Kıymetli Hocam;
Memleketin zaten 4’te 3’ü size ya kızgın ya kırgın. Bu yetmezmiş gibi yeni koalisyon ortağınızın eski başkanı ile uğraşmak neye ve kime fayda sağlar?
Zaten iki partinin tabanında ciddi bir sorun var, sayenizde oluşmuş bir ön yargı var. Bunu bile bile kaşımak, kime, ne fayda sağlar?
Hüseyin Özgürgün ile ilgili zaten 15 ayda yapılması gerekenleri yaptınız ve kendisini polise, savcılığa verdiniz. Konu, onların takiplerinde devam ediyor. Bu açıklama ile bu sürece de zarar verdiniz.
Daha önce yazdık, söyledik belli ki anlaşılmadı, o zaman tekrar yazalım ve tane tane anlatalım. Savcılıkta ve polisteki dosyalardan haberdarız. Bu dosyalardan “hiçbir şey” çıkmayacak. Zaten iki dosya da boş, öyle büyük bir şey yok içinde. 
Sizin “umudunuz” üçüncüsünde ama o da boş çıkacak? Kimse size bu konuda bilgi veriyorsa ya bu işlerden hiç anlamıyor ya da sizi bile bile kör bir kuyunun içine atıyor.
Gelin sizinle bu konuda bahse falan girelim. Madem heyecan arıyorsunuz bizimle bahse falan girin. Göreceksiniz ki yine ve gene biz haklı çıkacağız. 
O yüzden bu gereksiz polemiklerle ülkenin daha fazla vaktini almadan yapılması 15 aydır geciken işlere odaklanalım ve bir an önce yol alalım.
En derin muhabbetlerimle...

Ünal Bey’in arsası
15 ay cicim diye birbirini sevenler hükümetin bozulması ile eski defterleri araştırmayı, eski dosyalardan bir şey bulup kamuoyunun önüne atmayı bir marifet olarak sayıyorlar.
Ama bir şeyi sallarken arkasını da getirilmesi gerektiğini bu arkadaşlar maalesef unutuyorlar. Çünkü zannediyorlar ki karşılarındakiler “balık hafızalı…”
Oysa biz sizin gazeteciliğiniz kadar balık tuttuk, balık ekmek yedik a dostlar.
Şimdi hükümetten giden partinin gazetecisi soruyor dünkü yazısında. Diyor ki...
“Mesela Ünal Üstel’in kardeşine 2003 yılında seçim yasaklarının içerisinde Esentepe sahilinin oralarda 110 dönümlük arazi verilmişti… 2003 yılında gerçekleşen seçimlerin ardından, 2004 yılında kurulan CTP-DP hükümeti ise bu kararı Serdar Denktaş’ın önergesi ile iptal etmişti…”
Paşam o arsa ne oldu 2004’ten sonra? Onu da yazsana. CTP-DP hükümeti döneminde kime verildi. Sonra alan ne yaptı o arsacığı. Yaz güzel kardeşim. 
Madem başladın, sonunu da getir Paşam. Sonunu getiremediğin işlere girmeyeceksin, gireceksen de bilerek gireceksin. Yoksa yedirirler onca kelimeyi sana.
Hadi biz açıklamadan devamını sen getir ve yukarıdaki birkaç basit sorucuğun cevabını ara.
 
Ceyhun’dan cevap
AP Parlamentosu seçimleri üzerine geçtiğimiz günlerde bu köşede Avrupa Parlamentosu eski Milletvekili Ozan Ceyhun’a bir soru sormuştuk. Sağ olsun duyarlılık gösterip bize bir cevap göndermiş. Aynen aktarıyoruz. 
“Sevgili Alihan Pehlivan, bugünkü gazete köşende sorduğun soruya cevabım: Sayın Kızılyürek, GKRY'de yapılan seçimlerde Rum seçmenlerin oyuyla seçilmiş Rum partisi AKEL'in milletvekilidir. AKEL'in emrindedir. Türkleri ve Kıbrıslı Türkleri temsil etmediği kesindir.
AKEL ve üyesi olduğu GUE, "PKK'nın terör örgütü listesinden çıkarılmasını" istediklerinde ya da diğer Türkiye düşmanı etkinliklerinde Kızılyürek hangi vicdan ile GUE üyesi olarak AP'de oturacaktır acaba? GKRY vekili olarak mı?
GKRY ve AKEL tarafından planlanan ve Kıbrıslı Türkler ile Türkiye'ye karşı avantaj sağlamak amaçlı Bizans Oyunu'nda Kızılyürek'in bilerek rol alması çok acı. Kıbrıslı Türklere yararı olmayacak ama zararı çok büyük olacak. Bu kesin!” 

