banner564

Kontrol ve teslimiyet

 Hayatın içerisinde önümüzü görmeden akıp gitmek biz insanlar için kabullenmesi zor bir durumdur. Bugün zihinlerimizin aşırı derecede aktif olma sebebi aslında, sürekli olarak bilinmeyeni bilinen kılma güdümüzden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla her şeyi düşünerek ve tasarlayarak kontrol edebileceğimiz ilüzyonuyla hareket etmeye başlarız. Bunu yaptığımız noktada aslında artık kendi aleyhimize çalışıyoruzdur ki bugün günümüzde çoğumuzun durumu budur. Hem yorgun bir zihne hem de çözümünü üretemediğimiz sorunlara maruz bırakırız kendimizi. 
  Kontrolün gerçekte ne olduğunu anlamaya gelirsek, kontrol aslında harekete geçmemiz gereken anları doğru tayin edebilme, karar vermemiz gereken anlarda doğru kararlar verebilme ve kontrol edebileceklerimizle kontrol edemeyeceklerimizin ayırdını iyi yapabilmekle birlikte olaylar karşısında vereceğimiz reaksiyonları kontrol edebiliriz. Bu her birimizin geliştirmesi ve üstünde ustalaşması gereken bir kabiliyettir. 
 Peki teslimiyet nedir? Teslimiyet öncelikle olanı olduğu gibi kabullenebilmektir. Pasif bir davranış biçimi değildir. Direnişten çıkıp olana olduğu gibi teslim olmaktır. Değiştirmek istediğimiz şeyleri öncelikle teslim olmayı bilerek değiştirmeyi başarabiliriz. Teslimiyeti uygulamada anlayabilirsek, hayat yolculuğumuz da daha kolay yol kat etmeye başlarız. Diğer yandan teslimiyet, kontrol edemeyeceklerimizi kabullenmektir. Anın içindeki deneyime teslim olmaktır. Yeri geldiğinde bilemediklerimize ve anlayamadıklarımıza teslim olup, bizden daha büyük olan varoluşa teslim olabilmektir. Teslimiyet, her şeyi kontrol edemeyeceğimizi kabullenişle birlikte hayata güvenmeyi de gerektirir. 
 Her şeyi kontrol etme gücümüzün olduğu illüzyonuyla hareket edip genelde her şeyi daha karmaşık bir hale getirebiliyoruz ve hayatla birlikte değil hayata karşı bir pozisyona geçebiliyoruz. Bu hayata karşıt duruşlar genelde hüsranla sonuçlanır gibi görünse de aslında hayatımızda yaşadığımız deneyimler bizi hayatı anlama noktasına, teslimiyet ve kontrol dengesini anlama noktasına daha da yaklaştırır. Ancak her daim bir şeyi öğrenmeden önce acı çekmemiz şart mıdır? Yoksa acı çekmeden de bazı noktalarda yumuşamayı öğrenip hayat oyununun kurallarını benimseyebilir miyiz? 
 Bence hayat, kontrol ve teslimiyet arasındaki dansta ustalaşmak üzerine kuruludur. Neyi kontrol edip neyi kontrol edemeyeceğimizi öğrendiğimizde, hangi noktada kontrolü bırakıp teslimiyete geçmeyi öğrendiğimizde ve bunu pratikte uygulayabilmeyi başardığımızda kendi içimizde ve dolayısıyla dışımızda denge bulmaya başlarız. Bu hayat boyu sürecek olan bir öğrenme sürecidir. Kontrol ve teslimiyet arasındaki dansta ne kadar ustalaşabilirsek, bu hayat oyununda da o kadar ustalaşmaya başlarız.
 

YORUM EKLE

banner471

banner474