banner564

Normalde seçim olmalıydı

Normal bir şekilde hayatımız devam etmiş olsaydı yani Corona salgını dünyayı etkisi altına almamış olsaydı bu sabah güne, dün gece açıklanan 2020 Cumhurbaşkanlığı seçim sonuçlarını konuşuyor olarak başlayacaktık. 
Ama olmadı…
Çünkü bazen beklenmedik şeyler olur ve hayat sizi bir anda beklenmedik bir olayın içinde bulmanızı sağlayabilir. Belki de hayatın heyecan katan kısmı da budur. Kim bilebilir ki?
Neyse, bu belirsizlik içinde bir durumdan bugün sizlere bahsetmek isteyeceğim. Salgının ortaya çıkmasından hemen sonra gördük ki Rum lider, muhatabına danışmadan (Cumhurbaşkanı Akıncı) iki toplumu yakından ilgilendirebilecek kararları tek başına aldı (sınır kapıların tek taraflı kapatılması). Akıncı’nın görüşünü bile almadan yani. 
Sonra bir baktık Cumhurbaşkanının önerilerine hükümet kulak vermedi (OHAL ilan edilsin önerisi). Cumhurbaşkanı başka söyledi Başbakan ve hükümet başka yaptı. Cumhurbaşkanını dinlemediler bu süreçte. 
Sonra Cumhurbaşkanı Akıncı başta Türkiye Başkanı Erdoğan olmak üzere AB Komisyonu Başkanına, Dünya Bankası Başkanına ve Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası Başkanına bir mektup yazdı tam bir ay önce. Hiçbir cevap gelmedi Akıncı’ya muhataplarından.
Tüm bunlarla uğraştığı yetmezmiş gibi bir de sahte belası çıktı başına. Twitter’de birileri sahte bir hesapla sağa sola mesajlar göndermeye başlayınca Cumhurbaşkanı Akıncı durumu twitter’e şikâyet etti.
Ama o ne? Twitter da Akıncı’yı deyim yerinde ise sallamadı. Ve bu durum git gide Cumhurbaşkanı Akıncı cephesinde bir alışkanlığa dönmüş durumda.

Şeytanın işi bu 
Ülkemizde gerçekten takdir ile izlediğim ve takip ettiğim üç beş kişiden bir tanesidir Hasan Hastürer. Mesleğe ilk başladığım günden bu yana da hep bir ağabey gibi davranmıştır bana. Bu özelliği onu hemen diğerlerinden ayırır.
25 Nisan Cuma günü kendisinin yönettiği haber sitesinde “Medya faşizmi” başlığında bir makale kaleme aldı. Kesinlikle Hasan ağabeyin tespitlerine yüzde 100 katılıyorum.
Ama işte bazen şeytan bazı işlere karışır.
26 Nisan Cumartesi günü yani o muhteşem yazı ve tespitlerinden sadece bir gün sonra aynı haber sitesinde “Tatar ve Üstel’den Uzun Petrol’de mangal başı siyaset” diye bir haber servis edildi. 
Çok uzaktan çekilmiş bir fotoğrafta üç beş araba gözüküyordu. Tek bir insan bile yok habere konu olan fotoğrafta. Haber 14.27’de servis edildi. Fotoğrafın çekilme saati ise güvenlik kameralarına göre 14.09. 
Başbakan Tatar ve Bakan Üstel saat 14.00’te Sayıştaylıkta yapılan bir toplantıdaydı oysa. Yani fotoğraf çekilirken Hasan Uzun Petrol’de değildiler. 
Zaten haberde ki fotoğrafı detaylı incelediğinizde Alsancak Belediye Başkanı Fırat Ataser’in makam aracı gözüküyor. Ataser geldiğinde Başbakan ve Bakan Üstel oradan çoktan ayrılmıştı…
Ama o haberde Başbakan ve Bakan Üstel’in Corona tedbirlerine uymadığı, mangal yakıp siyaset yaptıkları yazıyordu. Üstelik Ramazan ayında. 
Sevgili okurlar Başbakan ve Üstel oraya geldiler, bir müddet kalıp ayrıldılar. Hasan Uzun Petrol sahibi Hasan Uzun ve birçok iş insanı geldi o gün oraya. Benden başka gazeteciler de vardı. İş adamlarımızın yaptığı yardımları ve diğer konuları ayaküstü konuştuk yağan yağmurun altında. 
Ama bu durumu “Ramazan ayında mangal yakıp içip birbirleri ile sosyal mesafeye takmadan eğleniyorlar” diye haber yapmak sosyal medyada çok kısa bir süre içinde linçe döndü. 
Yüzlerce kişi bu haberi gerçek görüp Başbakanı ve orada olan insanları linç etti sosyal medyada. Hasan Hastürer’in dediği gibi “Medya faşizmi” hortlamış ve hepimizi linç etmişti…
 
