banner564

Karanlıklardan karanlıklara...

Bir çocuk gibi çocuk oluyorum bazen, öylesine kızıyorum ki algısızlığın derin sularında başka birini kendi sularıma çekmeye çalışırken; hep orda yalnızım, beni anlayan kimse yokmuş gibi dibe çekiliyorum karanlıklarda kaybolurcasına kayboluyorum, söylediğim şeyler güç değil aslında anlaması kolay, haykırıyorum fakat, duyan biri olmadığı gibi dinleyende yok. Güvenilmez biri miyim, başkasını görmektense gözlerimde inançsız bana bakarken; umutsuz yaşasamda bazı geceler, savunmasız koruma duvarlarımı çekerken üzerime; bu kadar bilgi, bu kadar kendini beğenmişliğin içinde,  saf ve temiz kalmak, suretsiz, daha öğrenciyim, bilekleri henüz kesilmiş, kana açık yaralardan soluk almaya çalışıyorum.
Sorular yüksekten birer birer dökülüyor, günden güne ateşini taşırıyor, kitaptan dökülür gibi kelimeler, sadece konuşlan entellektüel şeyler, ne var ki arada sırada birazda konuşulursa aktüel, değil mi? -Yine de ben giderim başımın önüne dik-, kahrederim tüm o yolları, şu dağlardır çıkan üzerime doğru boy verip, değildir benim sıkıntım ekonomik; aklımda kubik değerler, salgın var ilerliyorum tekmil eğitimini aldığım tüm müstahdemeler ve işletmeler yüreğimde; sporunu yapmış kandil kandil ısıtıyor kılcal damarlarımı... Fedakârlık şirketleri kurmalı, bilmem kaç milyon dolar sermaye ile, mutluluk pompalamalı, birçok operasyonlarla, ihtiyaçları gidermeli... Her cinayetin katili aynı değil bu meslekte, -yaşamak cinayettir tecrübelerde katilim-...
Küçük dünyaların insanları bizler, bilginin devşirme çocukları, sağlıksız bir sürü tutum sakatlığı, ortalığı yiyip bitirdiğimiz dayatmalar ışığında bize ne söylenirse onu yapma yükümlülüğümüz varmış gibi, yaşamadık-yaşamıyoruz hâlâ, duyguların iktidar çatışmalarında, kolayca politize olan yürek, omurgası âşkın, o lanet!, eter kokulu karanlıklardan karanlıklara varmış gibi bir ucu ya da nihayet, hayat devam ediyor bizi de sürüklüyor arkasından herşeyin sonu zaten ahiret!.

