Her zaman söylemişimdir, Kıbrıs’ta öğrendiğim en güzel sözlerden bir tanesi “Köpek tok, ekmek bütün olsun” deyişidir. Şu an içinden geçmekte olduğumuz günlere tam da cevap olacak bir söz.
Bir yandan açılmayı ve işletmelerimizin iş yapmasını istiyoruz, diğer yandan ülkeye kimse gelmesin diyoruz. Ee bu ikisi aynı anda nasıl olacak? Birisi çıkıp bunun formülünü de söylemiyor. 
Kiralık evler bir yıldan beri boş. Çarşıda alış veriş yapacak kimse yok. Kasaplar, etlerin ellerinde kaldığından şikayetçi. Keza aynı şeyi süt imalatçıları da dile getiriyor. 
Doğancı’da patatesler tarlada kaldı. Taksici esnafın durumu ortada. Keza aynı şekilde toplu taşımacılık sektörü de çökmüş durumda. 
Ve hala bu ülkede bazı benciller ülkeye “öğrenci gelmesin” diyebiliyor. Çünkü yıllardır övündüğümüz “öğrenci adası” imajını yerle bir etmenin peşindeler.
Zira elimizde sadece üniversitelerimiz kaldı. Narenciye bitti, son olarak turizmin de içine okudular. Ee geriye ne kaldı? Yükseköğretim.
Hah şimdi de “Yükseköğretime nasıl zarar veririz” diye saldırıya geçtiler. Bugüne kadar devleti çok sevmiş ve düşünmüş gibi hesap yapıyorlar ve bunu da çıkıp utanmadan söyleyebiliyorlar. 
Sevgili okurlar;
Elbette devletimiz ve ülkemiz zor günlerden geçiyor. Maddi olarak ciddi sıkıntıların içinde olduğumuz doğrudur. Ancak bu süreci birlik olup ve aklımızı iyi bir şekilde kullanabilirsek atlatabiliriz.
Bugün oğlunu İngiltere’ye eğitimimi tamamlamak için gönderen birisinin sosyal medyada sırf popülizm yapmak adına “öğrenciler gelmesin” demesi abesle iştigalden başka bir şey değildir. 
Bu işi üniversitelerimizin üstüne yıkmak isteyenlere çok basit bir soru soralım;
“Milli Eğitim Bakanlığı gelecek yıl tüm üniversiteler online eğitim verecek” diye bir açıklama yapsa ülkenin ekonomisi nasıl bir hale girer?
Üstelik üniversiteler için online eğitim yüz yüze eğitimden çok daha ucuz. Yani online eğitim, üniversite sahiplerinin de işine gelir. Bir hoca geçer bilgisayarın başına herkese anlatır dersi olur biter. Ne derslik gerekir ne elektrik ne de başka bir şey. 
Sonuçta bu işi baltalamak isteyenler ile ülkenin önünü tıkamak isteyenler arasında hiçbir fark yoktur. 

Herkes destek olmalı
Milli Eğitim Bakanlığı Yükseköğretim ve Dış İlişkiler Dairesi Müdürü Ziya Öztürkler, KKTC bürokrasi içinde en güvendiğim isimlerin başında geliyor.
İşini bilimsel veriye dayandırarak ve planlamasını iyi yaparak görevini sürdürüyor. Herkes bir şeyler söylerken Ziya Hoca bu konuda polemik olmasın diye başından beri sustu. 
Ama o da bir yere kadar. Dün akşam Ziya Öztürkler sosyal medya hesabından şu bilgiyi paylaştı kamuoyuna; 
 ✍Yükseköğrenimle ilgili herkes bir şeyler yazdı, konuştu. Aylardır çalışılmış; gerekli paydaşların görüşleri alınarak son hali verilmiş ve Bakanlığımız tarafından karar bakanlar kuruluna gönderilerek yasallaşmıştır.
✍ Mezuniyet aşamasında olan ve uygulama gerektiren bölümlerde okuyan öğrencilerin adaya çağrılması ekonomik anlayış temelinde alınan bir karar değildir. Bu karar eğitim kalitesi, öğrenciye karşı sorumluluklarımızı, ülkenin üniversitelerinin prestijini açısından atılması gerekli bir adımdı.
✍Tüm Dünya'da da bu yönde kararlar alındığı ortadadır.
✍Ne güzel bir gelişme ki üç haftada 3000'in üzerinde öğrencinin ülkemize güvenli bir şekilde girişi sağlandı.
✍ Böylesi bir dönemde öğrencinin karantina ücretini tartışmaya gerek yok, pandemi sürecinde öğrenciyi cezalandırmak doğru bir yaklaşım olmazdı. Ters bir karar önümüzdeki yılda telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğururdu.
✍ Bu ülkede yükseköğrenim öğrenciyle ayağa kalkar, online eğitimle değil. Tedricen ve güvenli öğrenci gelişine herkes destek olmalı.”

