banner564

Neyin mesajı?

ediliyor. 
İmza törenine kimsenin çağrılmış olmaması hatta bazı bakanların protokolün imzalanacağından bile haberdar edilmemiş olması bu noktada ki tartışmaların kaynağını oluşturuyor.
Dün görüştüğüm önemli bir isim Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan Mali İşbirliği Protokolü ile ilgili olarak “Resmin büyüğüne bak. Bu resmen 136 gün sonra yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesi bir mesajdır. Zira pandemi öncesi Türkiye’nin Özersay ve Tatar arasında bir tercih yapmadığı ama ikisini el altından desteklediği yöndeydi. Ancak bu son imza töreninden sonra gördük ki artık Özersay da potada değil. Türkiye, bu süreçte artık tüm gücü ile Ersin Tatar’ı destekleyecek. Bu imza töreni ve sonrasında olanlar bunun en büyük göstergesidir” dedi.
Şahsen bu yorum bana da oldukça mantıklı geldi. Zira zaman zaman görüştüğümüz Ankara’daki dostlarımız bize Türkiye’nin pandemiden sonra fikir değiştiğini kulağımıza fısıldamaktan geri durmuyorlar.
Türkiye’de Başkanlık Sistemi ve tek bir hükümet var. O sistemin KKTC’ye bakan ismi Sayın Fuat Oktay. Yani TC adına bu protokolden sorumlu kişi. Diğer tarafta bir koalisyon hükümeti var. Her ne kadar Ersin Tatar Başbakan da olsa protokolü HP ile birlikte uygulaması gerekiyor Hükümetin. Ve imza töreninde de Başbakan Yardımcısının bulunması gerekiyordu. 

Bu maddeye dikkat
Türkiye ile KKTC arasında geçtiğimiz gün imzalanan İktisadi ve İşbirliği Anlaşması’nın ardından 2020 yılı eylem planı da açıklanmıştı. Açıklanan eylem planı içerisinde yer alan bir başlık oldukça dikkatimizi çekti.
Buna göre; 
4- Kamu kaynağı kullanan ve/veya yönetimi kamu tarafından atanan kurumların, ödeneği olmadan görev verilmemesi ve görev zararı yapılmaması (2020 yıl boyunca).
Sizce bu madde ile ne demek isteniyor? Bir kere kamu kaynağı kullanılan veya yönetimi kamu tarafından atanan dediğinizde KIB-TEK gibi kurumlar hemen akla geliyor. 
Bu kurumların başlarına veya yönetim kurullarına atanacak kişilere bir ödenek oluşturulması ve oluşacak bir görev zararında bu kişilerin sorumlu tutulması anlamına geliyor. 
Yani bu maddeye göre KIB-TEK Yönetim Kurulu’nda olanlara devlet iyi bir ödenek ödemek zorunda kalacak. Aynı şekilde bu kişiler de görevi kötüye kullanırlarsa onlardan bu zarar talep edilebilecek.
Örnek verecek olursak bugün bir zam yapılması gerekiyorsa da yönetim bu kararı almadı ve kurum zarara sokuldu, işte o zararı yönetim kurulu karşılamak zorunda kalacak.
Bugüne kadar bizde böyle bir uygulamaya yoktu. Atanan yöneticiler siyasi erke göre atanıyor ve pek de bir sorumlukları olmuyordu alınan kararlarda. En azından bugüne kadar hiçbir yönetim kurulu üyesi için kurumu zarara uğrattığı diye bir dava falan açılıp bu bahse söz konusu zarar tahsil falan edilmedi. 
Süt Kurumu, Kıbrıs Sigorta gibi pek çok kurumu yakından ilgilendiren bir karar diye düşünüyorum bu kararı. Ve hali hazırda o kurumlarda şuan yönetimde olanları da yakından ilgilendiriyor bu karar. 
Çok kısa bir süre önce KIB-TEK başkanı ve iki üye istifa etmiş yeni başkan atanmış ama iki üye henüz KIB-TEK’e atanmadı. Kıbrıs Sigorta’da da başkan kısa bir süre önce istifa etmişti ve yerine henüz bir atama yapılmamıştı.