Poetika 46-49
- Şiir; aba altındaki hakiki bir cehennem-suçlusudur. Sulu da götürür susuz da getirir. Her zaman çekilen çokca akisli bir çiledir; çeker ve çektirir şairine, gönülden ırak olamaz, gönle yakın durmayı sever; onu aynı zaman da yerer de. Ev-e-gen: evden evrene uzayan bir gen; hiçliğin azı çoğu ölümdür- biten bir ge-ze-gen; haris- ‘aç doymam, tok acıkmam sanır’mış- bilinmezlikte bilinmez sanılır ama bilindikçe bilenir adağı aklın, adalelenir bilinirliğe kalb, kanlanır!.
- Şiir; göz, kulak ve kafa içindir.
- Uyanıkken ‘duyusuz algı’ düşüm, ‘nesnesiz algı’ öpüşüm; tenimde, gözlerimde ipek böceği gibi -Ruhbilim- e-oynuyor. Rolleri değiştiren kaderin somut gerçeği kendime kabul ettirmesi şuursuzluğuma yakındır. Nöral maneviyatın içinden Morfeus gibi göğe yükselen istihare halim; ben de bilinçaltımdan kalbime dökülen haşhaşlardır. Rüyâ anahtarları içimde açıyorlar her kapının kilidini, açıyorlar şiiri; hastalıkların habercisini!. Şairlerin kehaneti umut etmek şiir meleklerini, unutturuyorsa kaygılarını ve korkularını, olunuyorsa şehvet içinde yarı-uykulu tutkulu, -ilâhi kaynaklı, bilmecemsi ulvi kelimeler çıkagelir yorumla, açıklıkla, Tanrı’nın verdiği bir vazife gibi zihnimizden. Semavi âlemin hayırla şerridir şiir. Vahiyle, hayırla veya şerle iner. Şuurumdaki imajla+algı alanımdaki görüntü=benim soyut vizyonumdur. Cismani duyularla mânâsını sezdiğim somut metâlarda, uyku-trans halimdeyken tesirini başgösteren, senliğimi cephaneleyen, uyanıkkende nefesim şarjörlerini şuursuz, ‘şiirden yapılma benliğimle’, kötümserliğini iyimserliğini teskinleyerek akislerle döker akide hürriyetini. Şiir yatıştırıcıdır. Kalbime yerleştirdiler salih rüyâlarını, kalmadı ben de gerçeklerden takat ve söyleyebileceğim bir ‘hayır!’ı. Muhtacım sadakatine en azından şekline sadakatin gerçeği içeren hayâllerin, en azından kadim şiirin sadakatine, zaten şiir sadakatin keşf işçiliğidir.
- § Örtülü (ƒ)enomenler¿ paranormal∞  
depresi(ƒ)-liktir; telepatik≈durugörü≈astral,
prekogniti(ƒ)-tir: Şiirin Şuur Projeksiyonu ῼ  
aklın denetimiden ᾨ bilinçdışı deneysel tecrübelere,
estetik ve ahlâksal kaygılardan ᾪ sezgisel içgörülere,
ruhsal özdevinimden ᾮ bedensiz hâfıza olasılıklarına
           reenkarnasyon’ǁǡǁ kainattan tabiata 
esin ve esrimeyle ʘlüsid rüyâdan πȘɨɨȑ’tekamülüne: 
Şiir: Aranmaz, Olur.




Haftanın Şiiri:






                                       Tasavvufî Güller
  Göğün döşeğinde bir çift yürek mehtaba karşı,
kararı yok ki âşkın bahçesinde solar kırk gül dalı,
                 baharın renklendirdiği lâl kâdehlerden, 
                                   dokuyor gözlerin tablolara, 
                            düşsel hiyerogliflerin masalını.
 Yürekoynatan şehvetinin opal porseleninden;   
                   dudaklarının kırlangıç mırıltılarını, 
        yatağının bostanından tırtılsı gamzelerine; 
                     alnında tarazlanan kaos bakışlarını, 
               kirpiklerinin şen şakrak viyolensellerini,  
 tahtırevan kaprislerinden kentsoylu nüktelerine;
                 zekânın şubesinden kalbinin ekosuyla,  
       her epikramdan çıkıyor mahcup bir özetin; 
   aydınlık oratoryosundan tefekkür şiirlerinin.
                      Ve metanetin ütopik şatolarından, 
               cinlerin türkülediği hurufi tekâmüllerin, 
           eliyor kainatın dairesinden elit memelerini, 
ve organlarında bile gezdirenler seni bedenlerinin.
  Fiyong fiyong dişlerinden rujunun fıskiyelediği;
                         rimelli geceliğin, ojeli bâkireliğin,
               hilâl kapılarında merih rengi tesbihin, 
boncuk boncuk dökülür rahmin amentüsünden.       
           Ve çekiçlerinde dokların madensel dirliğin, 
    kıvılcım kıvılcım hecelediğim meczup sevgilim;
                         ekinlerin otakların kılgısal sesiyle, 
     mevsimlerin iklimlerin tropik tümcelerinden;
                               melankolik bulutlar giydiler, 
   vuslat giysilerini, soytarılığın beneklerinden,
                    ve periler söylediler bilmecelerini 
                                          fildişi kulelerinden,
                    migren ağrılarına iyi gelir diye, 
                                          tasavvufî güller.
YORUM EKLE

banner471

banner473