MESAJLAR

Candan AVUNDUK: Ekonomik Örgütler Platformu olarak gittiğiniz Ankara’da öyle bir karşılanmışsınız ki heyetteki herkesin feveranı dönmüş adeta. Bu arada Ada’ya bazı müjdeler ile dönecekmişsiniz. 

Cafer GÜRCAFER: Ankara’da gördüğünüz manzara sonrası KKTC’de de başkanlık sisteminin gelmesi için bizzat çalışma başlatacağınızı söylemişsiniz. Demek Beştepe’den o derece etkilendiniz.

Serhat AKPINAR: Üniversiteler Birliği olarak yaşananlar karşısında siz ne diyorsunuz? Oysa herkesten çok üniversitelerin işine gelir online eğitim. Öyle değil mi?

Olgun AMCAOĞLU: Hafta sonu bisiklet turunda küçük bir kaza atlatmışsınız ve elinizi sakatlamışsınız. Ne tesadüf; tam bir yıl önce yine böyle zamanlar, yine böyle bir kaza atlatmıştınız. Geçmiş olsun. 

Dr. Erkut AŞICIOĞLU: Sağlık Bakanlığı görevine atanan Ünal Üstel’e gönüllü olarak danışmanlık hizmeti vermeye başlamışsınız. Dün Bakanın yanından ayrılmamışsınız.

Fuat DİZLİKLİOĞLU: Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Ortopedi Servisinden sonra şimdi de acil servisi baştan aşağıya yenilemeye başlamışsınız. Gerçekten çok güzel bir iş çıkartmışsınız.

Dursun OĞUZ: Yarın hayırlısıyla Başbakan ile birlikte Ankara’ya gidip ekonomik anlaşmaları içeren protokolü imzalayacakmışsınız. Bakalım protokolün içeriğinde neler var? Yıllardır yazılan konular bir kez daha yazılmış mı? 

Dr. Mahmut ÇANKAYA: Doktorum maşallah tüm fazla kiloları verip fit hale gelmişsiniz. Özele geçtikten sonra anlaşılan hem kendinize bakmaya hem de hastalara yetişmeye vaktiniz oldu. 

Hasan TOSUNOĞLU: Kalkınma Bankası Yönetim Kurulu Başkanlığı göreviniz hayırlı ve uğurlu olsun. Eh artık bu kurumların yabancısı değilsiniz. Daha önceleri birçok kez görev yapmıştınız. 

Prof. Dr. Ata ATUN: Kıbrıs sorununa “Hindistan-Pakistan çözümü” önerisi ile bugüne kadar duymadığımız bir öneriyi gündeme soktunuz. Bu konuda bakalım diğer uzmanlar ne diyecek? 

Işın Ramadan CEMİL: 6 ilçede dağıtılmak üzere dün 3 bin üründen oluşan hijyen yardım paketini Girne Belediyesine bağışlamışsınız. Böylesine zor dönemlerde halkın yanında olmak son derece önemli. 

Ahmet KARAVELİOĞLU: Yaşadığımız sürecin, tasarrufun ne denli önemli olduğunu ortaya koyduğunuz için teşekkür ederiz. Dediğiniz gibi “Miktar ne olursa olsun az da olsa tasarruf edebilmektir.”

Ali Kemal ÇINAR: Yani sizi top sakallı göreceğimizi rüyamızda görsek inanmazdık. Pandemi insanlara neler neler yaptırıyor. Hayırlı olsun yeni imajınız. 

Hasan KÜÇÜK: Dün Lefkoşa’da Arasta çarşısını ziyaret etmişsiniz. Ziyaret sırasında esnaf arkadaşlarımızla görüşebildiniz mi? Durumları ne diye sorabildiniz mi?