banner564

Acı dolu günleri yeniden yaşamak istemiyorsak ders çıkarmalıyız

Geçtiğimiz hafta Erenköy Direnişi’nin yıldönümüydü...
Gençlere sorsanız çoğunluğunun ne anlama geldiğini bilmedikleri bir gün...
Hatta orta yaştaki büyük bir çoğunluğun da bilmediği, anlamadığı veya anlamak istemediği bir gün...
Ne kadar üzücü?..
Gelecek açısından ne kadar endişe verici?..
Halbuki; o günleri yaşayanların, hayatını kaybedenlerin veya ölümle yüzleşip sağ kalanların sayesinde bugünlere gelindiğini en küçüğünden, en büyüğüne herkesin bilmesi gerekiyor...
Peki bunu kim yapacak?..
Elbette devlet...
Devlet niçin vardır?..
Ülkeyi korumak, sağlam bir gençlik yetiştirmek, bir yandan barışı savunurken, diğer yandan kendi tarihini gelecek nesillere anlatmak için...
Yönetmeye talip olanlar, Cumhuriyet Meclisi’nde Ant içerek göreve başlarlar...
Bunun içinde devletin yüceltilmesi de vardır...
Ne var ki; bizdeki yönetim anlayışı devleti yüceltmeye yönelik değildir...
Üç kuruşluk partisel çıkarlar, kişisel menfaatler ve devleti batırmaya, hatta yok etmeye yönelik eylemlere destek veren ve güçlendiren bir yönetim anlayışını artık herkesin görebileceği bir noktadayız...
Erenköy Mücahitler Cemiyeti’nin; bu şanlı destanı gelecek nesillere de anlatabilmek amacıyla yıllardan beri devlet yönetiminden bir belgesel talebi olmuştu...
Fakat milliyetçi partilerin iktidarları döneminde bile buna gerek duyulmadı...
Erenköy belgeselini kısıtlı olanaklarla Diyalog hazırladı…
O yüzden de mutlu ve gururluyuz…

Devletin parası yokmuş

Kıbrıslı Türkler bugünlere kolay gelmedi...
Türk askeri gelinceye kadar; yani 20 Temmuz 1974’e kadar büyük acılar çekti...
Babalarımız, abilerimiz gençlik yıllarını siperlerde geçirdi...
Aile yakınlarımız, dostlarımız, köylülerimiz, arkadaşlarımız arasından hayatını kaybedenler oldu…
Açlık, sefalet dolu günler yaşandı...
Yıllarca en doğal özgürlüklerinden dahi mahrum edildi Kıbrıslı Türkler...
Fakat; 1974 sonrasında bunlar geride kaldı...
Yeni bir dönem başladı...
Binlerce insan, gerekli, gereksiz devlete memur yapıldı...
On binlerce insan maaşa bağlandı...
Bunların paralarını ödeyemez duruma gelen KKTC hükümetlerine Türkiye her zaman yardım eli uzattı...
İneklerimizin aşılarına kadar Türkiye gönderdi...
KKTC’yi yönetenler ise popülizmle ülkeyi iflasın eşiğine getirdi...
Eğitim sistemi, kamuda güler yüzlü dürüst hizmet dibe vurdu...
Yanlışları düzeltmek yerine, zaman içinde daha fazla yanlışlar yapıldı...
Bugünlere gelinmesinde hayatlarını kaybedenler dahi önemsenmedi...
Erenköy Mücahitleri’nin belgesel talebi için 250 bin lira bulamayan bu yöneticiler, 300 bin nüfuslu ülkede 3 kanallı devlet yayıncılığı yapıyor ve bu kuruma yılda 100 milyondan fazla para harcıyor...
Yine bir başka devlet ajansı ve basın-yayın-tanıtmayla ilgili daireler için milyonlarca lira harcanıyor...
Ancak Erenköy destanını anlatabilmek için 250 bin TL bulunamıyor...

