banner564

AB’nin tarihi sorumluluğu

   Savaşın kötü yanlarını şimdi daha net görebiliyoruz...
   Rusya’nın, Ukrayna’ya yönelik saldırısı nedeniyle çok sayıda insan hayatını kaybetti...
   Savaş duruncaya kadar daha da can kayıpları olacak...
   Bir başka acı verici olay ise milyonlarca insanın evini, işini, hatıralarını, her şeyini bırakarak başka bir ülkeye göç etmesi veya sığınaklarda yaşamasıdır...
   Babalar, abiler, kocalar cephede savaşırken; annelerin çocuklarıyla birlikte göç yollarına düşmesi kadar acı verici bir durum olabilir mi?..
   Elbette olamaz...
   Bizler bunların benzerlerini yarım asır önce yaşamış insanlarız...
   Çocukluk yıllarımızın acı ve korku içinde geçtiğini unutamayız...
   İşte o nedenle de Kıbrıs sorununun 20 Temmuz 1974’te başladığına ilişkin yalan ve sahte propagandaya asla inanmıyor, kanmıyoruz...

Bilenler biliyor
   
   Kıbrıs sorununun çözümlenmesini ve iki toplumun bu adada mutluluk içinde yaşamasını isteyen büyük güçlerin de bu gerçekleri bildiğinden eminiz...
   Ancak büyük fotoğrafa bakınca; azınlıkta olanların çektiği acılar pek umursanmıyor...
   O nedenle her zaman güçlü olacaksınız...
   Güçlü olmak için de önlemlerinizi erken zamanda alacaksınız...
   Toplum içinde dayanışmayı bileceksiniz...
   Zor şartlarda sizlere verilen görevin ve ödenen maaşların önemini de bileceksiniz...
   Hiç kimseye; ama özellikle de kendi insanınıza zarar verecek eylemlere girişmeyeceksiniz...
   Demokrasiyi kendinize göre yorumlayıp, kendi insanınıza zarar vermeye yönelmeyeceksiniz...
   Kıbrıslı Türkler açısından bunlar çok önemli ve üzerinde durulması gereken konulardır...
   Ne var ki; çıkara ve makama dayalı siyaset anlayışının egemen olduğu Kıbrıs Türk toplumunda bu hassas noktalar üzerinde pek durulmuyor...

Ne yapılmalı?..

   Gelinen noktada, savaşın kötü yanlarını unutan Kıbrıs’ın her iki toplumuna düşen görevler vardır...
   Birincisi ‘yok etme’ veya ‘tek yanlı egemenlik’ anlayışını terk etmektir...
   İkincisi paylaşıma razı olmak ve birlikte yaşamayı kabullenmektir...
   Savaş, gözyaşı ve sürekli kayıpların yaşanmasını istemeyen herkesin; yakınlaşma ve paylaşım anlayışına destek vermesi kaçınılmazdır...
   Ancak olmuyorsa da başka çareler üretilmelidir...
   İşte bu noktada AB’nin sorumluluğu çok büyüktür...
   Daha fazla vakit kaybetmeden adanın her iki kesiminde ‘güvenilir’ kamuoyu araştırması yapılmalıdır...
   Öyle telefonla 530 kişiye ulaşılan kamuoyu araştırmaları gibi değil...
   Güneyde en az 5 bin, kuzeyde de en az 3 bin kişiyle ve Kıbrıs doğumlularla yüz yüze görüşülmeli ve şu sorular sorulmalıdır:
   *Siz bu adada iki toplumun birlikte yaşamasına ve birlikte yönetmesine “evet” diyor musunuz?..
   *Siz bu adanın herhangi bir ülkeye bağlanmasına karşı mısınız, değil misiniz?..
   *Mülkiyet sorununun iade, takas ve tazminat yöntemiyle çözümlenmesini destekliyor musunuz?..

Cevaplar belirleyici olacak

   Ortaya çıkacak olan yanıtlar, Kıbrıs’ın geleceği açısından belirleyici olacak...
   Adanın bir tarafına milyarlarca Euro akıtan, diğer tarafına çerez parası veren AB’nin artık ciddi bir araştırma yapması ve ortaya çıkacak sonuca göre adım atması kaçınılmazdır...
   Kuşkusuz; Kıbrıs Türk liderliği de bu konudaki hassasiyetini açık ve net bir şekilde ortaya koymalıdır...
   Çözümsüzlük mesajları vermek yerine, gerçeklerin ortaya çıkarılması ve Kıbrıslı Türklerin kalıcı bir çözüm arzusunun devam ettiği daha net bir şekilde gösterilmelidir...
   Şakası yok...
   Bizler bu ülkede iki toplumun birlikte barış ve güvenlik içerisinde yaşamasından yanayız...
   Din, dil, ırk kavgasına gerek yoktur...
   Güvenlik içinde yaşamaktır esas olan...

YORUM EKLE
YORUMLAR
Hasan Nuri
Hasan Nuri - 2 yıl Önce

Sayın Akar’ın bugünkü yazısına tam not da , KKTC yi getirdiğimiz noktada egemen ayrı devlet isteyen Kıbrıs Türk liderliği ne Mülkiyet sorununu ( MTK ) çözmek istiyor ve ne de AB ve BM ile ilişkileri istiyor ! Siyaset beceriksizliğimizden dolayı Anavatan Türkiye’den de para akışının durduğu bu günlerde parasızlıktan talan olan Ülkemizde Turist ve Yatırımcıyı de artık görmez olduk ,
Kıbrıs Türk Liderliği daha çok sınır kapıları açmak veya Dünyaya açılmak de istemiyor ! Peki Gerçekten Bizleri yönetenler ne istiyor bir bilen var mı acaba !!

banner471

banner474