Evet bir çok konuda siyasileri suçlayabiliriz ve haklıyız da!
Kötü yönetim, eşe dosta peşkeş, vizyonsuzluk, kişisel çıkarlar üzerine kurulan bir yönetim şekli vs… vs…
Bunu en başta yazdım… Bir kenarda not edilmiş olarak kalsın…
Ama sistemin değişememesini salt siyasilere fatura etmenin de yanlış olduğunu düşünüyorum…
Bunu örneklerle açıklamaya çalışacağım…
Kıbrıs Türk Hava Yolları örneğinden başlayalım…
Evet, haklıydık, talep ettik ve KTHY’nin yönetimini devraldık…
Buraya kadar her şey süperdi, ancak kabul edelim ki kötü yönettik ve batırdık!
Biz batırdık!
En başta da bu kurumu yönetenler ve bağlı olduğu siyasi erktir suçlu…
Buraya kadar hem fikiriz… Şimdi yazacaklarımdan ötürü kızacak olanlar olacak biliyorum ama bu yüzleşmeleri artık ciddi şekilde yapmalıyız…
Çünkü KTHY’nin batmasında yöneticilerden sonra çalışanlar ve ilgili sendika da sorumludur…
Geçmişte yaşananlar hep akıllarda..
Türkiye’den atanan yönetici, beraberinde getirdiği para, kurumu kurtarmaya yönelik atmaya çalıştığı adımlar ve çalışanlar ile örgütlü olduğu sendikanın (Hava-Sen) kurumu kurtaracak bu adımlara karşı çıkışı… Günün sonunda siyasetçilerin de attığı geri adımlar ile kurumun batışı!
O gün atılan adımlar kurumun batması, yıllarca sürünen çalışanlar ve sonunda ilk başta atılan adıma geri dönüş…
Neydi o adım; çalışanların bir kısmının CAS’a aktarılması…
Buna karşı çıkıldı ama kurum batınca da bunlar yaşandı…
O adımların atılmasına izin verilseydi bugün KTHY belki hala göklerdeydi..
Neyse…
Buradan belediyelerin durumuna geçmek ve Belediye Emekçileri Sendikası (BES)’nı uyarmak istiyorum…
Yine kötü bir adam olacağım ama ben gördüğümü, bildiğimi yazıp paylaşmak isterim…
Bakın son örnek Yenierenköy’dür…
Lefkoşa’yı da halen örnek gösterebiliriz ama kırsala uzanalım…
Yenierenköy Belediyesi batak konumdadır…
Evet bunda sorumlu en başta eski başkanlardır, göz yuman hükümetlerdir…
Ama bilmemiz gereken de şudur; orada çalışanların tümü aynen diğer belediyelerde ve kamuda çalışanlar gibi zaten “ayrıcalıklı” insanlardır…
Çünkü belediyelerde, KİT’lerde ya da kamuda işe girebilmek başlı başına torpilledir zaten…
O nedenle bugün ekmek tekneniz tehlikede ise “sorumluları yargılanmalı” bahanesine saklanmadan herkesin elini taşın altına koyması gerekmektedir…
Çalışan; sayısının azaltılmadan, gelirine dokundurmadan, bayramlık, aile yardımları, 13’üncü maaşlar vs… gibi ek gelirlerine de halel gelmeden sorunun çözülmesini istiyor…
Bu mümkün mü? Hayır değil… Gerçekçi olalım…
Artık herkes ama en başta da sendikacılar anlamalıdırlar ki böyle bir durum artık gerçekçi değildir…
KKTC’nin finansörü konumundaki Türkiye de artık “haklı olarak” kişilerin yanlışlarına para aktarmıyor..
Bu sorunu hükümet ile çalışanlar ve sendika çözecektir…
KTHY önümüzde bir örnektir…
Çalışanlar için en büyük şans Asım Akansoy gibi bir bakana sahip olmalarıdır..
Çalışanları maksimum düzeyde koruyan ama bir takım ödünlerinde içerisinde olduğu tepeden, aşağıya doğru çalışan bir plan öneriyor… Ve bu plan “gerçekler” üzerine bina edilmiştir…
“Kazanılmış hakkımıza dokundurmayız” yaklaşımı ilerde daha kötü sonuçlar doğuracaktır…
“Gerçek”lerin farkına vararak, çalışanlar da, sendikalar da adımlar atmalıdır artık…
Yoksa iş işten geçtikten sonra çok ağlarız hep birlikte…
KTHY’nin terk edilmiş binasına bir bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız…
