banner564

49. KUSURSUZLUĞUN ALAMETLERİ 

 “Allah’tan başkasına kulluk edeni Allah her şeye kul eder.” Rasim Özdenören.
Kalbini kalbime dayadı. Kalbimden giderken kalbime spekülasyon ayakkabısını düşürmüştü. Ben çelme takmadım. İstemiyorum ama kalp cebime koy misali bir âşktı bizim ki, yalnızca birbirimizi evcilleştirerek kandırmaya çalışıyorduk. Senin kalbinden güzel vicdansız olur, bilmiyor muydun? Burs mu veriliyor kalbinde kötü niyeti olana? Tanrının diyalektiği usumuza analog bir uyarıdır. Beyhude değil bu hakikatin kozmik metafiziği; haddizatında kalbin cennet ve cehenneminde sonsuz tango elementlerinin müreffeh ve muzaffer Allah’a kulluk dansı vardır. Kalbinin kırılma noktasının başrol oyuncusu insan ontolojisidir. Salt soyut epistemolojik doktrinlerle içimde kalbinden başka kayda değer bir kayıt yoktu. Somut yanılsamanın gerçekliğiyle ağır kuantum makineler kalbimizdeki atomik sıra evrenlerle birleşerek hayatı organik bir multi sisteme dönüştüreceklerdir. 
Kalpten kalbe sohbet etmenin pusulası birbirimizle ulusal demokratik duygudaşlık kurmaktır. Burası kalbine bakma durağıdır; otobüs bekleyen hayâller semtine hoş geldiniz, saatini kaçırmış hüzünle bekleyen yolcular umutlarını arkada bırakıp ancak da gidenlere kalbini sallıyor. 
Hadi sen bana sensiz geldin ben de sana bensiz gelirsem; beni sensiz seni bensiz kabul eder misin? Kendini kendinle bilme şuuruyla donatmışsın. Hâlâ ruh üşümen geçmedi mi? Kalbinde bin bir türlü uhde; kalbinin sulhu ve salahı için her türlü nefs düellosuna girmelisin. Kalp düalist bir ışıldak gibidir karanlığı ve aydınlığı içinde terminolojik bir şekilde filtresiz barındırır. Kalbe sirayet etmesi için tortusu içimde kalmış bir sabah farkındalığı, kendi bilinci içinde uyanık eksoterik ve ezoterik insan kalabalığı, erekbilimsel seleksiyonda nihai vertusunu bulmuş; kozmogonik sıfır noktasıdır insan. Eskatolojik bir karmanın içinde “Çok olan tek bir kez daha tek olacaktır.”. 
Uzam ve zamanın dokusu sonsuz olasılıkların teninde çürüyerek sonlu olan hakikatimizi sınırlandırarak bizi dünyanın optik metaforunda agnostik bir anlayışla dogmalara katalize ederken;
Sine qua non (olmazsa olmaz) elektrodinamik bir sarkaçla yaratılışımızın vitrayında kayan yıldızlar gibi alegorik bir resimde şaftımızı yakarlar. 
Ufukların kesiştiği yerde sevenleri uzaklıklar yakınlaştırır birbirine. Kalbin matrisi mürekkepten işareti yok bir nefs yaratığıdır. İkili karşıolumlar, metonimik karşıtlıklar ve oedipal rekabetlerle hayat konvansiyonel bir arızadan alınmış kaypak bir alıntıdır. Hayatın her öbeğinde bir slogan, bir klişe söz her zaman birinden etkilenme endişesiyle süren kalbin anlamı bir başka kalbe kadar uzanır. Sağlıklı olmamız için unutmayın probiotikleri ve prebiotikleri dengede tüketmemizle alakalıdır. Yaşam skalamız paymâl üzerine kurulu hayat boyu para istatistiğiyle geçen hurdalıkta altın iğne aramaya benzer.       
Kalbin mimarisinin derinliği hayatın siyasi derinliğiyle ölçülebilir düzeydedir. Ruhun esprisi yoksa kalbin spritus üretmesi beklenemez. Her insan kendi ruhuna üflendiği ilâhi vahyi temsil ve temessül eder. Kalbi esaslı eda etmenin hakikati mecaz ve kinaye yolu ile insanı yormaktır ki içindeki estetik bilinç açığa çıksın. Sanatkârın bizde gördüğünü bizde biz de görmeliyiz. İnsanın nefsi içindeki tarifi kolaydır, önemli olan kemâl mertebesinde Allah’ın cemâlini kalbinde gayet sarih bir şekilde hissedebilmektir. Gerçeğin vekili olmak istediğimiz insan modelini bize sezdirir, her zaman hayatta fazlalık olarak kalacağımız için hayatı içselleştirdiğimiz hayatta olan olguları hayatımıza eklemlediğimiz bir bütünün daima kendimizde eksik olan gerçek parçalarını ararız. Tamamlanmamış en büyük parçayı güzel oluşun imkânsızlığı tezahürünü bizatihi kalp güzelliğinin dehâsı ile Allah’ın inanacağı bir nefer, görünüşü meftun, eteklerinde konuk ettiği milyarlarca gönül misafiriyle, kusursuzluğun alametidir.  

YORUM EKLE

banner608

banner474