banner564

25 Kasım umut vermiyor

Önümüzdeki hafta yine Kıbrıs sorunu ile yüzleşeceğimiz bir hafta olacak. 15 Temmuz 1974’te doruk noktasına çıkan Kıbrıs sorunu günümüze değin geçen kırk beş yıllık süreç içerisinde değişik zamanlarda iki toplumlu görüşmelere sahne olsa da henüz bir sonuca ulaşılamamıştır. Son olarak iki yıl önce Crans Montana’da görüşen iki lider, 25 Kasım’da Berlin’de yeniden bir araya geleceklerdir.
Yıllardır her iki toplum liderinin görüşme öncesi medya manşetlerinde görülen “Son Dönemeç”, “Anlaşmaya Doğru”, “Krtitik Görüşme” ve benzeri başlıklardan dolayı; topluma aşılanan umutların bir sonuç vermemesi nedeniyle, 25 Kasım’daki üçlü görüşmelerden de kimsenin bir beklentisi yoktur. Bu nedenle olmalıdır ki geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda, meclisteki parti liderleri ve temsilcilerine verilen bilgilendirme toplantısı sonrasında yapılan açıklamalar da benzer yöndedir.
Umut, hedefe ulaşma beklentisinin duygusal öğesi olarak tanımlanmaktadır. Ayrıca umut, gelecek odaklıdır ve bir amaca yönelimlidir. Umut, kişide olumlu çağrışımlar yapan bir kavramdır. Geleceğe dönüktür ve iyi şeylerin olacağı beklentisi içerisinde olmaktır.
Filozof Gabriel Marcel’a göre; umut, insanda varoluş duygusunu oluşturur, kişinin yabancılaşmasını engeller ve kendini gerçekleştirme yönündeki kararlılığına yol açar. Diğer yandan Friedrich Nietzsche umuda karamsar yaklaşmış ve umudun insanın yaşadığı eziyetin süresini arttırdığını belirtmiştir. Erik Erikson’a göre; umut, kişinin isteklerini elde edebileceğine ilişkin kalıcı bir inançtır. Staats’a göre ise istekler ve beklentiler arasındaki etkileşimdir. 
Umutsuzluk ise tuzağa düşmüşlük hissini, imkânsızlığı ve çaresizliği çağrıştırır. Umutsuz olan bireyde mutsuzluk, çaresizlik, yaşama isteğinin kaybı, sözel ve davranışsal ifadelerde ve ilgide azalma görülür. Bunlara ek olarak umutsuz durumlarda cesaretini yitirme, kendini yolun sonunda gibi hissetme, gergin ve sinirli olma, karamsarlık yaşama ve hayattan zevk alamama gibi olumsuz duygular da görülürmektedir.
Bulunduğumuz coğrafyada Kıbrıs sorununa bağlı olarak gelişen toplumsal umutsuzluğun yansımalarını sosyal, ekonomik ve kültürel yaşantımız içerisinde görmekteyiz. Başta sağlık ve eğitim olmak üzere yaşantımızın her alanındaki olumsuzluklar herkesin bildiği konuları içermektedir. Fakat bu olumsuzluklar kendiliğinden geçmeyecektir. Kıbrıs sorununun çözümü halinde dahi tüm olumsuzluklar ile yüzleşmemiz daha vahim olacaktır. Mutlaka kendi toplumsal yaşantımız için bizlerin adım atması farklı davranması gerekmektedir. Bu noktada ise toplumda bir farkındalık yaratılması gerekiyorsa, ortak bir bilinç yaratılması ilk basamak olmalıdır. İster üçlü ister beşli görüşme olsun, ortak bir bilinç ile hareket edilmedikçe, farklı bir sonuç beklemek elbette gerçekçi olmayacaktır.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar. 

YORUM EKLE

banner471

banner473