MESAJLAR:

Kudret ÖZERSAY: Bence şu 20 gün önce getirdiğiniz konuşma yasağı vardı ya, acaba bir süreliğine daha o yasağı yeniden mi işletseniz? Bu aralar susup kalmak en iyisi olacak galiba. 

Mustafa AKINCI: Ben sizin yerinizde olsam Ersin Tatar’a inat olsun diye bir iki yere velespit ile gider gelirdim. Hem böylece sizden hala geçmediğini de kamuoyu bizzat görmüş olurdu. 

Ali Murat BAŞÇERİ: Geçen gece iftar dönüşü bizim Bilge Baklava Sarayına uğramışsınız. Hem bol bol baklava yemişsiniz hem de siyasetin dibine vurmuşsunuz. Ara sıra o mekânı yoklamakta fayda var. 

Oğuz CEYDA: Ekinleri biçme dönemi geldi ve siz neredeyse son birkaç haftadır gece gündüz demeden tarlada yatar kalkar haldeymişsiniz. Hayırlı hasatlar diliyoruz. 

Tolga SAİT: Gazimağusa’da yaptığınız güzel çalışmalar başkentte ses getirmeye başladığına göre çok yakında bunların da meyvesini alacaksınız. Bizden duymuş olmayın, anlaştık mı? 

Serhat ÖZÇELİK: Pek muhterem babanız Hakk’a yürümüş. Merhuma Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabırlar diliyoruz, başınız sağ olsun. 

Veli ESENDAĞLI: Vergi Dairesi Müdürlüğü için adı geçen isimler arasındasınız. Ersin Bey’in eski dostu olmanız ve yıllardır bu dairede çalışıyor olmanız büyük bir avantaj. 

Hüseyin CAHİTOĞLU: Spor Dairesi Müdürlüğü derken Başbakanlığa müdür olarak gideceğiniz ve Spor Dairesinin de başına yönetim kurulu başkanı olarak getirileceğiniz konuşulmaya başlandı. 

Çilem Esenyel ÖZTEKNİK: Muhterem babanız Mustafa Bey ufak bir operasyon geçirmiş. Çok geçmiş olsun diyoruz, umarız en kısa sürede yeniden eski sağlıklı günlerine kavuşur. 

Dr. Bülent DİZDARLI: Kalp ve Damar Hastanesi için basılan piyango biletlerinden bir miktar satın aldık. Önümüzdeki günlerde bir miktar daha satın alacağız. Umarız herkes satın alır ve hedeflediğiniz rakama ulaşırsınız. 

Fırat ATASER: Memleketin hiç gündemi yokmuş gibi bir de şimdi sansar çıkıverdi ortaya. Sahi kim getirmiş bu hayvanı Alsancak’a. Oysa memlekette yeterince iki ayaklı sansarlar var iken. 

Ahmet TOLGAY: Ülkemizin önemli duayen isimleri maalesef aramızdan ayrılıyorlar. Turizmci, önemli aydınlarımızdan, Necati Özkan'ın oğlu Ahmet Necati Özkan ağabeyimizi de kaybettik. Başımız sağ olsun. 

Ersin TATAR: Bugün özellikle muhalefetteki 3 partinin lideri sizi soru yağmuruna tutmaya hazırlanıyor. Mecliste hayli gergin bir gün sizi bekliyor olacak. Gazanız mübarek olsun şimdiden. 

Tufan ERHÜRMAN: Geçen gece sorduğunuz sorulara Ersin Bey cevabını verdi ama siz yine bugün kürsüden aynı soruları tekrarlayacakmışsınız. Bakalım aynı cevapları alabilecek misiniz? 

Erhan ARIKLI: Hükümet güven oylamasında sorun yaşaması halinde bir teklif ile kapılarına gitmeye hazırlanıyormuşsunuz. Gerek kalmayacak gibi ama siz yine de teklifi elinizde hazır tutun.