banner564

Dok-tor

Önce Türk-Rum diye bölündük, sonra fiilen bölündük. Yetmedi sonra sağcı-solcu diye bölündük o da yetmedi. Türkiyeli-Kıbrıslı diye bölündük. Yeterli mi? Yetmez tabii ki…
Sendikalar- Sivil Toplum Örgütleri olarak da bölünmeye devam ettik. Her ortamda bölünmeye de devam ediyoruz. Nereye kadar devam eder bu bölünmüşlük onu kestirmek de çok zor.
Özeldeki doktorlar ile devletteki doktorlar arasında eskiden tatlı bir rekabet vardı. Şimdi o rekabet neredeyse kavgaya dönüşmek üzere. Öyle ki eskiden sadece rekabet var iken bugün işin şekli ve boyutu değişmek üzere.
Tıpkı Ada’nın bölünmesinde olduğu gibi, tıpkı bugünlerde Türkiyeli-Kıbrıslı diye bölmek isteyenler gibi doktorların da bölünmesi ve birbirini yemesi üzerine çalışanlar var. Bu kesimlerin tek derdi bu işten rant yani kazanç sağlamak.
Hiç kimse kusura bakmasın ama bir iki kişi rant elde edecek diye bu toplumun bu kadar dinamikleri ile oynanmasına müsaade etmemek gerekiyor. 
Bu noktada sağduyulu ağabeylerin-ablaların sahaya inip bu kavgayı sonlandırması gerekiyor, çok daha fazla geç olmadan. 
Devlette görev yapan da özelde hasta bakan da kıymetlimizdir. Günün sonunda derdimize derman oluyor devlette çalışan da, özel de hasta bakanda.

Sayın Bakan mı?
Vah vah yazık çok yazık. Doktorların hakları iyileştirilsin kisvesi altında resmen siyaset yapılıyor. Yazık onca yıl eğitim almış, ülkenin en gözde doktorların bir çatı altında toplandığı Tıp-İş mektup yazmış Sağlık Bakanına. 
“Sayın Bakan” diye belirlemişler yazının başlığını. Kendileri gibi doktor olan bir meslektaşlarına sırf Bakan oldu diye sırf kendi siyasi düşünceleri iktidardayken hiçbir şey yapmadı diye, sırf Sağlık Bakanı elinden geleni ardına koymadan canla başla çalışıyor diye, küçük görmeye çalışıyorlar.
Aferin size Sayın Doktor!
Aferin size Sayın Doktor’un akıl Hoca’sı.
Aferin size Sayın Sendikacı…
Hade siyaset yapacaksınız diye her türlü kışkırtmayı yapıyorsunuz, onu anladık. Ama bu şekilde hitap ederek bu işin sonunun nereye varacağını düşünüyorsunuz?
Yarın o makamlara olurda siz gelirseniz birileri de çıkar size “Sayın Bakan” derse ne diyeceksiniz. Oysa hayatta her şey nasıl görmek isterseniz öyle bakmanız ve davranmanız ile alakalıdır.
Sayın Bakan diyene kadar “Sayın Bakanımız” diyemez miydiniz? Ne yani Faiz Sucuoğlu sizin bakanınız değil mi? Bu ülkenin Bakanı değil mi? 
Gavur mu da Sayın Bakan diyorsunuz. Yazık, bu dile bu üsluba yazık. Umarım ilerde aynı hitap şekli sizin için de kullanılmaz Sayın Başkan!

Üç günlük dünya 
Dün akşam yazılarımızı yazarken sosyal medyada bir ileti gözüme ilişti. Aslında tüm yazdıklarımızın, yaşadıklarımızın özeti gibi. İşte Cevdet Aktepe’nin yazdıkları;
“Doktora koştum, Güzin Hanım dedim, dayımla aramızda derin bir bağ var dedim görmek istiyorum dedim. “Cevdet durumu hiç iyi değil, görmesen daha iyi” dedi. Israr ettim; Tamam dedi seni tanıyamayabilir, maskemi takip yanına girdim. Sanki o değildi yatakta yatan. Yanına gittim elini tuttum gözlerine baktım bana bakıp gülümsedi. Dayı beni tanıdın mı, tanıdıysan güzün kırp dedim. Delikanlı gibi gözünü kırptı. O kadar ağlamak istedim ki anlatamam. Gözyaşlarımı içimde tuttum tuttum ki üzülmesin. Yüce rabbime döndüm ve dualarımı ettim. Dua ederken bana bakıyordu ve elini bana doğru kaldırıyordu. Elini öptüm son kez baktım dayıma Allah büyük sakın korkma dedim. Yanından çıktım, kendimi yollara vurdum ağladım ağladım ağladım. 10 saniye geçmeden Hakk’ın rahmetine kavuştuğunu öğrendim. Hakkım varsa ki onun bizim üstümüzde var helal olsun. 
Bunları neden anlatıyorum diye düşünenler olabilir, neden mi? Sonsuza dek yaşamayacağız, sevdiklerinize sımsıkı sarılın, değerini biliniz diye anlatıyorum. Her sağlıklı güne uyandığınızda Allah’ınıza şükredin diye dünyanın büyüsüne kapılmayın diye.” 

