banner564

AB’ye güven yok

  Avrupa Birliği geçmiş yıllarda, özellikle demokrasi ve insan hakları açısından hepimize umut vermişti... 

  Kıbrıslı Türklerin ezici bir çoğunluğunun güvenini kazanmıştı...
  Ne var ki; zaman içinde yanıldığımızı anladık...
  24 Nisan 2004 referandumunda Rumların ‘Hayır’ demesiyle, büyük bir tehlikeden geri döndüğümüzü şimdi çok daha iyi anlıyoruz...
  AB’ye artık güven duymuyoruz...
  Ve bu oluşumun ‘İnsan Hakları ve Demokrasi’ açısından ciddi çelişkiler içinde olduğunu çok daha net bir şekilde görebiliyoruz...
  Güvensizliğimizin nedenlerini özet halinde sıralamakta fayda vardır...
  Kıbrıs’ın yeniden birleşmesini sağlayacak olan Annan Planı’nın referanduma sunulması öncesinde AB tarafından bizlere çok önemli güvenceler verilmişti...
  ‘Hayır’ diyen tarafın cezalandırılacağı iddia edilmişti...
  Kıbrıslı Türklerin ‘Evet’, Rum tarafının ise ‘Hayır’ demesi durumunda, izolasyonların kaldırılacağı söylenmişti...
  Bizler sözümüzü tutarak “Evet” dedik...
  Rumlar “hayır” demelerine karşın, referandumdan bir hafta sonra tek başlarına AB üyesi oldular...
  Bizlere verilen sözler ise yerine getirilmedi...
  İzolasyonlar hala devam ediyor...
  Güney Kıbrıs, AB üyesi olduktan sonra, Kıbrıslı Rumların ırkçı faaliyetlerinde tırmanma yaşandı...
  EOKA’nın yerini alan ELAM, Kıbrıslı Türklere yönelik birçok saldırı düzenledi…
  Eğitim sisteminin daha da ırkçı olması için yeni bakanla uzlaşıya vardı…   
  ELAM, kanlı EOKA’nın devamıdır...
  Larnaka’da ‘ırkçılık aleyhtarı’ eylemi kanlı saldırılarla bertaraf eden bu örgüt, daha sonra siyasal kimliğe büründü...
  ‘Adalet dağıttığını iddia eden’ o Avrupa Birliği, bu oluşuma ses çıkarmadı...
  Bundan güç bulan ELAM çetesinin üyeleri, Mehmet Ali Talat’ın güneyde konferans verdiği salonu da bastı...
  Talat ve arkadaşları sopalı saldırıdan zor kurtuldu...
  Daha sonra güneydeki AKEL’in lideri Andros Kiprianu, Rum savcılığına bir dosya gönderdi...
  ELAM’ın askeri karargâhta silahlı eğitim gördüğünü belgelerle ortaya koydu...
  Rum Başsavcısı “Evet bu hareketler bizim yasalarımıza aykırıdır ve suç teşkil ediyor” dedi...
  Peki sonrasında?..
  Sonrasında Başsavcı onları affetti!..
  “Evet, suç işlediler amaaaaaa” diyerek, bazı gizli gerekçelerle onları mahkemeye sevk etmedi...
  “Amaaaaa” nın anlamı şudur:
  “Onlar Türkleri yok etmek için eğitiliyor...”
  O zaman da bu bir suç teşkil etmiyor...
  Ve demokrasi şampiyonu Avrupa buna da göz yumuyor...

Vatandaşlık ayıbı

  Sıralanacak birçok örnek var...
  Güneyde ‘Yeni vatandaşlık yasası’ çerçevesinde Kıbrıslı Rumlarla evlenen yabancılara ‘Vatandaşlık hakkı’ veriliyor...
  Ama bir Kıbrıslı Türkle evlenen Türk vatandaşlarına aynı hakkı vermiyor...
  Yasa tasarısına koydukları özel maddelerle bunu engellediklerini de gizlemiyorlar...
  Peki bu davranış insan haklarına aykırı değil midir?..
  Rum’la evlenen Rus’a, Alman’a, Yunanlı’ya vatandaşlık hakkı...
  Kıbrıslı Türkle evlenen Türk’e yasak...
  Nereden bakarsak bakalım bir yeni skandal...
  İnsanlık ayıbı...
  İşte bu nedenlerden dolayı AB’nin bizlere sunduğu ‘garantiler’ ve ‘özgürlüklere’ güvenmiyoruz...
  Kıbrıslı Türklere yapılan haksızlıkları, garantör ülkelerden İngiltere de biliyor...
  Ve önümüzdeki süreçte İngiltere’nin tavrı çok önemlidir...
  KKTC’yi tanımasını beklemiyoruz...
  Ama KKTC’den kalkan TC kayıtlı uçakların doğrudan uçuşuna izin versinler...
  Narenciyemizin satışına engel olmasınlar...
  Theresa May hükümetinden adalet bekliyoruz... 

YORUM EKLE

banner608

banner473