banner564

AB 2024 zirve kararı

AB’nin 17 Nisan 2024 Zirvesinde Türkiye ile ilgili alınan kararın 10 . Maddesine dönük Kuzey Kıbrıs’tan ve Türkiye  hükümet ve devlet yetkililerinden  tepkiler geldi.  Bu  madde  AB’nin  Kıbrıs sorunu ile ilgili daha önceki kararlarına atıf yapıyor ve BM Parametrelerinde,  Federal Çözümü yeniden destekledlğini   açıkca ifade ediyor.  Ancak söz konusu kararın bir başka önemli yanı  ele alınmadı. Bu ise Türkiye’nin  AB üyelik süreci ile ilgili açık bir ifadenin olmamasıdır.  Ama en ilginci Kuzey Kıbrıs ve  Türkiye’de de  buna dönük  ses çıkmaması oldu. Sanki, Türkiye’nin AB üyelik sürecinin askıda kalması ile ilgili   tüm taraflar ilan edilmemiş bir ortaklık içinde.  Ancak hiç unutmamak gerekir ki 1997 de Atina Zirvesinde Türkiye’ye AB   Aday  Üyeliği  statüsü verilmemesi nedeni ile Türk - Yunan ilişkilerinde ve Kıbrıs’ta çok gerilimli günler yaşanmıştı. Nihayet,  1999 AB  Helsinki Zirvesinde, Türkiye’ye AB Aday ülke statüsü verilmesi ile birlikte Kıbrıs’ta kopan toplumlararası görüşmeler, Dolaylı Görüşme formatında başlamıştı. . Ayrıca Türkiye’de  görevde olan en milliyetçi hükümet, o zaman,  gerçekleşen bu adımla, İdam cezasının kaldırılması ile demokratikleşme alanında ilk adımları  başlatmıştı.  Üstelik Türkiye ve Yunanistan ilişkileri,  Marmara acı depremi sonrası, o etki ile son derece önemli bir yumuşama ve yakınlaşmaya girmişti.  Bu olay, Türkiye siyasi yaşamında 2002 yılı ile birlikte AB üyelik kriterlerini yakalamak için ekonomi ve demokratik yaşamda çok önemli demokratik adımların gelişmesini hızlandırmıştı. Bu çabalar, 2003 Kopanhag Zirvesinde, Türkiye’ ye AB üyeliği yolunda hükümetler arası görüşme zeminini getirmişti. Bu  süreç  Kıbrıs sorunu çözüm süreci ile  Türk - Yunan ilişkileri ve üç ülkede iç siyasette akılcıl demokratik gelişmeleri de hızlandırmıştı. Şimdi ise  2024 AB Zirvesi sonuç bildirgesinde, AB üyelik sürecine değinmeden,  Türkiye - AB ilişkilerini siyasi, ekonomik, ticari iyi ortaklık ilişkisi ile tanımlanması, AB ve Türkiye için geri bir adımdır. Hele bu kararda,  Orta Doğu - AB ilişkilerini,  “partnerlerle” işbirliği ile ifade ederken,  Türkiye ile ilgili, yalnızca Doğu Akdeniz için ortak işbirliğinden bahsetmesi  olumsuzdur. Hade onları anladık. Peki bizde ve Türkiye’de AB’ nin bu yanlış tutumuna yönelik bir eleştiriyi devlet, hükümet  babında dahi dile getirmemek ne oluyor? Yoksa bu,  “ körün istediği bir çift göz “ ata sözü  gibi mi oluyor?
 Kıbrıs sorunun çözüm prespektifi ile ilgili olarak katıldığım ilkelere, “ Kıbrıs Cumhuriyeti” ile Yunanistan,    samimiyetlerini sorgulasam da  desteği  çok  açık  ifade ettiler. Ancak onlarda Türkiye’nin AB üyeliği ile ilgili bu eksikliğe yönelik tek kelam etmediler. Halbuki bu üyelik süreci Ege ve Doğu Akdenizde ve üç ülke ilişkilerinde yumuşama ve barışcı süreci son derece olumlu etkilemişti.. Şimdilerde Güney Kıbrıs ve  Yunanistan’da Doğu Akdenizden Türkiye’nin dışlanmaması ile ilgili görüşler ifade ediliyor. AB zirvesinin Türkiye ile ilgili kararında ise Doğu Akdeniz’de işbirliği ve ortak cıkarlar ifade  ediliyor. Bunun tercümesinin  hidrokarbon yataklarının değerlendirilmesinde işbirliği ve ortak çıkar olduğu açıktır. Bu olumlu. Hepsini  bir yere bıraktım. “ Kıbrıs Cumhuriyeti” neden Türkiye - AB üyelik sürecinde görüşülen Fasıllardan ųç Fasılı   bloke etti? Bu Fasìllar ise;  Yargı, Basın Özgürlüğü ve İnsan Hakları yasa ve uygulamalarını Avrupa kriterlerine ilerletmekle ilgili idi. Güya Kıbrıs sorunun çözüm sürecinde kendi dayatmalarına yol açacak diye,  en temel insani değerleri, siyasetin çirkin pazarlık kozu yaparak bu adımı attılar.   Madem  ilişkileri yumuşatarak çözüm zeminini güçlendirmek istiyorsun, o zaman bu Fasıllar üzerindeki blokajı kaldır. Sayın Tatar da bunu talep etsin. Ama bunların tümü çözüme karşı oldukları için  Türkiye - AB üyelik sürecinin ismini dahi  anmazlar. O zaman görev Kıbrıs Türk ve Rum Toplumlarının barışcı   güçlerine düşer. 

YORUM EKLE
YORUMLAR
Turkish Power
Turkish Power - 6 gün Önce

Kimin umrunda ctpspor

banner608

banner474