Katliamların belgeselleri

Şimdi, diğer üzücü olaylara geçelim...
Atlılar, Muratağa ve Sandallar köyündeki katliamlar nedeniyle dün resmi tören düzenlendi...
Bundan dört yıl önce Türkiye’den gelen Kurtar Çakın adlı gazeteci, o günleri bizzat yaşadığını anlatırken çok duygulanmış ve KKTC yetkililerine seslenerek yaşanan bu acı olayların belgeseli için adım atılmasını istemişti...
Ama olmadı…
Hiç kimse bu yönde bir adım atmadı…
Muratağa ve Sandallar gibi bir büyük vahşet de eski adıyla Dohni, yeni adıyla Taşkent’te yaşandı...
En küçüğü 13 yaşında köyün tüm erkeklerini toplayıp, ıssız bir yere götürdükten sonra kurşuna dizdiler...
Tam 84 kişi kurşun yağmuruna tutuldu...
İçlerinden sadece bir tanesi kurtuldu...
Bugün Taşkent Şehitlerini anma günüdür...
Katliama kurban gidenlerin kemikleri yeni Taşkent’in şehitliğine gömüldü...
Bizler, kısıtlı olanaklarla 4 yıl önce Taşkent Katliamını konu alan bir belgesel hazırladık...
O acı dolu günleri yaşayan insanlarla konuşurken yüreğimizin yandığını hissederek; ancak bir o kadar daha azimle çalışıp gelecek kuşaklara bırakabileceğimiz bu belgeseli 7’den 70’e herkesin izlemesini istiyoruz...
Belgesel bugün saat 10.00’da ve akşam 20.00’de TV 2020’de yayınlanacak…
Sadece KKTC sınırları içinde değil, Türkiye’de, diğer Türk devletlerinde, hatta Avrupa ülkelerinde izlenmesi için ‘devlet yönettiğini iddia edenlerin’ gayret göstermesini bekliyoruz...
Düşmanlık yaymak veya barışı engellemek için değil...
Tam tersi, eski acıların bir daha yaşanmaması için...
Bundan sonraki süreçte koruyucu önlemlerin alınabilmesi için...
Hayatını kaybeden insanları sevgi, saygı ve rahmetle anmak için...
Ailelerine ‘unutulmadıklarını’ göstermek için...
Allah bizlere bir daha bu tür acılar yaşatmasın...

YORUM EKLE
YORUMLAR
HasN Nuri
HasN Nuri - 2 yıl Önce

Vatan millet Sakarya nutukları ile geçmiş kötü günlerimizi her geçen gün kaşımaktan ne zaman vaz geçeceğiz acaba ! Bu gün Avrupa’nın dost Ülkeleri Almanya ve İngiltere her gün yıllar önce öldürülen binlerce ölen insanı konuşup kin mi saçıyorlar yani ! Geçmişe takılıp kalmakla ne kazanabilirlerdi ki ? Bugün İki Dost Ülke Dünyanın en büyük Ekonomileri arasına girmişlerdir,
Yılların kötü Siyaseti ile batırıp talan ettiğimiz KKTCde her gün geçmişteki kötü olayları değil de geleceğimizi konuşmamız gerekmezmi ! Geçmişimiz tarih kitaplarında kalabilir fakat Bugün hayati olan Kıbrıslı Türklerin geleceğidir ! Yol Su ve Elektirik olmadığı Ülkemizde her gün geçmiş kötü günlerimizi değil Bizleri bekleyen kötü günleri konuşmamız gerekmez mi acaba !!!!

öz
öz - 2 yıl Önce

Kıbrıslı Türkler 1974 e gelene kadar, çok acılar çektiler, birlik içinde oldular, direndiler. Sonra Otonom Türk yönetimini kurdular. Ganimetlerin dağıtımında yapılan usulsüzlükleri de sineye çektiler. Kuzey Kıbrıs Türk Federe Devletini de kurdular. Esasa sorun, burada başladı. Yolsuzluklar, adam kayırma, gelişigüzel göçmen kabul edilmesini de, Anlaşma ile düzelecek konular olarak gördüler. Derken Denktaş'ın görev süresinin sona ermesi ve yeniden seçilmesi amacı ile KKTC kuruldu. Artık Kıbrıslı Türkler deyimi de değişip, Kıbrıs Türkü denmeye başladı.Kurulan KKTC de, Kuzey Kıbrıs (taki) Türk Cumhuriyeti olarak görülmeye başlandı.İşte esas sorun bu.

banner608

banner473