banner564

46. Kalp makinesindeki tanrı 

 “Tanrı fındıkları verir ama kabuklarını kırmaz.” Franz Kafka.
Kalbindeki kelimelerin alfabesi âşkı nefs savaşına vüsatınca götüren aklın militarizmidir. Şuur projeksiyonundan bakıldığında noksanlığını Allah’tan bileceksin. Kalbim gece vardiyasında Kâbe’de yedi tavaftır, örtüsüne konmuş uğurböceğine âşık olmuş ruhum, gönül levhasında kalbin lisanını söyler kuşlarım, tutunacak yürek arar dalında Allah öpüşlü kokuşlu bembeyaz ihramım. 5. odada kalbi koruma cemiyeti var, yıllık toplantısını benim kalıbımdan çıkan iç dökmemden sonra yapacaklar sanırım. İçimde az mı ki dünyanın biriktirdiğim cam kırıkları, Allah’ın bu bedenime tayin ettiği aklı kullanmama rağmen, bazen kalbim polislerle iç huzur kapıma baskına geliyor. Odanın çıplaklığına tango resimleri asarım, sevdiğim semazenlerin kalpleriyle dönüş fotoğraflarını. Sabahları yatakta uzanan kalbime Kur’an-ı Kerim ayetlerini sererim üşümesin candaki tenim. Bengi düşlerime Allah’ın Esmâlarını, Kâbe’de tavaf etmenin tahayyülünü asarım, böylece ne gece ne gündüz gökyüzü duvarında hiç gözlerim boş kalmaz, elâ elâ bakar gerçekliğine gönül asâsının.  
Kendi içimdeki insanı anladığımda hiçlik varlığa değişmedi tecrübeli ayakların iz bırakan yolunu. Düşüncelerin rüzgârının çarkı döndü hiçlik evinin tozları mesabesinde hep halı altına istiflendi kötü niyetler, nifak tohumları, haset kurdeşenleri. Mukavemet teşkilatını 6. Odada evsaflı kurduk gelin, kalbin mücahitleri ileri. Alçak nefs mühimmatını depolamış, ketum bekliyor az ilerdeki silah ikmâl köylerinde. Ataleti koruma kanunu köy belediye meclisi tüzüklerinde yer alıyordu. Ağır ceza mahkemesi kuruldu ve gül kırığı kâğıtlara yazıldı nefs töhmet altındadır, kalp de ipiltilere kulak asmasın, her sabaha askıya astığın ferasetini alsan yeter. Yağmur yıldırdar diğerkâmlık paltonu üzerine giymişsin ne güzel nefsin şiddetli yağmurları altında başkalarını düşünebilmen. Zihnin lügatinde Allahsız usulcacık geçen hiçbir trende sözcük yoktur kalbine varlığını fısıldamasın. Afyonu patlamamış bir cehennemin arifesindedir insan. 
Merhametinin odasına sığınabilirsin, beş vakit sonsuzluğu yaşayabilirsin duâda. Kalbim metropol bir şehir olabilecek kadar kalabalık değil bu odada, şirin ve ufak bir köyde ahşaptan bir evin üzerine akan su damlaları kadar mutluyum burada. Bu odanın çölünde Allah’ın adaleti vardır, sessizlik ve huzur için kalbimi kapıda bekletiyorum, kim kapımı çalıp içeriye girecek diye. Metalar sevilir ama insan ne yazık ki sevilmeyen mahlûklar sınıfındadır. Öğretmenin sorusuna cevap veremeyen bir çocuk gibi daima dünyada imansız azarlanandır. Kalbin irşadı bu İslamiyet odasında sonsuz ilahi güce karşı öz nefsi teşviktir. Kalbimin antika kilidini açabilmek için kalbimle kalemim arasında kir ve pas sökücü koydum, onunçin kalp dükkânım iki namaz arası kapalıdır her gün. 
Bu odada kalp somut kötülükleri akledebilse, bir atım atmaz hemen kalp ve akciğer makinesine bağlanır, yine bu dünyanın cefasını başkalarına bırakırdı eğer gönülde inanç cevheri bulunmasaydı. Kalp gönül olunca ilahi hidayete erer. Dokunsan kalp gelecek bedenime, kalbimi sevecek kadar kan içeceğim ve öpeceğim bana küs atmamaya yeltendiğinde Allah’ın izniyle tabii. Kalp atışı miktarı kadar kalbimde konaklasan da olur, yine de bana yeter seninle o miktar nefes alıp vermem. Geri verdiğimde de nefesimi yine senin yarattığın havayla karışır bana verdiğin canım. O yüzdendir ki o can benden gitmez. Politikayı bile ilerde bana verdiğin kalbin konjonktürü belirleyecektir; hangi iman dolu nefsin milletvekili kabinesine gireceğine. Bu kalbin yedi kez kendi etrafında döndüğü astrofizik odasıdır.  

YORUM EKLE

banner608

banner473