 
MESAJLAR
Gülşah Sanver MANAVOĞLU: Geçen gün mağazadan çıkarken Bakan arkadaşınız Tolga Atakan size yol vermedi. Hayırdır aranıza kara kediler mi girdi de bir yol vermedi size? 

Gürdal ÇUVALCIOĞLU: Çok eski bir dostunuza kırıldığınızı öğrendik. Ah muallim ah sadece siz mi? Son günlerde o kişiye o kadar çok kişi kırıldı ki dernek kursalar yeridir. 

Sadık GARDİYANOĞLU: Pandemi süresince uzaktan eğitim konusunda gerçekten büyük bir emek vermişsiniz ve tüm dersleri oğlunuza izletmişsiniz. Valla biz sizi görünce sizin kadar iyi bir veli olamadık bu süreçte. 

Asım AKANSOY: Sizin kiracılar biraz gürültü çıkarınca mahalle biraz karıştı diye duyduk. Neyse olur böyle vakalar, bence herkesin başına gelebilecek bir durum, abartmamak gerekiyor. 

Ayşegül BAYBARS: Şu an yürürlükteki İmar Planı’nın olduğu konusunda kafalar hayli karışık. Bu konuda kamuoyunu aydınlatmak adına yürürlükte olan planları açıklar mısınız? 

Sefa KARAHASAN: Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na sorduğunuz soru KKTC’de olmasa da Türkiye’de çok ciddi bir yankı buldu. Pek çok ajans bu haberi öncelikle verdi. 

Kudret ÖZERSAY: Protokol törenine davet edilmeyişinizin ardından öfkelenseniz de yapacak çok da bir şey yok gibi. Neyse bu konuyu daha fazla uzatmanın da bir anlamı yok zaten. 
 

Kaan AYTAÇOĞLU: Siyasetten uzak kalmaya çalışsanız da siyaset bu ülkenin tek gerçeği ve ne kadar uzak kalmak isteseniz de bir anda kendinizi tam da ortasında bulabiliyorsunuz işte. 

Akay YILMAZ: Pandemi döneminde evde kalınca siyasete hız vermişsiniz ve bu süre içinde pek çok kişi ile temas kurup siyasete dair yol haritanızı yeniden belirlemişsiniz. 

Enver MAMÜLCÜ: İŞAD yönetimi olarak medya mensupları ile daha sık bir araya gelmek için projeler üretmeye başlamışsınız ve ekonomide yeni bir vizyon ortaya koymak için de çalışmalara hız vermişsiniz. 

İnanç ÖZBİRİM: Alsancak bölgesinin en önemli otellerinden Riverside Otel'i bu ay değil gelecek ay açmayı planlıyormuşsunuz. Bu arada boş durmayıp bir plajı önümüzdeki günlerde turizmin hizmetine sokacakmışsınız. 

Kemal Deniz DANA: Geçtiğimiz gün Lefkoşa’da bir mekânda bir gazeteci ile baş başa yemek yerken görülmüşsünüz. Özellikle bu arkadaş ile yediğiniz yemekten ziyade yemeğin konusu hayli ilgimizi çekti. Yakın takipteyiz gördüğünüz gibi. 

Anıl KAYA: Başkentten herhalde hiç bu kadar uzak kalmadınız sanırsak. Neyse arada çok şey olmadı zaten, malum bildiğiniz konularda tartışmaya devam ediyoruz ve bir yere de varamıyoruz. 

Didem GÜRSES: DT Kıbrıs Haber sitesi ile çok kısa süre çok önemli bir çıkış yakaladınız. Özellikle özel haberleriniz sosyal medyada çokça paylaşılmaya başlandı. 

YORUM EKLE

banner471

banner474