banner564

Ateşle dans

   Liderlerin, Kıbrıs sorununun en önemli başlıklarından biri olan mülkiyet konusunda ‘büyük ölçüde’ uzlaşı sağladıkları anlaşılıyor...
   Sayın Akıncı “kriterler üzerinde değil ama kategorilerde hemen hemen mutabakat vardır” dedi...
   Kuşkusuz halkımızın ezici bir çoğunluğu ‘Kategorilerden’ birşey anlamış değildir...
   Ya kriterler?..
   Onlar da bir sonraki toplantıda, yani 14 Eylül’de belirlenecek...
   Sayın Akıncı’nın sadece şu sözleri, hangi noktaya gelindiğini anlamak için yeterlidir...
   Birlikte okuyalım:
   “Bireyin mülkiyet hakkı meselesi, çözümü de bireysel anlamda bulacağız şeklinde değildir. Bu ancak saptanacak olan ve uzlaşılacak olan kriterler çerçevesinde mülkiyet komisyonuna havale edilecek bir konudur. Bireyler kendi aralarında  anlaşsalar bile, yine gidilecek yer mülkiyet komisyonu olacaktır.” 
   Birkaç kez okuduktan sonra bu hayati konuyu biraz açalım:
   Diyelim ki; Girne’de bir Rum mülkünde oturuyorsunuz...
  Çözüm sonrasında mülkün eski sahibi kapınıza dayandı ve konuşmaya başladınız...
   “Leymosun’daki mülkümü sana vereyim” deseniz ve o da bunu kabul etse bile komisyona gideceksiniz...
   Komisyon kaç ayda verya kaç yılda karar verir bilinmez...
   Bekleyeceksiniz...
   Ömrünüzün yettiği kadar bekleyeceksiniz...





Leymosun’da mal yoksa???
   Şimdi daha kritik bir konuya geçelim...
   Girne’de Rum mülkünde oturuyorsunuz...
   Leymosun’da, ya da Baf’ta mülkünüz yok...
   2000 veya 2010 yılında 100 bin Sterlin ödeyerek, Yannagi’nin 1974’te terk ettiği evi satın aldınız...
   Size KKTC’nin kocaman ‘Tapu Belgesini’ de verdiler...
   Üzerine de ‘eşdeğer’ yazdılar...
   Devlet bu devlet...
   Elbette güveneceksiniz...
   KKTC’nin altın ve petrol rezervleri yok...
   Ama neticede bir devlet...
   Güveneceksiniz...
   Yüz bin Sterlini ödeyip, tapulu evi satın aldınız...
   Diyelim ki; 2016’da çözüm oldu...
   Evin 1974 öncesindeki sahibi gelip kapınıza dayandı...
   “Çık evimden Mustafa” dedi...
   Siz de tapu belgesini gösterdiniz...
   Kavgaya gerek yok...
   Sinirlerinize hakim olup, mecburen ‘Mülkiyet Komisyonuna’ gideceksiniz...
   Komisyon bir yılda mı, 5 yılda mı karar verir bilinmez...
   Bekleyeceksiniz...
  

Mal sonunda kimin olacak?
   Ömrünüz yeterse komisyonun kararını bekleyeceksiniz...
   Sonuç ne mi olur?..
   Şu an için bilinmiyor...
   Kriterler henüz belirlenmemiş...
   Rumların şartları çerçevesinde ve ‘AB Muktesebatına’ göre bir çözüm olursa, komisyonun Rum üyeleri kesinlikle sizden yana bir karar vermez...
   Türk üyeler ne mi yapar?..
   Sizden yana tavır koyabileceği gibi, Rumdan yana da tavır koyabilir...
   “Adamın malıdır canım, sen de git kimden aldıysan onun yakasına yapış” diyebilir...
   Ve bugünkü zihniyete göre bir komisyon oluşursa, Rum üyelerle birlikte hareket etmesi hiç de şaşırtıcı olmamalı!!!
   Rumlarla birlikte hareket eder mi eder...
   Neticede ‘barış adamlığı’ vardır...
   İnsan haklarına saygı vardır...
   Değil mi yani?..
   Mal Yannagi’nin ise, sen de para verip onun malını satın almışsan, bu senin sorunun!!!
   Git malı kimden almışsan paranı ondan iste!..
   Çok mu karamsar bir tablo?..
   Peki biraz daha iyimser olalım...
   Komisyonun Türk üyelerinin de Türk kullanıcıdan yana tavır koyduğunu düşünelim... 
   O zaman uzlaşı sağlanamayacak ve yabancı üyeden yardım istenecek...
   Yabancı üye ‘AB muktesebatına’ ve kriterlere bakarak karar verecek...
   Sizce sonuç ne olur?..
   Güneyde mülkü bulunmayan ve 100 bin Sterlin ödeyip Yannagi’nin malını satın alan Mustafa’dan yana mı karar verir?..
   Yoksa; malın ilk sahibi Yannagi’den yana mı?..





Ateşle dans
   Korku dolu günler bizleri bekliyor...
   Yıllarca “devletine güven” diyerek Rum mülklerinin satışına izin verdiler...
   Eşdeğer olan da satıldı, olmayan da...
   Şimdi “mülk sahibinin de hakkı var” diyerek, Rum tarafı ile ‘Kategoride mutabakat’ sağlıyorlar...
   Rum tarafı sadece bu uzlaşıdan dolayı bile bayram yapıyor...
   Güneyde mülk bırakan ve bırakmayan, ancak parasını ödeyerek Rum arazisi üzerinde inşa edilmiş mülklerden satın alan binlerce insan, çözüm sonrasında ‘Mülkiyet Komitesine’ havale edilecek...
   Yıllarca komisyon kapısında bekletilecek...
   Ömrü yeterse sonucunu görecek...
   Yetmezse, evlatları sancı çekecek...
   Son açıklamalardan anlaşılanlar böyledir...
   Farklı yorumu olan varsa dinlemeye hazırız...
   Sayın Akıncı’nın son sözünü bir daha okuyalım:
   “Bireyler kendi aralarında  anlaşsalar bile, yine gidilecek yer mülkiyet komisyonu olacaktır...”
   Bu sözlerden sonra, Eczane sayısını sınırlamak isteyenlere bir mesajımız olacak...
   Sakın bunu yapmayın...
   Bir süre sonra yüzlerce eczaneye ve on binlerce sakinleştirici ilaca ihtiyacımız olacak...
   O zaman ‘ateşle dans’ daha kolay olur...
YORUM EKLE

banner608

banner473