banner564

39.  Âmenû (Allah’a ulaşmayı dileyen)  

 Bugün dünyanın hakikatler mecmuasında binlerce yıldır sürüp gelen kalıplaşmış, kanıtlanmış, ontolojik, kalıtımsal gerçekliği, insanın; modern ve post-modern putu yine kendi nefsidir. Hakikatin idraki şirk karanlığına ve küfre düşmeden imanın nuruyla nihayet bulur. Kafa gözlerinden perde inmeden, nefislerini marazlardan kurtarmadan saadete eremezler.  Kalbin tuğyanlarına karşı, karanlığın bilinmezliğine karşı, kalbî Muhammedî’yi siper etmen gerekir. Bu yaya kalbimle ihtiyaç duyarım, sahih muradımı gizleyerek; manaya hamd ve şükürle, ledünnî ilimle şuurumu telkin ve terbiye etmeye. İstikbal yolcusu olarak çıktığım uzun yolda hayâl, hakikati vahdet şuuruyla temsil etti. Vücut ilanımı verdim Kur’an’la imal ettiğim düşüncelerin bulunduğu en hakiki gazeteye. Kendime kalırsam ibadet ve ubudiyetle kendimde icat ettiğim şeylerle sükûn edeceğim. Zaten insan hayatı, cennet ile cehennemin, cehennem ile cennetin arasında Kuran-ı Kerim’in, Hadislerin, Sünnet ’in ve Ümmet’in akli ve kalbi farkındalıklarının tevhit güzergâhadır. 
Kaosta kâinatın bana hibe edilmiş armağanı kalbimin içindeki kâinatın iç tezekkürüdür. Benliğimle düşünebilmek için dünya zulmetlerini, kalbim mütekellim aklın devresinde verileri ferasetle akleden mütefekkir. İnsandan insana tecelli edip akan âlemlerden yapılma aramızdaki ilâhi bağsın; büyük âlemden küçük âleme, sonumuz yarattığın ilk basit halimizde gizlidir. O zaman sen de hal idik, bilinmeni istedin, seninle biz kendimizi bildik. Mürekkebin her harfinde sen varsın, kalemde, kâğıtta, noktada. Kitap(Kur’an) insan dairesinde kalpleri mikron hassasiyette döndüren varlığımda gizli havas sır harflerinin tutuştuğu kalpten suretlere konuşan mana resimleridir. 
Allah’ın esmaları her kalpte mevcudiyetini korur ve beni bende, bana bizimle, bizi gördürürdü. İlk evveli eşyada son evveli atom altı parçacıklarda dinamik devinen Hakk’tır. Ne hikmet ve oluş varsa âlemde O’dan yapılma âdemden bu yana tezahür eder fıtratımızda. Nefis kemâlâtına (olgunluğuna) surette, nüshada, varlığın görünün kısmında izmihlal (yok olma, görünmez hale gelme) ve fenada kendimizi zatımızın ayna prizmasında renksizleştirip, Allah’ın bize nakşettiği hayreti artırıp, O’nun kutbunda tüm hakikatin manevi ve ilmi terkibiyle erimektir. Başlangıçtan sona bütün mertebelerin yükü yetmiş bin zulmet perdesinden ibaret hep tek istikamet ve amaç için kalbimizde Cemâlullah’ı görmektir.  
Hayallerinin senkronize yapıldığı fabrikaya gir çocuk, orada düşlerden kelebekler, hiç akmayan gözyaşı yapacaklar sana. Buluttan giysiler yağmurdan eldivenler yapılacak. Güneşten gülüşler, sabahtan nevresimler, çiçeklerden sana mutluluklar yapılacaktır. Hiç düşünme çünkü hiç düşünmeden yapılan terlikler yapılacak sana yazın havuza girmen için bizim yazlıkta. Kedilerden şezlonglar yapılacak güneşlenmen için miyav gibi seslerden güneş kremleri yapılacak. Daha da kalbin kanından gül şurubu yapılacak içilmek için, yanında çikolatalı pastalar topraktan yapılacak yemek için, yeni filizlenen nane ve kekik konacak burnuna, kulaklarına adaçayı takılacak ve sen sonsuz uzayın yıldızlarını yiyeceksin her gün. Uykudan uyanmama bekçileri bekleyecek seni, bir de düş anlatıcın başında, kötü rüya görmemen için. Senin nasıl var olduğunu hiçliğe soracaklar, ışık yoktur diye aynalar sana görünmez olduğunu söyleyecek kuşları yaratacaklar. Orada dikilip durduğunu sanma seni aynalı şifonyerin yanında duran Allah’ın varlığını tartışmasız kabul etme, mutlak inancın gök gürültüsüne astılar. Yıldırım gibi kinetik çarpan kalbin var, olduğunu biliyorsun, var mısın, yok musun sen de bilmiyorsun? Çünkü seni aldılar yerine sen de olmayan bir ben koydular. İşte o benle seni kuantum mekaniğinin kalbimde bedenlenen moleküllerine dağıttılar; ışık, renk, ses, dalga, sıcaklık, hayal ve hakikat, bilinç ve şuur orada kendi gerçekliğinin yanılsamaları dışında gerçekliklerini kendilerine göre kurarlar.
Dile kalbinle dile yalnız. Bil ki bildiğin hiçbir yerde bilmediğin her yer olmayacaktır. Her yer sana seni hatırlatan bir atomu barındıracaktır her zaman. Hicap perdelerine asıl ve düşür onları takıldıkları kornişlerden. Çünkü insanın varlığı perdedir insanın varlığına; yokluğa ve Nûr’a sarıl, ilâhi âşka delil istemez kalp, unutma, yarın yeni sözler söylenip ana menü diye yenilecektir.  

YORUM EKLE

banner471

banner473