banner564

“Toplumun aynası”

Günümüzden 322 yıl önce doğan bir filozofun söylediği sözün bugün de geçerliliğini sürdürmesi hayli ilginç değil mi? Ne demiş ünlü filozof; “Her toplum, layık olduğu şekilde yönetilir...”
7 Ocak günü bu toplum için sandıklar kuruldu. 120 bin seçmen sandığa gitti iradesini ortaya koydu. 120 bin seçmenden 14 bin 700 tanesinin oyu, seçim sistemindeki aksaklıklar yüzünden heba oldu. 
Ama sonuçta halk bir karar verdi ve seçtiği 50 vekili meclise gönderdi. Hiç kimse bugün çıkıp aha oda vekil buda vekil demesin. Zira 50’sini birden seçen yine bu toplum oldu.
Dolayısıyla önceki gün mecliste yaşananlar bu toplumun bir aynasıdır. İster beğenin ister beğenmeyin, sonuç değişmiyor. Bir taraf SLOGAN atarken diğer taraf da ona GAZETE sayfası atıyor.
Ve meclisin içi de dışı da hatta tepesi de artık giderek marjinalleşiyor. Bir bakın sokaklara, sağ ve sol marjinal örgütleri görüyorsunuz. Birbirlerini tetikliyorlar. Hal böyle olunca da giderek “Ötekileştirme” artıyor.
Birde buna tahammülsüzlük eklenince, sosyal medyada küfürler, tehditler havada uçuşuyor. “Bir ülkede yalakalığın getirisi, dürüstlüğün getirisinden daha fazla ise o ülke batar” sözü ile bu kısmı sonlandıralım. 

Mutlu muyum?
Dedim ki “Benimle aynı görüşte olduğuna inandığım UBP-DP ve YDP mecliste “o vekil” yemin ederken olmasınlar. Yalandan yere edilmiş bir yemine şahitlik etmesinler...”
Çok şükür UBP ve YDP bu önerimi mecliste gerçekleştirdi ve o vekil yemin ederken salonda olmadılar. Yalancı şahitlik yapmadılar yani.
Bazı dostlar neden HP’li vekillere de bu çağrıyı yapmadığımı sordular. Cevabı çok basit, HP henüz bir fikir hareketi değil. Ne sağda ne solda. Şimdilik küskünlerin veya arayış içinde olanların bir toplandığı parti. Kendilerine bir yer bulduklarında elbette onları da işin içine katarız, sorun değil.
O vekil yemin etmek için kürsüye çıktığında salonun yarısının boşalması beni mutlu etti mi? “Evet, etti” diyebilirim. En azından bir eylem şekli. 
Bu arada herkesin dikkatinden kaçan veya kaçırılmak istenen bir olay daha oldu o esnada. Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen meclisteki ant törenini seyretmeye gelen “Elçilik” görevlileri de salondan dışarıya çıktı. 
Yukarıda Allah var, onlara böyle bir çağrı yapmak aklımın bile ucundan geçmemişti ama onlar da kendilerince böyle bir tepkiyi gösterme gereği hissetmişler. Mutlu oldum mu? “Evet oldum.”
Aynı saatlerde meclisin seyirci kısmında, meclisin damında ve meclisin 50 metre ötesinde olanlarla ilgili elbette üzüldüğüm hadiseler yaşandı. Ama benim dışarıda, seyirci kısmında veya meclisin damında olanlarla ilgili bir eylem şekli önerim olmadı.
Sosyal medyanın çakma solcuları dün olanların tümünü aynı tencereye koyup altını yakmaya çalıştılar ve bir yerde de beni üzerek başarıya ulaştılar. 
Kısacası aynı gün içinde hem linç edildim, hem mutlu oldum, hem üzüldüm. Tıpkı Kıbrıs’ın kış mevsimi gibi; sabah yağmurlu, öğlen güneşli akşama ise soğuk…

Tamda bu!
Eksi polis, şimdilerde başarılı bir avukat. Muhabbet Mevsimler yazdı sosyal medyadan. Değerli buldum, aynen paylaşıyorum… 
“Gayri resmi almış olduğum duyumlara göre Sayın Şener Levent'in sahibi ve/veya yayın yönetmeni olduğu Afrika gazetesinin binasına ve/veya emtiasına yapılan saldırı ve/veya kasti ve/veya mülke tecavüz ve/veya verilen maddi hasarlar ile ilgili olarak resmi yazılı bir şikayetinin şu an itibarı ile olmadığı; hatta bu hususla gazeteyi ziyaret eden Polise henüz resmi yazılı bir müracaatı olmadığı duyumunu aldım. Tekrardan belirteyim gayri resmi bilgidir. Eğer doğruysa niye şikâyeti olmadı? Acaba niyeti nedir? Yoksa istediği bu muydu? Bu ise istediği sonucu kendince aldı mı ve/veya kendince başarılı olduğuna mı inanıyor....”
Not: “Ben Afrika'nın yazısını tasvip etmem ve/veya onaylamam ve de doğru bulmam. Ne de Afrika gazetesine yapılan saldırıyı da tasvip ederim. Kanunlar neyse her iki tarafa da ve/veya suç işleyenlere yasal mevzuat uygulanmalıdır.”

