarız kapıyı ve hayata güvenerek yavaşça çıkarız dışarıya, ya da elimizde özgürlüğümüze açılan kapının anahtarını tuttuğumuzu bile bile orda kalmayı seçer ve yaşarmış takliti yapmaya devam ederiz. İşte tam bu kilidin önünde durduğumuz an yüzümüze vurur kırılganlığımız, ne kadar da korktuğumuz hayattan ve yaşamdan. 
 O kapıdan bizi çıkaracak olan güç kendi kırılganlığımıza teslim olmaktır. Kendi kırılganlığına teslim olan varlık daha kolay güvenir bilinmeyene ve aslında gerçek gücünü kırılganlığını kabul ederek bulur. Kendi kırılganlığından gelen güç onu daha derin varoluşa, güvene ve teslimiyete sürükler. Kabul eder bütün ile birlikteliğini, kontrolü bırakır ve bilinmeyene kucak açar. Çünkü en derinlerinde bilir ki özgürlük bilinmeyene kendini bırakmakla gerçekleşebilir. Bilinmeyene kendini bırakmak güç gerektirir ama gerçek güç kırılganlıktan gelen güçtür.   

YORUM EKLE

banner608

banner473