Türkiye’deki deprem felaketi sonrasında harekete geçen KKTC’deki örgütler, gerekli önlemlerin alınabilmesi için hükümete öneri üstüne öneri sunuyor…
   Hatta bazıları “tüm binalar denetimden geçirilmeli” diyor…
   İyi güzel de devletin bu konuda denetim yapabilecek personeli var mıdır?..
   Varsa kaç kişidir?..
   Bunlar haftada kaç binayı kontrol edebilecek durumdadır?..
   Su borusunu değiştirecek, kırılan trafik levhalarını yenileyebilecek teknik elemanı olmayan KKTC devleti, binaları hangi uzman kadroyla denetleyecek?..
   Resmen kendi kendimizi kandırıyor, gerçeklerle yüzleşmekten kaçınıyoruz…
   Sivil savunmasına ve itfaiyesine iki tane yüksek merdiven alamayan bir yapı, KKTC’deki tüm binaların ‘depreme dayanaklığını’ nasıl ölçecek?..
   Mümkün müdür Allah aşkına?..

Tehlike ‘geliyorum’ diyor

   Türkiye’deki uzmanlar; özellikle dere yatakları üzerindeki binaların depreme dayanıklı olmadığını söylüyor…
   KKTC ise yıllardan beri bu konuyu tartıştığı halde adım atmıyor…
   Dere yatakları üzerine sadece ev değil, okul inşa edilmesine dahi göz yumuyor…
   İşte deprem önlemlerine buradan başlamak belki de en doğru olanıdır…
   Dere yatakları üzerindeki tüm binaların yıkılması gerekiyor…
   Peki bunu yapabilecek cesaret var mıdır bizim siyasilerde?..
   Çok sayıda hükümet değişikliği oldu ama hiç kimse dereye yatakları üzerindeki yapılara dokunmadı…
   Gündeme dahi alınmadı bu hayati sorun…
   Öyleyse; birileri bu konuda ayağa kalkarak, yönetimi harekete geçirmelidir…
   Yapılmaması halinde ağır cezalar öngören yasa Meclis’ten geçirilmelidir…

Nutukla olmuyor

   Devlet yönetmek kolay iş değildir…
   Rumlarla ‘eşit-egemen’ olmayı savunmakla devlet yönetilemez, o topraklar üzerinde yaşayan insanlar mutlu edilemez…
   Bugün Kuzey Kıbrıs’ta yaşayan varlıklı insanlar dahi mutlu değildir…
   Çünkü yollar çökmüş, tehlikeli durumdadır…
   Anamur’dan gelen su hala bazı yerlere ulaştırılmadığı için, binlerce insan kuyu suyuna muhtaçtır…
   Aydınlatma yetersizdir…
   Elektrik kurumu borç batağına sürüklenmiş durumdadır…
   Tüm bunların yanı sıra deprem felaketi nedeniyle Türkiye’den gelen öğrenci ve turist sayısında ciddi azalmalar vardır…
   Ortaya çıkan açığın ne şekilde karşılanacağına dair bir çalışma yoktur…
   Maliyenin kasası boş, borcu çoktur…
   İçinden geçmekte olduğumuz bu süreçte bütçe açıklarının nasıl kapatılacağını düşünmek, plan ve programlar geliştirmek için elimizi çabuk tutmalıyız…
   Aksi halde 2023’ün ikinci yarısında çok ciddi sıkıntılar yaşarız…