banner564

Kocas ne diyor?

 Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocas; Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili müzakere sürecinin başlaması öncesinde New York’a giderek, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban ki Moon ile görüştü...
 Zamanlaması çok önemli ve dikkat çekici!!!
 Kendi ifadesine göre; görüşme sırasında, Genel Sekretere ‘Yunan tarafının’ şartlarını iletti...
 Birinci şartı; 1960 anlaşmalarından kaynaklanan garantörlüklerin ortadan kaldırılması...
 “Biz garantör üç ülkeden biri olarak bundan vazgeçiyoruz, Türkiye de vazgeçsin” diyor...
 Adam kendini ‘çok açıkgöz’, diğerlerini ‘ahmak’ zannediyor...
 “Genel Sekreter söylediklerimi dikkatle dinleyip, not etti” diyerek, keskin bir çıkış yaptığını anlatıyor...
 Genel Sekreterin görevi bu...
 Söylenenleri not edip, raporuna dâhil edecek...
 Çünkü sen müzakerelerin yeniden başlaması arifesinde, ortaya kabul edilemeyecek şartlar koyuyorsun...
 “Ben vazgeçtim, Türkiye de vazgeçsin” derken, adayı kimin garantisine terk ediyorsun?..
 Avrupa Birliği’ne...
 Çünkü sen oradasın...
 Güney Kıbrıs da orada...
 Ama Türkiye yok...
 Üçüncü garantör ülkenin adada 2 tane askeri üssü var...
 Onun için de bu saatten sonra garantörlüğün önemi yok...
 Yani üçten ikisi mutlu...
 Türkiye’yi ise, uluslararası anlaşmadan kaynaklanan bir haktan mahrum ederek, aklınca adanın tapusunu eline geçireceksin...
 Bizi aptal mı zannediyorsun Kocas?..
İkinci emri daha da önemli
 Yunanistan Dışişleri Bakanı, garantörlükler konusundaki talebini ilettikten sonra, konuyu ‘acil çözüme’ getiriyor...
 Ne diyor biliyor musunuz?..
 “Türkiye acil çözüm istiyorsa çabucak adadan çekilsin” diyor...
 Hemen şimdi...
 “Türkiye çekilirse sorun çözülmüş olur” diyerek, şunları ekliyor:
 “AB üyesi egemen Kıbrıs Cumhuriyeti’nin oluşturmayacağı bir çözümün olamaz”...
 Bu ne demek?..
 Egemenliği tek başına eline geçiren Rum tarafının istediği bir çözüm...
 Türkiye giderse, egemenlik tüm adaya yayılacak ve bu şekilde çözüm sağlanmış olacak...
 Tam anlamıyla siyasi bir skandal...
 Yunan dış politikasının fiyaskosu...
 Kıbrıs sorununun çözümü yönündeki tüm iyi niyetli girişimlere darbe...
 
