banner564

54. Hayır Hasenat

 Bu hakir bedenden çıkmamız, varlığımızı dıştan görüp çocuk safiyetiyle daha iyi anlamamız en az bildiğimiz nefse karşı olan hâl felsefedir. Felsefe kalbi Allah’a hazırlamaktır. İnsan Allah’ın karşısında aczini bildikten sonra kendini anlamaya başlar. Amaç O’na boyun eğmek değildir, O’nunla birlikte, ilmiyle, manevi bilimde yücelmektir. Allah’a dua edeceğimiz gelsin, bir gün de Kitabını okuyup anlayacağımız akıl sahipleri de. Biliyor musun ne kadar mutlu olurduk, Allah’ın evinde her gün bir misafirperveri ağırlasak. Âyetlerinin içeceğinden daha tatlısı olmazdı biliyor musun? 
Sâlik, bilim ve felsefe mürşitleri bugün, felsefe üniversitesi için toplantıya geleceklerdi bizim kul hakkı yenmeyen misafirhaneye. Beren ve Peren hazırlanın İstanbul’a gitmeden, sizin de onlara sorular sorup aklınızı ve akıllarını sorgulamanızı istiyorum. Ruhunuzun sporuyla uğraşın, aklınızın jimnastiğiyle, bilimin, bilginin ve ilimin teleferiğinde eşsiz manzarayı seyredin. 
Akıl, aklı terk etmek için lazımdır. Hayat yolunun her geçtiği yerde filozoflar kokularını bırakır, bir gün gelirde düşünmeye başlarsak diye. Peren, soru sormak için atıldı. Fakat Beren, muzipliğiyle Peren’in önüne geçerek söze balıklama atladı ama soru beklenmedik sert bir kaya gibi insanların zihinlerine çarptı. “İnsanın kalbine, Allah bütün hakikatleri yazdı mı?” Allah’ın deryası kalpte harflerimizi bizde birleyen mekândır. Önce biz atomlardan yapılma nokta ve harflerdik, olgunlaştık sonra Nüsha-i Kübrâ olduk. Fakat çok zordur oluşla olmak; Bütün renkleri beyazdan çıkarmak gibidir. 
Peren dayanamayıp, Beren’e kızarak onu ittirdi. İçinde derin bir soru sorma arzusuyla yüzlerine baktı ve “Kalbin hassası nedir?” Diye sorarak herkesi şaşırttı. Kalpsizlere kalp nakletmektir en ucuz tarifeden. Onlar, ne de olsa sonra bize pahalıya ödeteceklerdir dünyada faturayı. Ardına bir soru daha; “Dünyada liyakat kaldı mı?” Hiç kimse hemen hemen hak ettiği yerde değil ki, istisnalar hariç herkes dini anlamda ‘bir’ için değil çıkarlarının hepsi için çabalıyor. İnsanın fıtratı gereği içten gelen şuurlu veya şuursuz kişisel çıkarların sesine kulak verip içtenlikle dinlemesini biliyor. Ya Allah’ı huzurla beş vakit dinlese, ya da içinde hep dingin dinlese; o zaman ‘hep’ her zaman ‘bir’ olur.   
Benim tespihim kalbimdir, defalarca Hak’tan gelen canı tespih eder. Manevi öl der! Madden diril der! Kalbin emsali yoktur. Allah’ın imzası her kalpte farklıdır. Kalp diyalektik düşünceyle hem muhabere hem sulh eder. Netice de iyi niyetten yapılma kalbin ameli, kişilerarası uzlaşmanın gizli devletidir. Kalp ve akıl, kudret parmakları arasında Rahman ve Rahimdir. İnsanlar zamanın düzeyine göre irşat etmelidirler kendilerini. Kütlelere mertebesince muamele etmelidir. İnsan duygularınca yüzü bedava dağıtılan kitap gibidir. Pahalıya satılan sağduyulu ilmi neticeleri akıl ve kalpte, insanının evveline yerleştirebilmesi çok büyük bir mazhariyettir. Uzlet etmelisin, yalnızlığa düşmelisin, kötü yaralanmalısın; acı telafi edilebilir olmamalı ki düşünmeyi düşünmemeye temyiz edebilesin.
Senin ilk ibadetin, insanlara karşı usta dokumacı gibi hayır hasenat dokumak olmalı.  

YORUM EKLE

banner608

banner474