MESAJLAR
Mustafa AKINCI: Dört parti günlerdir konuşuyor ve bir hükümet için uzlaşı arıyor. Hiç geciktirmeyin ve görevi bu dörtlüye verin. Halkın ve toplumun zaman kaybına tahammülü yok artık. 
Hüseyin ÖZGÜRGÜN: Dört parti hem görüşüyor hem de görevin size verilmesini istiyor. Acaba neden? Bence bu “neden” sorusunun cevabını bulmadan bugün Saray’ın kapılarına gitmeyin. 
Hüseyin ANGOLEMLİ: Meclisin en deneyimli vekili olarak ilk oturumda sizin de notunuz maalesef istenilen noktada olmadı. Bir vekil daha yanlış okudu metni ama görmediniz. 
Tufan ERHÜRMAN: KKTC tarihinde ilk kez birinci parti ile ikinci parti arasında bu kadar bir oy farkının oluştuğunu biliyor muydunuz? Neyse çok da önemli olmadığını zaten görmüş olduk değil mi? 
Kudret ÖZERSAY: Bazı teklifleri şimdiden yapmaya başladığınıza göre demek ki yakında yeni müşavirler yeni müdürlükler yaratacaksınız. Hiç itirazım yok. 
Cemal ÖZYİĞİT: Dün iyi bir ev sahipliği yaptınız müstakbel ortaklarınıza ama sizden çok onlar konuştu basın toplantısında. Bu işi de sıraya mı koysak? 
Serdar DENKTAŞ: O vekilin partisi ile sizin nasıl koalisyon kuracağınızı soran UBP’lilere hatırlatıyormuşsunuz; 20 ay önce aklınız neredeydi diye. 
Yüksel ÖĞMEN: Soru basit, aynı eylemi sağcı görüştekilerde değil de solcular yapmış olsaydı ve aynı şeyler yaşanmış olsaydı, kamuoyunda bu kadar tepki olur muydu?  
Hasan UZUN: Meclisin önünde eylem yapanları yatıştırmaya çalışırken arada kalmış ve bir iki su şişesi size isabet etmiş. Çok geçmiş olsun, artık bir gazi maaşı bağlarlar size de. 
Zorlu TÖRE: Meclisteki yemini ezbere okudunuz ama bir kelime yüzünden size tekrar ettirildi. Oysa bir başka vekil daha eksik okudu ama ona tekrarlattırılmadı. Ne iş? 
Dr. Sıla USAR: Meclisin yeni vekilleri içinde en heyecanlı olan sizdiniz geçen günkü oturumda. Bu arada yeni meclise alışmakta ilk gün biraz güçlük çekmişsiniz. 
Ayşegül BAYBARS: Sizi gören de zannedecek ki 40 yıldır meclistesiniz. Meclisteki yemini en güzel okuyanlar içindeydiniz ve rahat tavırlarınızla sanki yeni değil de 40 yıldır o çatı altındaymışsınız gibi hissettik. 
Dr. Koral ÇAĞMAN: Vekil olmadan ve meclisin içini görmeden önce canınızın sıkılacağını düşünüyormuşsunuz. Neyse ilk gün olanları gördükten sonra artık bu görüşten vazgeçmişsinizdir. 
Anıl KAYA: Kıl payı kaçırdınız vekilliği ama merak etmeyin yakında teselli ikramiyesi verilecek size, birazcık sabredin. 
Metin ÖZEREM: Pek muhterem babanız Hakk’ın rahmetine kavuşmuş. Merhuma Allah’tan rahmet, geride kalanlara sabırlar diliyoruz, başınız sağ olsun. 

GÜNÜN SÖZÜ
“Rum’un Adayı Yunanistan’a bağlamak için Kıbrıslı Türklere yaptıkları soykırımı, atlarımızı insan yerine koymadıklarını demek ki anlatamadık. Bu olayları yaşayan ve tanıklık edenlerin bir yanına gidin. Bizzat onlardan dinleyin yaşadıklarını. Gözlerinin içine bakın korkusuzca. İyice bakın, çektikleri sıkıntıların ve karşılaştıkları zorlukların nasıl yüz çizgilerine yansıdığını görün.”
Ziya Öztürkler 
YORUM EKLE
YORUMLAR
Sezgin Yıldırım
Sezgin Yıldırım - 6 yıl Önce

Okudum bu ülkede yaşıyorum yaşananlara elbette üzülüyorum
KKTC liler hep zaten yardım almasına rağmen Kendi yönetimlerinide kendileri yapıyor çoğunlukla da Kıbrıs lı Türkler vatandaş mevcut (74ten önce) Rumlar mı anlaştıracak? Hayırlısı olsun
Sayın saygı deyer Alihan pehlivan başarılarının devamını dilerim yüreğinize sağlık

banner608

banner474