Bizi adam yerine koymuyor
 Yunanistan Dışişleri Bakanı Kocas, Kıbrıs’ta iki ayrı toplumun yaşadığını kabul etmiyor...
 Bizim düşüncelerimize ve taleplerimize önem vermiyor...
 Bizim, Türkiye’nin garantörlüğüne ihtiyaç duymamızı umursamıyor...
 Türkiye’nin çekip gitmemesi halinde çözümün gerçekleşemeyeceğini söyleyerek, peşin hükümlerle olası müzakere masasını şimdiden dinamitlemiş oluyor...
 Ne büyük pişkinlik?..
 Ne büyük saygısızlık?..
 Bizleri adam yerine koymuyor...
 Bizlere söz hakkı vermiyor...
 Tek güvencemiz olan Türkiye’yi adadan çıkarmak suretiyle, Rumların yönetimindeki devlet içinde bizleri azınlık statüsünde yaşatmak veya bunaltıp kaçırmak istediklerini ima ediyor...
 Yaşanan bunca olaydan sonra bunu BM Genel Sekreteri’nin yüzüne karşı söyleyebiliyor!..
 Ne büyük cüret!!!
 “Beni dikkatlice dinleyip, not aldı” diyerek, bir nevi talimat vermekten söz ediyor...
 İyi ki BM Genel Sekreteri not almış...
 Çünkü kesilen müzakerelerin yeniden başlaması aşamasında Türk tarafının kabul edemeyeceği bu şartları ortaya koymakla, çözümü kimlerin sabote ettiğini bir kez daha kayıtlara geçirmiş oldu...
Türkiye’yi onlar göndermedi
 Türkiye’nin adadan çekip, gitmesini isteyen Yunan Dışişleri Bakanı, 2004 referandumunu da unutmuşa benziyor...
 Türkiye, bundan 11 yıl önce adadan çekilmeye hazır olduğunu tüm dünyaya kanıtlamış oldu...
 Doruk anlaşmalarına dayalı bir çözüm planını kabul etmiş olsalardı, Türkiye çoktan çekip, gitmişti...
 Ama bunu kabul etmeyen onlar oldu...
 Kıbrıslı Türklerle ‘eşit statüde’ olmayı kabul etmediler...
 İki bölgeliliği reddettiler...
 Çok güçlü bir şekilde BM’nin çözüm planına ‘hayır’ dediler...
 Hayır’ın ardından 11 yıl geçti...
 İki gün önce güneyde ‘hayır’ı kutlama törenleri düzenlediler...
 Fanatizmin boyutunu düşünebilir misiniz?..
 Adanın yeniden bütünleşmesine “hayır” dedikleri için bunun kutlamasını yaptılar...
 “Hayır” diyerek, Türkiye’nin buradaki varlığını daha da sağlamlaştırdılar...
 Tüm bu olup, bitenlere baktıkça; bize karşı samimi olmadıklarını daha net bir şekilde anlayabiliyoruz...
 Yazıklar olsun...
 Yaşanan bunca acıdan sonra, hala Kıbrıslı Türklerin varlığını kabul edemiyorlar...
 Bizleri, ayak oyunuyla kandırıp; Türkiye’yi buradan çıkaracaklarını, böylece ‘büyük hedefe’ ulaşabileceklerini sanıyorlar...
 Ama aldanıyorlar...
 Söyledikleri ve yaptıklarıyla bizleri ‘uyanık’ tutuyorlar...
Dünya bunları biliyor
 Yunanistan’ın Dışişleri Bakanı Kocas’ın New York’ta yaptığı açıklamalar, her zaman barıştan yana olan bizleri bir kez daha moral bozukluğuna uğrattı...
 Ama bir başka BM haberi de sevinmemize yol açtı...
 Fileleftheros adlı Rum gazetesine göre; BM’ye bağlı bir birim 158 ülkeyi kapsayan bir ‘mutluluk raporu’ yayımladı...
 Kıbrıs’ı ‘iki ayrı ülke’ olarak gösterdi...
 Mutluluk sıralamasında Kuzey Kıbrıs 66’ncı, güney ise 67’nci sırada yer aldı...
 Gerçekçi mi?..
 Kesinlikle...
 Kıbrıslı Rumlar; 15 Temmuz 1974’te Anavatanları Yunanistan’dan ağır bir darbe yedi...
 Cunta’nın faşist darbesi sonrasında Kıbrıs ikiye bölündü...
 Aradan 38 yıl geçtikten sonra Anavatanlarından ikinci büyük darbeyi finansal açıdan yediler...
 Rum halkının paraları Yunan bankalarında buharlaştı...
 Halen 70 bin civarında işsizlari var...
 Kıbrıslı Türkler ise; insanlık dışı ambargolara karşın Anavatanı Türkiye’nin yardımları sayesinde bugünlere geldi...
 Kıbrıs’ta batırılan bankalardaki mevduatların karşılığını Anavatan ödedi...
 Anavatan her yıl Kıbrıslı Türklere bir milyar dolara yakın mali yardım yapıyor...
 Her türlü projeyi finanse ediyor...
 Sınırlarımızı koruyarak, 41 yıldan beri kan akmasını önlüyor...
 Artık tüm dünya bu gerçekleri görüyor...
 Eğer bizler göremiyorsak...
 Yazık etmiş oluruz...
YORUM EKLE
YORUMLAR
okur
okur - 9 yıl Önce

malesef görülmüyor aksine her fırsatat türkiyeye sövmek bir gelenek olmuş bizde

banner608

banner473