MESAJLAR
Dr. Faiz SUCUOĞLU: Sendikacıların mektubu elinize geçince onları bugün bakanlığa davet etmişsiniz. Sayın Sendikacı diye hitap edin bakalım ne hissedecekler? Bize de söyleyin sonucu olur mu? 
Meral EROĞLU: Dün Lefkoşa’da bir mekanda eski bakanlarımızdan bir tanesi ile baş başa yemek yerken görülmüşsünüz. Uzaktan görenler sizin ne kaynattığınızı çok merak etmiş olacaklar ki hemen telefonlara sarıldılar. 
Halil İbrahim AKÇA: Kızınızın düğün davetiyeleri KKTC’ye ulaşmış ve eski bazı özel dostlara bu davetiyeler bugünlerde dağılmaya başlanmış. Şimdiden mutluluklar diliyoruz genç kardeşlerimize. 
Zorlu TÖRE: UBP Hükümeti tarafından yönetilen BRTK ile ilgili şikayetlerinizi meclis yerine direkt genel başkana ve diğer ilgililere yapıp yapmadığınız merak konusu oldu. Bu konuda da bir açıklama yapar mısınız? 
İzzet İZCAN: Pek muhterem babanız Hakk’ın rahmetine kavuşmuş. Merhuma Allah’tan rahmet geride kalanlara sabırlar diliyoruz, başınız sağ olsun.
Kamil KAYRAL: Mesaiden hemen sonra kendinizi bahçe işlerine verip doğal yoldan terapi yapıyormuşsunuz. Valla en iyisini yapıyorsunuz yine. Bu arada sebze de ektiniz mi bahçeye? 
Ertan BİRİNCİ: Meserya’ya adeta can verecek kampüs inşaatı hızla ilerliyormuş. Yakında inşaatın karkası da gözükmeye başlayacak Meserya’nın bereketli topraklarında.
Dr. Salih BEYOĞLU: Cumartesi günleri toplanmaya devam ediyormuşsunuz eski ve yeni dostlarla. Bu cumartesi bir baskın yapabiliriz bizde size. 
Sezai SEZEN: İskele’den Lefkoşa’ya transfer olmak üzere olduğunuzu duyduk. Lefkoşa’da şimdilerde ev bakıyormuşsunuz. Hayırdır bu başkent aşkı nereden geldi size? 
KS 532: Sivil araçlarda polis sireni bulundurmanın suç olduğunu hatırlatmak isteriz. Öyle her aklına gelen siren takarsa arabasına oo yandık demektir. 
Koral BOZKURT: Ünlü sanatçı Volkan Konak’a Northernland sitesinden bir daire satmışsınız. Yakında Volkan Konak’ı da MTG’li de yaparsanız hiç şaşmayız valla. 
Emir ERSOY: Başarılı bir anjiyo operasyonu geçirmişsiniz. Her şey çok şükür yolundaymış. Çok geçmiş olsun yine de diyete aynen devam demek ki. 
Abdullah İŞKEY: Son dönemde siz de Reis gibi şiir okumaya başlamışsınız. Demek ki siyaset yolunda kendinize Reisi örnek alıyorsunuz. 
Ziya EMİR: Holdingleşme yolunda önemli bir adım daha atıp turizm işine de girmişsiniz ve VİP Transfer şirketi kurmuşsunuz. Bu arada yakında büyük bir açılış töreni yapacakmışsınız holding merkezinde. 
Gürcan ERDOĞAN: Dünkü açıklamanızda dikkatimizi çekti ne zamandan bu yana KIB-TEK’te basın bürosu var. Yeni kurulduysa tebrik ediyoruz sizleri, hayırlı olsun... 

GÜNÜN SÖZÜ
“Alacak-verecek davalarında her yıl ciddi bir artış olduğu görülmektedir. Nitekim bu rakam 2016 yılında en yüksek seviyeye çıkmış durumdadır. 2010-2015 döneminde 69 bin 442, yalnızca 2016 yılında ise 10 bin 816 mazbata çıkarıldığı açıklanmıştır. Bu rakamlar bir anlamda toplumun yaşadığı ekonomik kriz ile fakirleşmenin de göstergesidir."
TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit
YORUM EKLE

banner608

banner474