banner564

Martıların uçuşundaki tılsım

Mutluluk belki de insanoğlunun kafayı en çok yorduğu hatta patlattığı bir şeydir.

Hâlbuki mutluluk denilen şey, insanın kendi iç huzurudur. Mutsuz ve huzursuz insan sadece kendini değil, etrafındakileri de mutsuz, huzursuz eder... Sürekli şikâyet eder, hiç memnun kalmaz, hep daha fazlası için huzursuzluk yaratır. 
Şöyle bir etrafınıza bakacak olursanız, bu insanları az çok görebilirsiniz. Ve unutmayınız ki mükemmel olan bir şey yoktur dünyada... 
İstanbul’da yaşarken, bir sefer önemli bir iş toplantısındaydık ve ara vermiştik. Durumdan istifade edip, bir nefes almak için pencereye yürüyüp, dışarısını seyretmek istemiştim. Ben bir ara başımı gökyüzüne kaldırmış ve martılara bakarak gülümsemiştim. Onların halinden mutlu olmuştum. Süzüle süzüle uçmaları... Tam bu sırada, yanıma gelen beraber iş görüşmesi yaptığımız iş insanı ile aramızda şöyle bir konuşma geçmişti;
“Hare hanım martılara mı bakıyorsunuz, onlara mı gülümsediniz?
“ Evet, onların gökyüzünde huzur içinde uçmalarını sevdim.
“Bu kadar küçük şeylere de mi mutluluk duyuyorsunuz? Yapmayın, mutluluklarınız büyük olsun...
O gün biraz değil, bayağı üzülmüştüm. Aslında kendimi gafil avlanmış gibi hissetmiştim. İş esnasındaki ciddi ve sert mizacım, martıların uçuşu ile çizilmişti. Martıların iç huzuruna gösterdiğim ve belki de kendi dünyamın bir yansıması olan hareketten ötürü kendimi çok gereksiz bir duruma sokmuştum. Bana mutluluk ile ilgili bilirkişilik yapan insan, İstanbul ve dışındaki illerde hoteller zincirinin sahibiydi. Ben toplantı bitiminde, ona dönüp kibarca; “mutluluğun büyüğü, küçüğü olmaz, daha fazla maddiyat ve ün sizi daha fazla mutlu etmez, sadece yaşam lüksünüzün çıtasını yükseltir. Şahsım ve gökyüzünde huzur ile uçan martılardan size küçük bir tecrübe notu” dedim gülümseyerek... Şu an bile aradan yıllar geçtiğinde hala hatırladığım bir olaydır. 
Ve kaderin bir vesilesi ile o olaydan birkaç yıl sonra onunla tekrar karşılaştık. Bu defa resim sergimi açtığım galeride... Onu görünce şaşırmıştım, davet ettiğimi hatırlamıyordum ve üzülmüştüm, nedeni; tekerlekli sandalyedeydi. Bir kaza geçirdiğini ve tekrar yürüyene dek, tekerlekli sandalye ile hayatını sürdüreceğini öğrenmiştim. Sergi davetiyemi galeri yollamıştı. Tabii ki o gün onunla yıllar önce, martıların uçuşu ile ilgili benim gafil avlanıp, mutluluk hakkında biraz da iğneleyerek yaptığım o küçük konuşmamı hatırladık ve konuştuk.  O gün bana ahkâm kesen insanın, şu an nefes aldığı için bile mutlu olması, beni elbette şaşırtmamıştı.   
Evet... Biz insanlar, yaşarken bize bir şeyin olmayacağını sanırız. Sanki ölümsüz gibiyiz veya sanki “bize bir şey olmaz, başkalarına olur” gibi yaşarız. Oysa içimizdeki huzur ve mutluluğu keşfedince her an her şeyin, biz insanlara mahsus olduğunu da idrak etmiş oluruz. Yani denklemi çözeriz. Mutluluk ne parada, ne puldadır. Aslında onlar bizim yaşam kalitemizi de artırmaz, sadece yaşam lüksümüzü yükseltir. İnsanın yaşam kalitesi yine kendine bağlıdır. Bir elin yağda, bir elin balda olsa, ama sen yine herkesin hayatı ile ilgili dedikodu yapsan, konuşmadığın insanlar hakkında kötülük düşünsen, sen yine mutsuzsun, huzursuzsun. Bundan ötürü yine etrafındaki insanlar senden el aman çeker. İnsan mutluluğun bir ölçüsünün olmadığını anladığı gün, tüm savaşlardan galip çıkar. 
Mutluluk şu an benim için ofiste, sizlere yazımı yazarken, masama gelen Türk kahvesinin kokusu ve dumanıdır... 
Mutluluk sırasında, bu dünyada bir yerlerde, birinin sizi düşündüğünü bilmektir. Mutluluk bazen, ektiğiniz bir çiçeğin açtığını görmektir. Kısacası, mutlu olmak için o kadar çok şey var ki, tahmin bile edemezsiniz...  
En önemlisi de; mutluluk benim için bugüne kadar varoluşumdaki mücadele ve savaşlardan, sırasında yenilerek, sırasında da galip çıkarak geldiğim ölçüsü olmayan bir duruş ve noktadır...
“Ben huzurla devam etmek istiyorum. Yani huzur dediysem her şeyin mükemmel gittiği bir hayattan bahsetmiyorum. Suiistimal edilmediğim, korkmadan sırtımı yaslayabildiğim insanlarla, kim daha çok çabaladı yarışı olmadan, anladığım, anlaşıldığım, taktiksiz, sade bir hayat istiyorum.” 

YORUM EKLE

banner608

banner473