banner564

Özdil Nami eleştirileri üzerine düşünceler…

Bu hafta sonu önemli gelişmeler yaşandı…
Özdil Nami’nin atanışı ve Sayın Talat’ın geri dönüşü…
İki olay da Kıbrıs Türk siyaseti için çok önemli…
Ben şu sıra daha da çok önem verilmesi gereken konuyla, Özdil Nami’nin müzakereci atanmasıyla başlıyorum…
Yorumda belki geç kaldık ama en azından oluşan tepkileri de yorumlama şansını yakalamış oluyoruz… 
Halkın yüzde 60 iradesiyle seçilen bir cumhurbaşkanının tabi ki kendi doğruları çerçevesinde bir atama yapması gayet normal ve doğal…
Herkesin gönlünde bir aslan yatıyor olabilir… Bu atama yapılmadı diye düne kadar göklere çıkarılan bir isim bir anda “tu kaka” olmaz, olamaz…
Akıncı dik duruşunu daha ilk günden kanıtladı, ancak bu Türkiye’yi dışlamak anlamına gelmedi, zaten gelemez de…
Ama en azından Tayyip Erdoğan bile olsa, artık bizlere iki de bir “ayar çekemeyeceğini” anlaması açısından yaşananlar önemliydi ve kanaatimce olumluydu…
Peki Özdil Nami müzakereci olarak atanınca yapılan yorumlara bakıyorum, “Türkiye istedi ve Akıncı atadı…”
Bunun böyle olmadığını düşünenlerdenim…
Nedeni de basit… 
Her koşulda ülkedeki barış güçlerinin tek bir ses vermesi gerekmekte ve bu sesi verecek Akıncı’nın arkasında olmaları gerekmektedir…
İşte bu anlamda müzakerecinin CTP’li olması aslında bir gereklilikti… 
Kaldı ki, Talat-Nami ikilisi döneminde müzakerelerin bugüne kadarki en büyük ilerlemeleri sağlanmış ancak finiş gerçekleşememişti…
Şimdi Akıncı-Nami ikilisi “bu finişi başarabilir mi?” 
Umarım… Çünkü gönlümden geçen bu…
Kıbrıs’ta kalıcı bir çözüm… Amaç bu… Çözüme bizi kimin götüreceği benim açımdan hiç de önemli değildir, önemli olan çözümü yakalamaktır…
Şunu da iyi bilmek gerekir kanaatindeyim; Türkiye Kıbrıs’ın garantörüdür… Kuzey Kıbrıs, Türkiye’nin alt yönetimidir (Bunu uluslararası mahkemeler zaten söylüyor)
Gerçek ortadayken Türkiye’yi dışlayan bir çözüm imkansızdır… 
İşte bu noktada kritik soru geliyor: “Türkiye çözüm ister mi?”
Bence ister…
Çözüm Türkiye’nin de önünü açar… Siyaseten de ekonomik olarak da Türkiye çözümden kazançlı çıkar…
Peki Sayın Akıncı ister mi?
Bence ister…
Toplumu O’na zaten bu görevi bu istencinden dolayı vermiş durumda
Peki Sayın Nami ister mi?
Bence O da ister…
Neden istemesin ki? Belki CTP’nin BG kanadından olabilir ama en başta Sayın Nami de bir iş insanıdır ve çözümün kazanımlarının neler olabileceğini en iyi bilenlerdendir…
O zaman daha yola çıkmadan eleştiri değil, aktif destek olma vaktidir…
TÜRKİYESİZ BİR ÇÖZÜM MÜ?
Şunu da çok iyi bilmemiz gerektiğini düşünüyorum… 
Eğer bu toplum Türkiyesiz bir mücadele talep ediyor olsaydı o zaman KSP adayı Mustafa Onurer,  bu seçimin galibi olurdu…
Çünkü Sayın Onurer seçim sürecinde bu yönde mesajlarını çok net verdi…
Sonuç ortada…
O zaman gerçekler üzerinden siyaset gerçekleştirmek gerekir… 
Gerçek de Türkiye ile omuz omuza çözüm için mücadele etmektir…
NAMİ MARAŞ DÜŞÜNCESİNİ DEĞİŞTİRECEKTİR
Nami tercihine bir eleştiri de Maraş açılımı üzerinden geliyor…
Ve bu haklı bir eleştiri… 
Sayın Nami Maraş’ın her zaman kapsamlı çözümün bir parçası olmasını savundu, oysa Akıncı kapsamlı çözümün yanında Maraş’ın açılabileceği tezini ortaya koydu…
Halk Akıncı’nın tezine onay verdi 
Demek ki Sayın Nami bu görevi kabul ettiğine göre, Akıncı’nın vizyonu çerçevesinde hareket etmeyi de kabul etmiş demektir…
O zaman bu eleştiri de ortadan kalkmış olur…
Yeni dönem umarım Kıbrıs’a hayırlı olur ve bir çözüm  getirir…
YORUM EKLE

banner608

banner473