banner564

Yüksek yaratım bilincine geçiş

  Yüksek yaratım bilincine geçiş yapmış birey her şeyin kendi yaratımı olduğu gerçeğini benimsemiş ve kabullenmiş bireydir. Kendi gücünün farkındalığında ve kollektif yaratımda kendi payının önemini kavramış, kurban bilincinin aksine hayattaki yaşam amacının sorumluluğunu almış bireydir. 

   Yaratım bilincindeki bireyin, hayatındaki duruşu ve yaşam biçimi kendisini fark ettirir. Bu bireyin kendine olan inancı, özgüveni ve farkındalığı kendisini diğer bireylerden ayırır. İnsanlar çoğunlukla bu kişi ile ilgili şanslı doğanlardan olduğu düşüncesini benimser, oysa ki gerçekten şanslı doğan ve şanssız doğan diye bir kavram var mıdır? Yoksa sadece yaratım gücünü benimsemiş, kabullenmiş ve bunun sorumluluğunu almış birey midir ‘şanslı bireyi’ diğerlerinden ayıran? 
   Gücünü kabullenmek ve sorumluluğunu almak derken nerden bahsediyoruz? 
Kendi yaratım gücünü kabullenen ve sorumluluğunu alan birey, dışarıda gördüklerini değiştirme şansı olduğunu bilir ve adımları bu doğrultuda gelişir. ‘Ben değiştiğimde ne değişecek’ söylemleri veya ‘Ben tek başıma ne değiştirebilirim’ söylemleri onun dünyasında yer almaz. Odaklanır, sorumluluğunu kabul eder ve harekete geçer. Pasif değil aktif bir varoluş biçimini benimser. Zorlu koşullar oluşsa bile yılmaz, sadece dinlenir ve yola devam eder. Korkularının üstüne gider, korkmasına rağmen hareketin ivmesinde kalır. Tüm etkin değişimlerin bir kişinin değişimiyle olabileceği gerçeğini asla unutmaz ve kendi kişisel farkındalığını her daim geliştirir. İnsanlar bu bireyin yörüngesine doğru çekilir çünkü kendi içlerindeki güçlerini ve güçlerinin sorumluluğunu alma özlemlerini giderirler bu diğer kişinin etrafında. Farkında olmadan, kendilerini ararlar bu diğer kişinin varoluşunda. 
  Toplumlarda değişimi başlatan ve değişime sebep olabilen bireyler bu kendi yaratım gücünü kabullenmiş ve hayatını kurban bilincinden sıyırmış, yüksek yaratım bilincini idrak etmiş olan kişilerdir. Bu her birimizin içinde var olan bir güçtür, sadece tek fark bazılarımız kolayı; hayatın hiçbir kontrolünün kendinde olmayışını ve hayatla birlikte süzülmeyi seçerken, diğerlerinin varoluşun kendisine verdiği gücü kabul edip, tüm potansiyelini ortaya koymayı seçmiş olmalarıdır. 
  Bu noktada geriye şu soruyu sormak kalır? Sen hangisi olmayı seçiyorsun; kendi sorumluluğunu alıp değişime sebep olacak olan olmayı mı yoksa hayatın seni bir yaprak gibi oradan oraya savurup, hiçbir gücünün olmadığı ilüzyonuyla kendini kandırdığın ama içten içe her gün duyduğun ve bu sesi baskıladığın günlere uyanmayı mı seçeceksin? Seçim senin.   

YORUM EKLE

banner471

banner473