MESAJLAR
Ramadan AKANDERE: KAR-İŞ’in kurucularından bir tanesi olarak toplu taşımacılık sektörünün bugün geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu krizden şoför esnafı nasıl kurtarılacak? 

Çelebi ILIK: Krizden etkilenen siyasetçilerden bir tanesi de galiba siz oldunuz. Zira karantina öncesi tam da bölgeleri dolaşmaya başlamıştınız ki sokağa çıkma yasağı geldi. Neyse buna da şükür diyeceksiniz artık. 

Kemal PARS: Üretim konusunda inisiyatif alıp karpuz üretimine başlamak için artık gün sayıyormuşsunuz. Yüzde yüz yerli karpuz üretmek için çalışmaların sonuna gelmişsiniz. 

Ahmet YÖNLÜER: Kıymetli Hocam ne olacak böyle, kaçıncı Cuma oldu camiye gidemedik, önümüz bayram, bu gidişle bayram namazı da mı kılamayacağız Camide. 

Mehmet MENE: Pek muhterem dedenizin vefat ettiğini öğrendik. Merhuma Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabırlar diliyoruz, başınız sağ olsun, mekanı cennet olsun. 

Sinan GÜNEŞ: Hemen zafer çığlıkları atmamanızı öneririz. Zira bu eski kaymakam çok fena. Önden sizi yemlemiş olabilir ki gene tavlada karşısına oturasınız diye. Bizden söylemesi. 

Özben KALFA: Hocam bu karantina günlerinde kimse ile tavla oynayamadığınızdan tavlayı unuttuğunuzu duyduk. Sorun değil, karantina sonrası size hemen hızlandırılmış ders verebiliriz. 

Hasan HASTÜRER: Bazen bazı işlere şeytan karışır. Ben böyle olduğuna inanıyorum. Bir art niyet olmasa bile resmen medya faşizmine uğradık cumartesi günü. 

Ali ŞAN OŞAN: İki kez yanan, bir kez su basan Lefkoşa Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesini sil baştan yapmışsınız ve eskisinden bile daha kullanımlı bir hale gelmiş. Emeğine sağlık. 

Dr. Adil ÖZYILKAN: Bence bugün sabah tüm servisleri bir gezin ve elinizde de zeytin dalları ile herkesi her şeyi bir güzel tütsüleyin. Bu kadar şanssızlık ancak sağlam bir tütsülemeyle gider.

Mete ÖZMERTER: Sizin hikayeleriniz artık sadece KKTC’de değil başta Türkiye olmak üzere dünyanın başka yerlerinde de anlatılmaya başlandığını biliyor musunuz? 

Selçuk PEHLİVANOĞLU: 65 günlük bir eğitim kaybının çok kısa sürede kapatılabileceğini söylediniz. Özellikle de uzaktan eğitim konusunda anlattıklarınız hayli bilgilendiriciydi. 

Emre DEĞİRMENCİOĞLU: Geçen hafta perşembe gecesi programda resmen ülkeyi salladınız. O kadar çok tebrik telefonu aldık ki anlaşılan ilerleyen günlerde bir ikinci program kaçınılmaz gibi oldu.

YORUM EKLE

banner608

banner474