İnsan ne kadar da korkar bilinmeyenden. Bilinmeyene maruz kalmaktansa, her türlü deliliği yapıp bilinende kalmak ister yine de. İnsanın en büyük kabusudur bilinmeyenle burun buruna kalmak. Çok yıpratır bu fikir onu ve yorar benliğini. Deli gibi oyalar kendisini ve çalışır durmaksızın.
Gizliden gizliye bilir başına gelecekleri bir an gelir durursa.
Corona virüsü, başımıza gelen kötü olaylardan biri. Peki, hiç mi pozitif bir açısı yok bu
coronanın? Bize kattığı hiç bir şey yok mu? Bir bakalım. Herkes evlerine kapanmış. Bir biriyle
görüşemiyor ve sosyalleşemiyor dolayısı ile. Peki, ne oluyor günün sonunda; hayatla birlikte
kendisi de duruyor. Kendine dönmek zorunda şu an. Haber izliyor, bir şeyler okuyor durmadan, korku enerjisinin içine girmiş durumda ama en derinlerinde bir yüzleşme halinde farkında
olmaksızın. Ölüm korkusuyla yüzleşiyor insan. Sevdiklerini kaybetme ve çaresizce ölme
korkusuyla. Kontrolün kendi elinde olmayışıyla. Dünyadaki hayatından mutsuz bile olsa, hayata olan bağlılığıyla yüzleşiyor insan.
Korkularıyla yüzleşen insan hayatını değiştirir ve özgürleşir. Korkularının içine girebilen ve
içinden geçebilen insan durdurulamaz olur. Bilinmeyene olan teslimiyeti güçlenir ve duyduğu
korkusu hafifler. Bilinmeyenle zaman içinde dost olmayı öğrenir. Bu dostluk dünya yüzeyinde daha güçlü bir birey olmasına sebep olur.
Gerçekten kaçta kaçımız hayatında mutlu ve muhteşem bir hayat yaşıyor? Cevabı hepimiz
biliyoruz. Peki, o zaman neden böyle bir virüs ortaya çıktığında içinde mutlu olmadığımız hayatlara sıkı sıkıya bağlı oluyoruz? Tabi ki de bilinmeyenin içine girmektense mutsuz olan hayatlarımıza sım-sıkı tutunmayı yeğlediğimiz için.
O zaman her şey bittiğinde ve hayatlarımız normale döndüğünde, tekrardan bizi mutsuz eden ha-yatlarımıza dönmeye gerçekten de razı olabilecek miyiz? Yoksa hayata karşı duyduğumuz aşkımıza sahip çıkıp kendi en yüksek olasılığımızı yaratmak için bizi mutsuz eden ne varsa onların hepsinden uzaklaşıp, gerçekten kendimizi yaratmayı mı seçeceğiz?
Peki her daim, ne olursa olsun, her şey ne kadar kötü görünürse görünsün hayata güvenmeyi
deneyebilir miyiz? İşin ucunda ölüm bile olsa, ölümün de bizim algıladığımız gibi bir şey olmadığı
fikrine yer açıp, her şeye rağmen, yaşadığımız gerçekliğimize güvenebilmeyi seçebilir miyiz?